Aydın Engin

Adı OHAL olan ya da olmayan OHAL

21 Temmuz 2016 Perşembe

Biliyorsunuz, bu yazı çarşamba günü yazılıyor siz perşembe günü okuyacaksınız.
Günlerdir aklım fikrim OHAL’de. Kişisel ve mesleki deneyimlerimden biliyorum. OHAL ile sıkıyönetim arasında uçurum filan yok. Birinde astığı astık kestiği kestik olan bir sıkıyönetim komutanı olan bir generaldir, ötekinde OHAL yetkileri ile donatılmış bir vali. Hayatın tüm renklerini siyah ya da beyaz keskinliğine indirgeyen, yurttaşları, kurumları, kuruluşları “dost ya da düşman” sığlığında kavrayan bir general ile OHAL valiliğine uygun görülmüş bir sivil(!) arasında “biri ötekini aratabilir” diyeceğim ve bu yanlış olmayacak.
Gün o gün olsa sıkıyönetim komutanları ve olağanüstü hal valileri üstüne kişisel ve mesleki deneyimlerinden süzülmüş yaşam dilimleri aktarıp keyifli bir Tırmık yazmak isterdim. Ama gün o gün değil.
Bu satırlar yazılırken Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı henüz bitmemişti. Ardından Bakanlar Kurulu toplanacak. O kimbilir kaçta bitecek?..
Ne olup biteceğini, önümüzdeki günlerde, haftalarda, aylarda (ve evet: yıllarda) başımıza geleceklerin ana çizgilerini ancak MGK ve ardından toplanacak Bakanlar Kurulu kararlarından öğrenebileceğiz...
Ama bu Tırmık en çok 25 dakika sonra bitecek. Uçarı kaçarı yok. Yazıişlerinin zebanileri biraz tepeme dikilecekler...
“Eyyy gazeteci, ey Engin Efendi, Tırmık niyetine bize mesleki sıkıntılarından ne demeye söz ediyorsun? Varsa bir diyeceğin söyle de okuyalım. Lafı geveleyip uzatıp köşeyi doldurmaya çalışıyorsun” diyeceksiniz.
Haklısınız.
Ama valla “var bir diyeceğim”...
OHAL koşullarında “halimizi” yazmaya, başka da bir konuda yazmamaya kararlıyım.
Ama MGK toplantısı... Ama Bakanlar Kurulu toplantısı...
Amaaaaan, ya herru ya merru!..

***

Resmen OHAL ilan edilir mi şu dakikalarda bilmiyorum. Ama adı OHAL olmayan bir ‘OHAL’” kesin.
“Olağanüstü bir durum yaşanıyor, dolayısıyla olağanüstü kanunlara ihtiyaç var” teranesi dünden beri haber merkezlerine art arda düşüyor, TV’lerde geveleniyor.
Türkiye’nin tümü, defalarca sıkıyönetim koşullarında yaşadı, anılar, deneyimler biriktirdi. Ancak OHAL’i sadece Güneydoğu Anadolu’nun bazı illeri yaşadı. 1980’lerin sonuna doğru Bingöl, Diyarbakır, Elazığ, Hakkâri, Mardin, Siirt, Tunceli, Van, Batman, Şırnak. Daha sonra Adıyaman, Bitlis ve Muş illerinde sıkıyönetim kaldırıldı ve aynı anda olağanüstü hal ilan edildi. 90’lı yıllar o bölgede OHAL koşullarında yaşandı.
O koşulları Güneydoğu’dan bir meslektaş pek kestirme özetlemişti:
- Abi sıkıyönetimde her şey komutanın iki dudağı arasındaydı, şimdi OHAL Bölge Valisi’nin dudakları arasında. Fark bundan ibaret...
Şimdi bütün Türkiye bu koşullar altında yaşayacak...
OHAL’in resmen ilan edilmesi ya da fiilen yürürlüğe girmesi arasında ciddiye alınacak, umut yeşertebilecek bir fark yok.
Korkunç ve acımasız olacağını ilk saatlerde kanıtlamış bir askeri darbeden kurtulduk.
Sevinelim.
OHAL resmen ya da fiilen geldi.
Demokrasiyi, hukuku nasıl savunabileceğimiz üstüne gün 24 saat kafa patlatalım...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları