TC ve ABD Nereye? (5)

13 Mart 2018 Salı

Geçen hafta bir komşu ülkenin diplomatıyla Afrin olayını konuşuyorduk. Kendisi “Hatay sınırına 58 km uzaklıktaki Afrin’e, modern silahlarla bile 40 gündür ulaşamadınız. Oysa 26 Ağustos’ta başlayan, yokluk içindeki Büyük Taarruz’da, 332 km uzaklıktaki İzmir’e 15. günde girmiştiniz. Bunu anlayamıyoruz!” dedi.
Bu düşünce çok yaygınlaşmış olmalı ki AKP Reis-i Umumisi, cumartesi günü bu konuda şu açıklamayı yaptı:
“Tek bir masum bile maddi manevi zarar görmesin diye kendi hayatını riske atarken onlar sivilleri katletmekten çekinmiyor. Eğer biz vicdanımızı, ahlakımızı rafa kaldırmış olsak Afrin’i ele geçirmek 3 günlük işti. Ama biz çok hassasız. O kenar mahallelerin nasıl yerle yeksan edildiğini biliyoruz…”
Aynı gün Avrupa Birliği ülkelerinden bir kadın diplomat da şu değerlendirmeyi yapmıştı:
“Türkiye Savunma Bakanlığı Afrin harekâtında 3 bine yakın teröristin etkisiz hale getirildiğini söyledi. Ben askerlik olaylarından anlamam. Ama nasıl oluyor da top-roket atışları ile kilometrelerce ötedeki hedefte ölen teröristlerden kaçının etkisiz hale getirildiği saptanabiliyor?
Oysa Suriye’de savaşı izleyen, merkezi İngiltere’de bulunan Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, harekâtın başladığından bu yana çatışmalarda en az 370 YPG’li teröristin etkisiz hale getirildiğini bildirdi.
Ayrıca 340 Özgür Suriye Ordusu üyesinin yaşamını yitirdiğini ve bu süre içinde 200’den fazla sivilin de hayatını kaybettiğini saptamış. Türkiye ise bunu reddediyor!”
Kadıncağıza yanıt veremedim! Dün yapılan resmi açıklamada etkisiz hale getirilen terörist sayısı 3 bin 347 olarak bildirildi…

***

Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilere göz atalım…
AKP Reis-i Umumisi’nin veda ziyaretini kabul etmediği ABD’nin Ankara Büyükelçisi John Bass, olaylı biçimde Türkiye’den ayrılarak atandığı Afganistan’a gitti.
Geçen yıl temmuzda ABD Başkanı Donald Trump’ın, Bass’ın yerine, daha önce İstanbul’da çalışmış, Türkçe bilen, Yunanistan’da büyükelçilik yapmış olan, Dışişleri Bakanlığı İstihbarat ve Araştırma Dairesi’nden sorumlu Müsteşar Yardımcısı Daniel B. Smith’i atayacağı duyuruldu.
Aradan yaklaşık 8 ay geçti, hâlâ koskoca ABD’nin Ankara’da büyükelçisi yok!

‘Kanun Benim!’
“Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF)örgütünün Almanya temsilcisi Christian Mihr, Cumhuriyet gazetesinin genel yayın yönetmeni Murat Sabuncu ve Cumhuriyet gazetesi muhabiri Ahmet Şık’ın tahliye edilmesi ile ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı:
“Gazetecilerin aylar sonra cezaevinden kurtulmaları ve ailelerine kavuşmaları içimizi ferahlatan bir tablo... Ancak bu karar şunu gözler önüne serdi: Tahliye kararı da, tutuklama kararı gibi tamamen keyfi!”
Bu değerlendirme sanki Türkiye’yi, “Kanun benim!” diyen Fransa Kralı 14. Louis yönetiyor!

Bu uygulama bağlamında Akın Atalay da 500 gündür 14. Louis’nin rehini konumunda. Atalay’ın kaçmaya niyeti olsaydı, Almanya’dan kendi ayağı ile tıpış tıpış gelip teslim olur muydu?
“MİT TIR’ları” davasında Yargıtay “başka ülke adına casusluktan” yargılanan Erdem Gül’ün beraatına karar verdi, yurtdışında olan Can Dündar’ın cezasını katladı. CHP milletvekili gazeteci Enis Berberoğlu’nun davası da tutuklu olarak ayrıca sürüyor.
ABD Savunma Bakanlığı karargâhı Pentagon resmen şu açıklamayı yaptı:
“Suriye’de IŞİD’e karşı savaşan PYD ve PKK’ye ayrılan 500 milyon dolarlık bütçenin 393 milyon doları silah ve donanım olacaktır!”
Bu durumda Pentagon’un açıklaması, ABD aleyhine casusluk olmuyor mu?

***

Cumhuriyet ve Sözcü gazetelerindeki tutuklamalar dışında “yandaş” ve “çıkardaş” basından herhangi bir gazeteci cezaevinde var mı? Bu olgu 8 yıl önce yitirdiğimiz değerli karikatürist Turhan Selçuk’un bana imzaladığı ekteki karikatürü anımsattı… Sayın Turhan Selçuk’u saygıyla anıyorum…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları