Selçuk Erez

Narsisistik şarkılar

06 Nisan 2017 Perşembe

Doktorlar ona “Bu kadar çok konuşma...” dedikleri halde o bildiğini okumuş, saatlerce bağırmış, çağırmış, konuşmuş, sonuçta sesi Aznavur’un buluğa erdikten sonra çıkardığı ilk hırıltı ile Tanju Okan’ın “Öyle sarhoş olsam ki”deki sesi arasında bir kıvama varmıştı.
O sabah da uyanır uyanmaz gitti, aynanın karşısındaki altın varaklı yeşil koltuğa oturdu ve en sevdiği şarkıları -kendi özgün yorumuyla-söylemeye başladı.
“Benden başka Benden başka
gözüm görmez hiç kimseyi..
Benden başka Benden başka
duyamam Ben hiç kimseyi
Benden başka Benden başka
sevemem Ben hiç kimseyi”
Karısı “Kendinden başkasını sevmediğini” söylemesine içerledi ama tepkisini akşama saklayıp üstüne varmadı. Gitti mutfaktan ılık bir içecek getirdi.
-Bu ne?
-Ses açarmış... İçinde kebabe, kaz yumurtası
akı ve azıcık da kül var. Yarısından çoğunu içti.
-Kim söyledi bunun ses açtığını?
-Zeki Müren sesini bununla açarmış...
Aynanın karşısına geçti ve denedi; ağzından çıkanların sadece fonasyon niteliklerine değil içeriklerine de şaşırdı:
-Sevda bahçelerinin çiçekleri soldu/ Hiç ayrılmam derken/ kavuşmak hayal oldu...
Bilmediği, duymadığı şarkıları, titrek ve yumuşak bir sesle söylemeye başlamıştı. Sinirlendi.
-Çabuk git mutfağa bak; buna başka bir şey katmış olmasınlar. O ot doktoruna da sor, sesime yine hâkim olmak için ne yapmalıyım? Çabuk ol, gecikirse birazdan “Manolya”yı söylemeye başlayacağım.
Doktoru bulamadılar. Patırtıyı duyan damadı ve kızı geldiler.
-Baba üzülme, oylamayı kaybetsen bu sesle
konser verir, milyonların yine sevgilisi olursun...Önerileri kabul etmedi.
-O imam rektörü arayın. Rektör, “Beyfendi üzülmesinler, ona uzaktan
Arapça reiki göndereceğim; iyi gelir!” dedi. Kısa bir süre geçti.
-Yahu boğazım eskisi kadar acımıyor.
Aynanın karşısına geçip denedi. Eski sesine kavuşmamıştı ama artık sevdiği şarkıları hırıltılı bir sesle söyleyebiliyordu:
Bende bu cehennem gibi yürek olmasa
Bende deli rüzgâr gibi hasret olmasa
Bir de kendime o aşkım,
Sevdam olmasa
Ah bu hayat çekilmez!
Telefon çaldı, makyajcı gelmişti. Odadan çıktı.
Eşi üzülüyordu, “Yahu boğazı yosun tutmuş gibi, bir şey söylediği belli ama ne söylediği anlaşılmıyor.”
“İyi ya...” dedi kızı, “Bir süre ne dediğinin anlaşılmaması hepimiz için çok daha iyi olmaz mı?”
Odadakilerin hepsi kıza hak verdiler.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Böcek yeriz o zaman! 30 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları