Var ve Yok İmparatorluklar
Mine G. Kırıkkanat
Son Köşe Yazıları

Var ve Yok İmparatorluklar

23.04.2014 02:35
Güncellenme:
Takip Et:

Çocukluk çağımda, babamın 1956 Macar ayaklanmasını anlatırken niçin gözlerinin yaşardığını anlamaz, çoook uzaklardaki Rusların, çook uzaklardaki Budapeşte’de yaptığı katliamın onu niçin böylesi duygulandırdığına bir anlam veremezdim.
Belki de bu uzaklık algısı, dünyanın o kadar da büyük olmadığını anladıktan sonra bile Budapeşte’yi ulaşılmaz kılmıştı gözümde. Gidip görmek için hiçbir çaba harcamadım.
Ta ki Sina ve Yunus Baydur, “Gelsene…” diyene kadar. Yunus, tıpkı babası Memet Baydur gibi ilgi alanı geniş bir yetenek. Budapeşte Üniversitesi’nden kimya mühendisliği diplomasını aldıktan sonra müzisyen olarak takılıyor, Macaristan başkentinde. Annesi Sina da büyükelçilikten emekli olduğundan beri, daha sık gidebiliyor yanına.
Meğer iki saatlik yolmuş Budapeşte ve Orta Avrupa’nın Berlin’den sonraki en büyük, tüm dünyanın da en güzel kentlerinden biriymiş!

***

Tuna’nın iki yakasına kurulu Budin ile Peşte’nin 1873 yılında birleşmesinin üstünden henüz 200 yıl bile geçmemiş. Ama her taşı, her tuğlasıyla, her sokak başında, Avusturya Macaristan İmparatorluğu’nun başkenti olduğunu anımsatıyor. Bırakın olağanüstü görkem ve güzellikteki emperyal sarayını, resmi binalarını, katedralini, operasını, sayısız müze, tiyatro ya da konser salonlarını; yüz yılı aşkın her bina, apartmanlar, caddeler, sokaklar, hatta sokaklardaki rögar kapakları bile emperyal! En küçük, en gözden ırak ayrıntılarda bile ince el işçiliğini görüyor, estetik uyum titizliğini seziyorsunuz.
İşte tam da burada durup, kalıcılık ve geçicilik üstüne düşünmek gerekiyor.
Budapeşte’nin zaten 1867’den 1918’e kadar ömür süren Avusturya Macaristan İmparatorluğu’ndaki başkentlik geçmişi, sadece 51 yıl. Bugün dünyanın en güzel kentlerinden birisi sayılmasının nedenlerini, yani emperyal görkemi yansıtan tüm altyapı ve üstyapı mimarisi, bu yarım yüzyılda gerçekleşmiş.
Oysa Budin ile Peşte’nin 1526’dan 1686’ya kadar süren bir başka imparatorluk tarihi, 160 yıllık bir Osmanlı geçmişi de var. Ama bu emperyal geçmişin görkemi ya yoktu, ya da görünmüyor Macar başkentinde.

***

Macar diline ana, ata, sakal, papuç, elma, bıyık, cep, küçük, tepsi ve hatta kurultay kelimelerini miras bırakan Türklerden, bir hamam, bir de Gül Baba türbesinden başka bir şey kalmamış Budin ile Peşte’de.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Budapeşte’yi bombalayan müttefiklerin özel olarak Osmanlı eserlerini hedeflemediği düşünülürse, kuşkusuz Avusturya Macaristan imparatorluğu zamanında yok edilmişti, çoğu. Bu yıkıcılığın nedeni, belki de Osmanlı egemenliğinin toplumsal bellekte bıraktığı “acı hatırat”. Çünkü bugün bile “kötü”nün iki ölçeği var, genelinde Macaristan, özelinde Budapeşte’de: Türk ya da Çigan olmak.
Zaten ülkenin başında da ırkçı söylemi ve Rusya’ya yakınlaşma çabalarıyla Macaristan’ın üyesi olduğu AB’yi çıldırtan, milliyetçi muhafazakâr Viktor Orban var. İktidar, Çiganları hem kent, hem de toplum yaşamından dışlayan düpedüz ırk ayrımcı bir politika izliyor.
Neyse ki bizimkilere şimdilik ilişmiyor. Budapeşte’de yaşamaktan mutlu epeyce Türk var. Tarihteki Osmanlı kılıcının yerini de döner bıçağı almış. Kent tam anlamıyla Türk döner ve lahmacun büfelerinin istilası altında. Zaten Budapeşte’nin tek çirkinliği, mutfağı. Dünyaca ünlü Tokay başta, şahane şaraplar ve salam çeşitleri üretilen ülkede, nereye giderseniz gidin, yemekler çok kötü. Oysa iyi yemek yapacak her şey var. Olağanüstü güzellikteki Budapeşte Hali, kentin hem en renkli, hem de mutlaka görülmesi gereken bir çekim merkezi.

***

Bigot Pavilon diye anılan ve baştan aşağı seramik kaplı “Uygulamalı Sanatlar” müzesini gezerken, “İslam Sanatı” sergisine denk geldim. Macaristan’ın en eski soylularından Esterhazy ailesinin 1650 yılından öteye oluşturduğu ve Macar devletinin 1870 yılında satın aldığı sanat koleksiyonuna ait İslam eserleri sergileniyordu. Aralarında birkaç parça Osmanlı ve inanılmaz ama doğru, Sultan Dördüncü Mehmet ve İkinci Murat’a ait silme altın üstüne firuze işli gürz, kılıç, kavuk tuğrası, mücevherlerle süslü eyer, hatta terlikleri vardı.

Ne Osmanlı sultanı, zaten ne de sarayı satmayacağına göre, Esterhazy prensleri bu eşyaları, savaş alanında yenilince bırakıp kaçan ya da zafer sevinciyle unutan sultanların ardından toplamıştı. İçim burkuldu.
Zaten Budapeşte’yi gezerken, hep içim burkuldu. Bizim 21. yüzyılda ne kurmayı, ne korumayı bildiğimiz bir kent dokusunu, 19. yüzyılda kurup, korumayı başardıkları için kıskandım.

G N O K T A S I
İzmir’e yolcuyum. Bu güzel olduğunca özel kentin özgür insanları arasındaki okurlarımla, TÜYAP Kitap Fuarı’nda buluşuyorum.
26 Nisan Cumartesi 16- 18 ve 27 Nisan Pazar 16- 18 saatleri arasında, Kırmızı Kedi Yayınevi’nin 609/B ve 207/B No’lu standlarında kitaplarımı imzalayacağım.

 “Zaferi ilk varan değil, kalıcı olan kazanır.” ALFONSO CAYCEDO   

Yazarın Son Yazıları

Hello Papa, sen misin yeni baba?

Boğaz kıyılarındaki küçük Byzantion yerleşkesini Nova Roma’ya (Yeni Roma, bugünkü İstanbul) dönüştürecek yıkım-yapım çalışmaları 324 yılında başladı.

Devamını Oku
07.12.2025
Türkiye’nin ilk kitap müzesi: FKE

Fethiye, yurttaşların ormanları yanmasın diye nöbet tuttuğu ve olağanüstü güzellikte kıyı şeridine çöken muktedirlere, muktedir torpillilerine karşı kazanamayacaklarını bile bile mücadeleye girmekten korkmayan çevreciler ile yurtsever Yörüklerin diyarıdır.

Devamını Oku
30.11.2025
Karar ve tavır

Türkiye artık ulusal bir toplum değil.

Devamını Oku
23.11.2025
Onlar SAFE, bizler saf..

Hayhuy arasında kaynadı gitti...

Devamını Oku
16.11.2025
Yangın önlemek mi, keriz silkelemek mi?

Turizm, Türkiye’nin en önemli gelir kaynaklarından biri.

Devamını Oku
09.11.2025
Panik atak mı, panik aşk mı?

Kırk yaş, rastgele bir yaş değildir.

Devamını Oku
02.11.2025
İster zart, ister zurt, illaki zort

Dünyada pek çok devlet ve yönetim biçimi vardır.

Devamını Oku
26.10.2025
Yılanların yalanı

Türkiye’nin yalanları, tarihi kadar uzun, kalın ve kuyrukludur.

Devamını Oku
19.10.2025
Hayaller Riviera, gerçekler Gazze

ABD’nin en hafif deyimle en tuhaf başkanı Trump’ın Gazze’ye ilişkin bir projesi var.

Devamını Oku
12.10.2025
Siter yalha züdü çekger dirmi?

Çocukken çok sevdiğim bir oyun vardı. Belki siz de oynamışsınızdır...

Devamını Oku
05.10.2025
Al saat ver saat

Makronezya müstebiti Valdemir Potin’in ricası üzerine Mikronezya’yı barışçıl amaçlarla işgal eden 100 bin Çinli askeri doyurmak kolay değildi.

Devamını Oku
04.10.2025
Bir muhtarın çığlığı

11 Eylül 2025 tarihinde Kadıköy ilçesindeki Caferağa Mahallesi’nin kalbindeki tek mazbut (tahrip edilmemiş alan), Ali Oğlu Hüseyin Vakfı’na ait 12 dönümlük arsa için bir ihale düzenlendi.

Devamını Oku
28.09.2025
Hatırla sevgili, o makus tarifi

100 bin Çinlinin 100 bin nüfuslu Mikronezya adasını işgali, iştah ve sefayla sürüyordu.

Devamını Oku
27.09.2025
Eğriliğin ederi, doğruluğun bedeli

Dünyanın tüm kedileri aynı dili konuşur, aynı tınılarda hırlar ve miyavlarlar.

Devamını Oku
21.09.2025
Kayyum devşirme

12 Haziran 2011 genel seçimleri, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanı olarak girdiği ikinci, oy kullanabildiği ilk seçimdi.

Devamını Oku
14.09.2025
Sal gideyim, salla geleyim

Yalnız ve güzel ada Mikronezya’nın uyuşuk ahalisi, her şeye alıştığı gibi savaşsız gerçekleşen Çin işgaline de alışmış, minnak adayı nüfusu kadar işgalciyle paylaşmayı da kabullenmişti.

Devamını Oku
13.09.2025
Hayaller dolgun fon, gerçekler yırtık don

Güzel bir Kafkas atasözüdür: “Yükseklerde ne eserse alçaklarda onu toplarsın.”

Devamını Oku
07.09.2025
Belirsizliğe doğru

Joseph Ignace Guillotin, 1738 ile 1814 yılları arasında yaşamış bir doktor; Paris Tıp Enstitüsü’nde anatomi dersleri veren bir hocaydı.

Devamını Oku
31.08.2025
Yarım insan hakları

Mısır, nüfus çoğunluğu Müslüman bir ülkedir.

Devamını Oku
24.08.2025
我们身后还有十五亿

Çin’in Mikronezya’yı sessizce işgali Makronezya müstebiti Valdemir Potin hariç, Ezya arşipelindeki tüm istibdatları heyecana gark etmiş ve hatta okyanus ötesi kıtaları da zıplatmıştı.

Devamını Oku
23.08.2025
Bir vasiyetin ağırlığı

“Toplum olarak fikirdüşünce gelişmesi ve vicdan bilinçlenmesi gibi nimetlerden yoksun kalmışlığımızın iki sorumlusu vardır...

Devamını Oku
17.08.2025
Çin işi, asker dişi

Mikronezya ile Yutania’nın şöyle ağız tadıyla bir türlü kapışamayan ordularının sahillerde pineklediği bir sabah; olan oldu.

Devamını Oku
16.08.2025
İsyan hakkı

İnsanlar niçin anneye, babaya, düzene isyan ederler?

Devamını Oku
10.08.2025
Yanık toprak taktiği

Türkiye, artık ağır yaralı bir ülke.

Devamını Oku
03.08.2025
Satamam derdimi kimseye

Mikronezya’nın Yutania ile nihai kapışması beklenirken Ulu Çoban Muktedir Makropiç’in de askeri ve sivil ahalinin moralini elbette yüksek tutması gerekiyordu.

Devamını Oku
02.08.2025
Patria Nostra’dan Madara Mostra’ya

Hani karşınızda biri limon yer, sizin damağınız kamaşır.

Devamını Oku
27.07.2025
Emekli açlık, emeksiz tokluk

Köyde doğdum. Lise bitene kadar kara lastik ayakkabı giydim. Devlet yurdunda tıkış tıkış vaziyette üniversiteyi bitirebildim...

Devamını Oku
20.07.2025
Son dilek, yok çörek

Mikronezya ve Yutania’nın yaz sıcağında çöle dönüşen kumsallarında düşman beklerken sivrisinek avlayan, sevdiklerinden aylardır uzak kalan askerler, depresyona giriyorlardı.

Devamını Oku
19.07.2025
Yüreğimiz sızlar, ciğerimiz yanarken...

Canlılar arasında bir canlı türü olan insanın, ait olduğu memeliler sınıfındaki diğerlerinden tek üstünlüğü, beyinsel yeteneğidir.

Devamını Oku
13.07.2025
Dar sahada kısa paslaşma

Mikron ordusu kıyıda düşman beklerken, Betonit Saray’da işler çığrından çıkmıştı. Olası savaş masrafları boyuna yoksul halkın sırtına bindiriliyor; savaş korkusu ise Kel Tepe’deki ayrıcalıklı nüfusun cima furyasını kamçılıyordu. Sarayın CİA danışmanı Frozen Goldstein, donuk zekâsına karşın epeyce ateşli bir çapkındı. Güzeller güzeli karısı Frambuaz ise başlangıçta dini bütün bir Yolcu ve erdemli bir kadındı. Ama kocasının ihanetlerini öğrenince yoldan çıkmış; “göze göz dişe diş” deyip o da cima havuzuna atlamıştı.

Devamını Oku
07.07.2025
Diyanet’in yol harcı, teğmenlerin ihracı

Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım 2023’te Atatürk’ü anma etkinlikleri için son hazırlıklar yapılıyordu.

Devamını Oku
06.07.2025
Saçma sapan bir savaş mıydı?

Saçma sapan bir savaş mıydı? İ srail’in suikast saldırıları, İran’ın Demir Kubbe’yi delen füzeleri, ABD’nin İran’ı bombardımanı, yıkılan binalar, insan kayıpları ve pek de anlam verilemeyen bir savaş daha tavsadıktan sonra ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth dünyaya açıkladı: “Biz bu saldırılara aylardır hazırlanıyoruz…”

Devamını Oku
29.06.2025
Suratın tatlısı, limonun ekşisi

Mikronezya adasının Yutania’ya bakan kıyı şeridinde, askeri karargâh dışında bir sivil yaşam belirtisi de vardı...

Devamını Oku
28.06.2025
Sarı Paşa ve Türk Mucizesi

Vakit dardı. Kütahya mücadelesi sonrası, Yunan ordusu var gücüyle saldırıya geçecekti.

Devamını Oku
22.06.2025
Felekten bir gece, adını hece hece

Bolluk ve mutluluk istibdatı Yutania adasında, herkes seferberlik öncesi günleri özlüyordu.

Devamını Oku
21.06.2025
Organize işler

Antik Yunan tarihinin “Sokrates öncesi” diye anılan ilk filozofları, sayıları 23’e ulaşan bir düşünür topluluğuydu.

Devamını Oku
15.06.2025
Doğal cennetten parasal cinnete: Türkiye

Jeolojik olarak yaklaşık 300 milyon yıl önce oluşan ve şairin dediği gibi Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan Anadolu, birçok ilkleri barındıran bir coğrafya olmasının yanı sıra çok çeşitli bitki ve hayvana da ev sahipliği yapar.

Devamını Oku
08.06.2025
Yalan patolojik, savaş psikolojik (2)

Dünyada halen “iftira yoluyla algı operatörlüğü” yapan pek çok hükümet ve istihbarat kurumu, Edgar Hoover’ın yasadışı COINTELPRO yöntemlerini izliyor.

Devamını Oku
01.06.2025
Yalan patalojik, savaş psikolojik

İster muktedir olsun ister muhalif, tüm politikacıların yalan söylemesine dünya halkları da alışıktır, biz de epeyce idmanlıyız.

Devamını Oku
25.05.2025
Konuşmayan bizden değildir

Savaşmak için toplanıp savaşmaya koşullanan ama küçük muharebelerle yetinip topyekûn saldırıya geçemeyen tüm ordular gibi, vatanla ada karışımı “vadan” kıyılarında pinekleyen Mikron ordusuna da sıkıntı çökmüştü.

Devamını Oku
24.05.2025