Singapur’dan Türkiye’ye

17 Kasım 2017 Cuma

Singapur Cumhuriyeti, siyasal bağımsızlığını 9 Ağustos 1965 günü elde etmiş, kendine ait 40 kadar adacıkla toplam yüzölçümü 718 kilometrekare, nüfusu ise 5 milyon 470 bin. Küçük bir ada devleti. Ada, boyuna 43, enine ise 22,5 km. Malay Yarımadası’na 1200 km uzunluğunda bir kara ve demiryoluyla bağlı. Cumhurbaşkanlığı sistemi ile yönetiliyor fakat cumhurbaşkanın yetkileri oldukça kısıtlı. Adada resmi dil olarak İngilizce, Malayca, Çince ve Tamilce konuşuluyor. Bunlardan Malayca bir süre önce “milli dil” olarak kabul edilmiştir.
Singapur disiplinli ve temiz bir ülke; bu özellikleri belli kurallara/yasaklara bağlı. Örneğin, komşular rahatsız olmasın diye gece yarısından sonra yıkanmak yasak. Sokakta su dışında içecek içmek yasak. Sokakta belirlenen yerler dışında sigara içmek yasak. Toplu taşıma araçlarında yemek yemek yasak. Yollarda belirlenen noktalar dışında karşıdan karşıya geçmek yasak. Duraklar dışında taksi çevirmek yasak. Yere çöp atmak yasak. Belli bir park yeri bildiremiyorsan araba satın almak yasak. Sakız çiğnemek ve ülkeye sakız sokmak yasak. Yabancıların konut satın almaları yasak, ancak 99 yıllığına kiralanabiliyor. Arabanı yıkamamak yasak… Kısacası bir Türk için yaşanması zor bir ülke. Fakat dünyanın en temiz ülkelerinden biri olmak kolay değil! Singapur ekonomisinin büyük bir kısmı ticarete dayanıyor. Ayrıca ulaştırma, bankacılık, sigortacılık, haberleşme, tamirat ve depolama gibi hizmetlerden de önemli ölçüde gelir elde edilmekte.
Singapur ekonomisinin dayandığı diğer önemli gelir kaynağı ise endüstri. Son zamanlarda mevcut işçi gücünün yüzde 52’sine yakın bir bölümü, endüstri alanında istihdam ediliyor. İşçi gücünün yüzde 33’lük bir bölümü ticaret ve hizmetlerdeyken, tarım alanında yüzde 2 gibi küçük bir işçi grubu kalmış. Singapur’un önde gelen endüstri dalları; gemi yapımcılığı, petrol rafinerileri, elektronik aletler, tekstil, gıda ve kereste endüstrisi. Turizm ülke için önemli bir gelir kaynağı. Balıkçılık da özellikle son zamanlarda ülke ekonomisine önemli ölçüde gelir sağlıyor.
Gelelim Türkiye’ye. Küçücük Singapur’da kişi başına ortalama yıllık gelir 56.226 dolarla dünyada 4. sırada iken Türkiye’de bu sayı 10 yıldır 9.500- 11.000 dolar arasında seyrediyor. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, “Kişi başına milli gelirde 10.000 dolar civarında olan bana kaç ülke sayabilirsiniz” diye soruyor sonra “7’yi geçmez” diye yanıtlayıp övünüyor. Yüzde 10 işsizlikten, cari açığımızdan, sayıları gittikçe artan yoksulluk sınırı altındaki milyonlarca yurttaşımızdan söz etmiyor.
Ülkemizin geneli çöpten pislikten geçilmiyor. Kentlerimiz, beldelerimiz, kıyılarımız betonlaşmış, çirkinleşmiş. Tarımımız çökmüş. Temel gıda gereksinimlerimizi ithalatla karşılıyoruz. İhracatımızın büyük bölümünü katma değeri az ürünler oluşturuyor.
AKP iktidarı ve bu iktidar adına laf üretenler tarımı gelişmeyen bir ülkenin endüstri ürünleri üretiminde başa güreşemeyeceği gerçeğinden adeta habersizler. ABD, Almanya, Büyük Britanya, Hollanda, İtalya gibi sanayi ülkelerinin aynı zamanda tarım üretiminde de dünyada başı çektiklerini görmüyorlar. Yüzölçümü ancak Konya kadar olan Hollanda’nın nasıl olup da tarımsal ürün ihracatında ABD’den sonra dünyada ikinci sırada olmasına kafa yormuyorlar.
21. yüzyılda endüstriyel büyümenin yüksek teknoloji üretimine ve ihracatına bağlı olduğuna gözlerini kapatmışlar. Singapur’da yüksek teknoloji ürün ihracatı yılda kişi başına yaklaşık 26.000 dolar iken bu, Türkiye’de yalnızca 29 (evet, yalnızca yirmi dokuz) dolar!
Yapboz oyununa çevrilen eğitim politikasıyla bu ülkede gerekli akademik altyapının oluşması olanaksızdır.
Üniversite öğreniminin ücretsiz olduğu Singapur’da dört üniversite bulunuyor. Bunlardan Nanyang Teknoloji Üniversitesi en iyi 500 üniversite sıralamasında 58., Nanyang Singapor Üniversitesi de 28. sırada.
Türkiye’deki üniversite sayısı ise 200. Çin’in Şhangay’daki Jiao Tong Üniversitesi’nin her yıl hazırladığı “Dünyanın En İyi 500 Üniversitesi” sıralamasında bu yıl (2017) Türkiye’den tek üniversite olarak İstanbul Üniversitesi 415. sırayı aldı.
İktidarın bunları düşüneceği yok! Düşünmek, ona göre davranmak bize düşüyor derim.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları