Hapiste bir Türk gazetecisinden İtalya Başbakanı’na açık mektup

14 Ocak 2016 Perşembe

Sayın Başbakan, Yaptığım bir haber nedeniyle kasım sonunda tutuklandığımda size bir mektup yazmıştım.

O günlerde Türk Başbakanı ile yapacağınız görüşmede Suriyeli mültecilerin durumunu ele alacaktınız. Avrupa Birliği’nin yapacağı 3 milyar Avro’luk yardım karşılığı Türkiye’nin mültecileri kendi topraklarında barındırmasını, Avrupa’ya yollamamasını planlıyordunuz. Ankara Hükümeti de bu pazarlığa gönüllü görünüyordu.

Mektubumda, bu “win-win” anlaşmasının size Avrupa’nın temel değerlerini unutturmamasını rica etmiştim.

O değerler, bizim de yıllardır kararlılıkla savunduğumuz demokrasi, insan hakları, hukuk devleti, özgürlüktü. Hepsi de uzun zamandır Erdoğan rejimi tarafından ayaklar altına alınmaktaydı.

Mülteci krizinin vesile olduğu ABTürkiye yakınlaşmasının, bu gidişata fren işlevi görmesini, Türkiye’yi demokrasi zeminine çekmesini diliyorduk.

Kasım sonu Brüksel’de yapılan ABTürkiye liderler zirvesine girerken gazetecilere “Diğer meslektaşlarım gibi ben de tutuklanan iki Türk gazetecinin gönderdiği mektubu yanımda götürüyorum” dediniz.

“Türkiye ile diyalog kapılarını açık tutarken, insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğünün İtalya için yüksek öneme sahip olduğunu” vurguladınız.

Bu demeci tek başımıza atıldığımız bir hücrede izlemenin nasıl bir paradoks oluşturduğunu tahmin edersiniz. Tabii bu önceliklerin zirvenin sonuç bildirgesine yansımamasının yarattığı hayal kırıklığını da...

Sayın Başbakan,

Türkiye’nin demokrat yurttaşlarının AB ile yakınlaşma sürecini desteklemesinin temel nedeni, Avrupa kriterlerinin, temellerini Atatürk’ün attığı modern, laik, çağdaş bir Cumhuriyet için çıpa işlevi görmesi...

Bu idealin, herhangi bir pazarlığa feda edilemeyecek kadar kıymetli olduğunun bilincindeyiz.

Bugün, uluslararası medya kuruluşları tarafından, “dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi” sayılan Türkiye’de 40 gündür tecrit altında tutuluyorsak, o bilinçle ülkenin otoriter bir rejime sürüklenmesine karşı durduğumuz içindir.

Tutuklanmamıza neden olan haberin, Suriye’de radikal İslamcı gruplara silah taşıyan Türk istihbaratına ait TIR’ları belgelediği hatırlanırsa, Erdoğan’ın öfkesinin nedeni daha iyi anlaşılacaktır.

Bugünkü mülteci krizinin kökeninde biraz da, Suriye’de Batı’nın da desteğiyle kışkırtılan iç savaş vardır.

Yangını çıkaranların bugün itfaiyeci kostümü içindeki “kurtarma” çabalarını ibretle izliyoruz.

Ne yazık ki Erdoğan, yakın dostu Berlisconi’nin izinden giderek otoriter başbakanlığını, “medya imparatoru” unvanıyla pekiştirmek için medyanın büyük bölümüne el koyduğu için Türk basınında bunları dile getirmek giderek güçleşiyor. Buna cesaret edenleri de baskın, kaba dayak, tehdit, dava ve hapis bekliyor.

Halen Türk hapishanelerinde, Suriye’dekinden fazla tutuklu gazeteci bulunuyor.

Sayın Başbakan,

Avrupa’nın gündelik çıkarları, bir süreliğine insan hakları ihlallerini görmezden gelmeyi gerektirse bile biz, bedeli ne olursa olsun insanlığın ortak değerlerine sahip çıkmaya devam edeceğiz.

İnsanlık, “ya mülteciler, ya özgürlükler” gibi bir seçenekle karşı karşıya bırakılırsa, her üçü de kaybeder.

 

Saygılarımla.

Can Dündar

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın

Yönetmeni Silivri Cezaevinde Tutuklu



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları