Evdeki hesap çarşıya uymazsa
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Evdeki hesap çarşıya uymazsa

04.05.2016 08:45
Güncellenme:
Takip Et:

AB Komisyonu üyeleri Türkiye’ye vize muafiyeti tanınması konusunu bugün ele alacak. Bunun için Türkiye’nin yerine getirmesi gereken 72 koşuldan mümkün olduğunca çoğunu yerine getirmesi koşulu aranıyor. AB ülkelerinde ve Almanya’da ise Türk vatandaşlarının vize muafiyetine karşı ciddi bir muhalefet var.

 

Her ne kadar Türk ve Alman kamuoyu birbirini hep yakından takip etmiş olsalar da, hiçbir vakit medyalarında bugünlerde olduğu kadar çok birbirleri hakkında haber ve tartışmaya yer vermemişlerdir. Ama hiç kuşkusuz iki ülke arasındaki tartışmaların doruk noktası, Almanya’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında yapılan hiciv videoları ve en nihayetinde Jan Böhmermann’ın yazdığı hakaret şiiri oldu.
Alman mizahçının Erdoğan’a hakaret içeren şiirinin ardından iki ülke ilişkileri iyiden iyiye gerildi. Türk hükümeti, Alman makamlarından ilgili şiir nedeniyle Böhmermann’ın yargılanması talebinde bulundu. Almanya Başbakanı Angela Merkel, mizahçı Jan Böhmermann hakkında dava açılabilmesi için savcılığa yetki verdi. Bu, Türkiye’deki tartışmaları yatıştırırken, Almanya’da ise eleştiri oklarını Erdoğan’dan Merkel’e çevirdi.
Zira düşünce ve basın özgürlüğünün kök saldığı AB için Merkel’in bu kararı son derece yanlış bir mesaj olarak yorumlandı. Bunun yanı sıra Şansölye Merkel’in son üç Türkiye gezisinde basın özgürlüğü, tehdit altında olan yargı bağımsızlığı gibi konuları sorgulamaması büyük eleştirilere sebep oldu, ta ki Federal Alman Meclisi’nde son üç ay içinde Türkiye’nin iki kez ana gündem maddesi olarak ele alınmasına yol açtı.
Neticede Merkel, Avrupa medyasında padişah Erdoğan önünde el pençe divan şeklinde karikatürize edilmeye başlandı. Hatta New York Times konuyu, “Merkel meseleyi yine ustaca savuşturdu, ama asıl sorun Erdoğan’ın bundan sonraki talebi ne olacak” şeklinde değerlendirdi.

Almanya’nın yumuşak karnı
Merkel, ülkesine yönelen mülteci akını karşısında diğer AB ülkelerinden destek bulamayınca Türkiye’ye yöneldi ve yapılan Mülteci Anlaşması ile Avrupa’ya gelen mülteci sayısında şimdilik bir düşüşün sağlanmasının yolunu açtı. Bu durum Merkel’i iç politikada zor durumda bırakan mültecilerle ilgili açık kapı politikası konusunda rahatlattı. Aynı şekilde Türkiye de söz konusu anlaşma ile uluslararası alanda yeniden muhatap kabul edilmeye başlandı.
Alman kamuoyu 6 milyar Avro ile mülteci akınını durduracağını duyururken; Türk kamuoyu da varılan anlaşma ile birlikte AB yolunun aralandığını ve yıllardır sürüncemede olan Türk vatandaşları için vize muafiyetinin haziran ayı ile başlayacağını bildirdi. Böylece her iki taraf da iç siyasette rahatladılar ama evdeki hesap çarşıya uymayacak gibi görünüyor.
AB, vize muafiyeti için Türkiye’nin önüne koyduğu 72 maddelik şartnameye güvene dursun; Türkiye Erdoğan’a hakaret şiiri ile birlikte Almanya siyasetindeki mülteci krizi açmazını ve bu konuda Türkiye’ye duyulan ihtiyacı test etmiş oldu. Bu nedenle vize muafiyeti tarihi yaklaşırken, Türkiye’den de konuya dair açıklamalar ve talepler gelmeye başladı. Özellikle Başbakan Davutoğlu, Türkiye vatandaşlarına sağlanacak vize muafiyetinin AB ile yapılan ‘Geri Kabul Anlaşması’nın koşulu olduğunun altını çizdi. Hatta Davutoğlu, bu koşul yerine gelmediği takdirde yapılan anlaşmanın geçersiz olacağının sinyallerini verdi.

Kırılma noktası
Dolayısıyla Almanya ve Fransa gibi AB’nin lokomotif ülkelerinin de bir anlamda etekleri tutuştu. Geçen günlerde iki ülke, AB’ye bu konuda ‘acil fren’ görevi görecek bir öneride bulundu. Bu öneri belirli koşulların yerine getirilmemesi halinde, vize muafiyetinin Türkiye vatandaşları için devre dışı bırakılmasını öngörüyor. AB Komisyonu üyeleri Türkiye’ye vize muafiyeti tanınması konusunu bugün ele alacak. Bunun için Türkiye’nin yerine getirmesi gereken 72 koşuldan mümkün olduğunca çoğunu yerine getirmesi koşulu aranıyor. Yapılan ikili görüşmelerde Türkiye’nin halihazırda yaklaşık 50 kriteri yerine getirdiği belirtiliyor. Dolayısıyla Brüksel’de Türkiye’ye yakın bazı çevreler komisyonun 4 Mayıs’ta Türk vatandaşlarına Schengen vizesi muafiyetinin önünü açmayı planladığına inanıyor. Fakat vize muafiyeti serbest dolaşım ile karıştırılmamalı. Vize muafiyeti gerçekleştiği takdirde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Schengen bölgesine sadece 90 günlük vizesiz seyahat etme olanağı sağlıyor.

Başka bir bahara mı?
Lakin sadece AB Komisyonu’nun kararı, vize muafiyeti için yeterli değil. Türk vatandaşlarına vize muafiyeti sağlanmasını AB ülkelerinin yanı sıra AB Parlamentosu’nun da onaylaması gerekiyor. Ve AB ülkelerinde Türkiye’nin başta Kürt sorunu olmak üzere çatışmalı ortamı işaret edilerek, Türk vatandaşlarının vize muafiyetine karşı ciddi bir muhalefet var. Aynı şekilde Almanya’da da bu konuda karşıt sesler oldukça kuvvetli, hatta mülteci sorunu konusunda Merkel’in koltuğunu sallayanların, vize muafiyetinde de benzer bir kararlılık sergiledikleri söylenebilir.
Bu nedenle Alman siyasetinin içinden biri olarak vize muafiyetinin yakın bir zamanda zor olduğu görüşündeyim. Ama tabii bu konudaki nihai kararı terazinin hangi kefesinin ağır basacağı belirleyecek. Yani Alman siyaseti mülteciler mi yoksa vize muafiyeti mi diyecek?  

ÖZCAN MUTLU
Federal Alman Meclisi
Bundestag Üyesi

Yazarın Son Yazıları

Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025