Kadri Gürsel

Bütün kötü gazeteciler darbeci midir?

26 Temmuz 2016 Salı

Darbecilik suçtur.
Gazetecilik suç değildir.
Darbecinin iyisi olmaz.
Bütün darbeciler kötüdür.
Gazetecinin ise iyisi vardır, kötüsü vardır.
Gazeteci, mesleğini iyi yapmanın dışındaki amaçlara meylettiği nispette iyi gazeteci olmaktan da uzaklaşır.
Lüzumlu bütün kaliteleri haiz, gayet yetenekli ve bilgili bir gazeteci, yeterince namuslu değilse yoldan çıkarak kötü bir gazeteciye de dönüşebilir.
Nitelikli bir profesyonel olmadan, iyi gazeteci de olunmaz. Lakin nice profesyonel gördük biz, ruhunu para ve sair menfaat karşılığında güce ve iktidara satmış, yozlaşmış ve iyi gazeteci olma vasfını kaybetmiş...
Bir dini cemaate, siyasi davaya ya da devlet içindeki güç odaklarına angaje olup mesleki bağımsızlığından vazgeçen gazeteci, ne kadar nitelikli olursa olsun, kötü gazetecidir.
Sözde meslek hayatına en başından itibaren bir dini cemaatin, dinci bir siyasi hareketin ya da iktidarın organikleşmiş gazetecisi olarak başlayanların, iyi gazeteci olmak gibi bir şansları zaten yoktur.
Lakin hayat çelişkilerle dolu... Gazetecilik de öyle. Mesela, sınırları ve yönü bir siyasi gündem ile tayin ve tarif edildiği için aslında kötü olan gazeteci, günün birinde, güttüğü davanın çıkarına hizmet eden bomba gibi bir haberle de karşımıza çıkabilir veyahut çıkarılabilir.
O gazeteci kötü olsa da, doğru haber her zaman iyidir, toplumun yararınadır.
Bu işler böyledir.
Peki, bu kötü gazeteci suçlu mudur?
Makbul değildir, evet.
Ama gazetecilik yaptı diye suçlanamaz, hapse atılamaz.
Ayrıca, bu profilin dışında kalan, profesyonel, namuslu ve bağımsız, velhasıl iyi bir gazeteci, müthiş bir haberi siyasi maksat güden bir kaynaktan alıp doğrulattıktan sonra yayımlayınca da iyi gazetecilik yapmış olur. Haber iktidarı rahatsız edermiş, umurunda olmaz. İyi haber, iktidarın uykularını kaçıran haberdir.
Şimdi sadede gelelim...
Bütün bunları durup dururken, ahkâm kesmek için yazmadım.
Nedenini zaten yazının başlığını okuyunca anladınız.
Dün, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili soruşturmasının kapsamında aralarında gazeteciler Nazlı Ilıcak, eski Hürriyet gazetesi Dijital Medya Koordinatörü Bülent Mumay ve Hürriyet muhabiri Arda Akın’ın da bulunduğu 42 kişi hakkında yakalama kararı çıkardı.
Olayların gelişimi, yakında başka gözaltı listelerinin de ortaya çıkacağını hissettiriyor.
Bu gidişle Türkiye, 2014’te Çin’e kaptırdığı “Dünya Gazeteci Hapsetme Şampiyonluğu”nu 2016’nın sonunda açık ara bir farkla geri alabilir.
Ayrıca, bu 42 gazeteci hakkında yakalama kararı çıkarılmasının nedenini biliyor muyuz gerçekten?
Bu gazeteciler darbe girişiminin içinde mi yer aldılar?
Yani, darbeci askerlerle ya da onları yönlendiren iradenin temsilcileriyle kafa kafaya verip cuntaya nasıl faydalı olacaklarını mı konuştular?
Bu gazeteciler somut olarak neyle suçlanıyorlarsa bir an önce açıklansın.
Yoksa bu gazetecilerin ezici çoğunluğu, ülkeye hâkim olan “toplu tasfiye ve temizlik” operasyonlarının da gösterdiği gibi, sadece Fethullahçı oldukları için mi hedef alınıyorlar?
Ya da darbe girişiminden çok önce yaptıkları haberler ve dile getirdikleri görüşlerin iktidarı rahatsız etmesi nedeniyle mi soruşturma konusu oluyorlar?
Haklarında yakalama kararı çıkarılan bu 42 gazeteci darbe girişiminin içinde yer almadılarsa, bu yapılanı ne savunmak ne de kabul etmek mümkündür.
Darbe girişimi başarılı olsaydı Türkiye’nin insan hakları ve basın özgürlüğü bakımından durumu bugünkünden çok daha kötü olacaktı” diyerek kendimizi avutmamız mümkün değildir.
Türkiye’de gazetecilik yapma imkânından geriye kalan ne varsa, şimdi yine tehdit altında.
Türkiye’yi dünyadan tecrit edecek adımlar atarak darbelerle mücadele etmek mümkün değildir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İdlib’de yüzleşmek 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları