Hukuksuz anayasa!..

01 Şubat 2016 Pazartesi

Türkiye giderek artan oranda ve kelimenin gerçek anlamıyla tam bir hukuksuzluk yaşıyor. Oysa hukuk toplumsal yaşamın can suyudur. İnsanlık tarihinin kanıtladığı gibi hukuk yoksa hak kavramı da yok olur; toplum yapısı yıkılır.
Bu toplumun geçmişte yaşadığı ve şu sırada ülkenin, Güneydoğusu başta olmak üzere her tarafta yaşamakta olduğu hukuksuzlukları unutmadan son olanlara bakalım. Şu sırada yaşanmakta olanlar, hukuksuzluğa hukuksuzluk katıyor!

Bitmeyen ‘bildiri kini’
10 Ocak’ta yayımlanan barış çağrısı bildirisini imzalayan bilim insanları üç haftayı aşan bir süredir her gün artan oranda saldırı altındadır.
Bu insanlar en başta Cumhurbaşkanı tarafından en ağır sözlerle saldırıya uğruyor; haklarında hiçbir yargı kararı olmadan suçlu olarak damgalanıyor. Başbakan, onur kırıcı ve açıkça tehdit kokan bir anlayışla, bilim insanlarından imzalarını geri almalarını istiyor; insan kişiliğini hiçe sayan bu yaklaşımında insan hakları kavramının bir parçacığının bile yeri yoktur. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin yayımlanmasının üzerinden 250 yıla yakın bir süre geçmiş olmasına karşın, savcılıkların, YÖK’ün ve üniversite yönetimlerinin, bilim insanlarının her birinin üzerinde ayrı ayrı hukuksuzluk deneyleri yapılıyor.

‘Bir tarafa koyun’
Cumhurbaşkanı, salı günü tüm kaymakamlara mevzuatı bir tarafa koyun, yani hukuka aldırmayın, dedi. Hangi bağlamda istenirse istensin ülkenin en üst düzeydeki yöneticisinden gelen bu istek bir emirdir. Böyle bir emri, hukukun h’sinin geçerli olduğu bir yerde, cumhurbaşkanı da olsa, hiç kimse veremez; vermemelidir.
Kaldı ki AKP gerekli gördüğünde çıkardığı kanun hükmünde (KHK) kararnamelerle ve yasa yapma kurallarına hiç uymayan torba yasalarla istediği mevzuatı istediği anda çıkarıyor. Kaymakam yetkileri konusunda böyle bir düzenleme yapma gereği bile duyulmaması, toplumun içine yuvarlanmakta olduğu yeni bir hukuksuzluk kuyusudur. Mevzuatı bir tarafa koyun emri, TBMM’yi önemsizleştirmek, giderek hiçe saymak değil de nedir?!

En büyük dert: Cumhuriyet!
AKP’nin dünya görüşünün, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra kurulan bizim bildiğimiz Cumhuriyet ile, özellikle onun hukuk, eğitim, bilim ve sanata bakışı ile hiç bağdaşmadığı biliniyor.
Bu değerleri savunmaya çalışan Cumhuriyet gazetesi de AKP hukuksuzluğunun gazabına uğruyor. Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün hukukun temel ilkeleri yok sayılarak bugün 68 gündür içerde tutulmaları ve geçen hafta haklarında düzenlenen hukuktan uzak ve ağırlaştırılmış müebbet dolu iddianame, yalnız haberleşme özgürlüğüne indirilen çok ağır bir darbe değildir. Cumhuriyet’i kurumsal olarak da yok etme girişiminin yeni bir biçimidir.

Kurtuluş anayasada mı?
Ocak 2016 sonunda ülke, yalnız dondurucu doğal soğuğu değil, hukuksuzluğun çok daha acı ve kalıcı soğuğunu da yaşıyor. Sonu beraat ile noktalansa da uzun tutukluluklar ve yaşanan hukuksuzlukların özel, kurumsal ve toplumsal yıkımları devam ediyor ve toplumun geleceğini karartıyor.
Tam da bu sırada yaşanmakta olan hukuksuzluk yıkıntılarının anayasasının yapılması için bastırılıyor. Toplumun, nasıl olursa olsun, isterse başkanlık olsun, ama bu hukuksuzluktan bir an önce kurtulalım umuduyla ne olduğunu bilmediği yeni anayasaya sarılmasının altyapısı oluşturuluyor. Yeni anayasa, Türk tipi süslemesiyle halkın gözünde kurtarıcı yapılmak isteniyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları