TC ve ABD Nereye? (6)

20 Mart 2018 Salı

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) birlikleri 58 gün sonra Afrin’in merkezine girdiler…
Suriye denilince basınımızda TSK, ÖSO, PYD, PKK, YPG gibi kısaltmalardan geçilmiyor. Peki, TSK’nin ortağı ÖSO nedir?
Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad yönetimine karşı olan bazı subaylar ve komutalarındaki bazı askerler Suriye ordusundan ayrılıp ÖSO’yu kurdular. Türkiye’de kimi çevrelerde ÖSO “yasal yönetime karşı ayaklanmış bir terör örgütü” olarak kabul edildi.
AKP Reis-i Umumisi, “ÖSO ülkesinde Kuvayı Milliye gibidir!” dedi… Yani, Esad Osmanlı, karşısındaki ÖSO Mustafa Kemal Atatürk ordusu! (AKP Reis-i Umumisi’nin bu tanımlaması, herhalde ağzına Atatürk’ü almayan Abdülhamitçi TBMM Başkanı’nın hoşuna gitmemiştir…)
Afrin’e TSK ile giren bir ÖSO komutanının bu işbirliği hakkında değerlendirmesi ise şöyle:
“Bugün Özgür Suriye Ordusu ve Türk askeri bir dava için bir düşmana karşı bir araya geldi. Ne bizim için ne de Türkiye için, iyilik düşünmeyen ve hem Türkiye’ye ve de Suriye’ye düşman olan ayrılıkçı terör örgütlerine karşı bir araya geldik!”

***

Bu gelişmeden sonra AKP Reis-i Umumisi, yeni hedefi şöyle açıkladı:
“İdlib tarafındaki gözlem noktalarını tahkim ederek Menbiç’e yöneleceğiz. ABD, Menbiç’i tümüyle boşaltırsa bu işi daha hızlı ve kolay gerçekleştiririz. Onlardan ihsan istemiyoruz, gölge etmesinler yeter!”
Üç hafta önce ABD Dışişleri Bakanı Reks Tillerson, AKP Reis-i Umumisi ile 3 saatten fazla görüştü. Ardından meslektaşı Mevlüt Çavuşoğlu ile konuştu. İkilinin konuşmasından sonra “ortak mekanizma kurulacağı” açıklandı.
Sonra ne oldu? ABD Başkanı Donald Trump, Tillerson’ı, üstelik hiç de nazik olmayan bir biçimde, bir “tvit” gönderisi ile şutladı.
Sonuç: 3 saatlik konuşma balon oldu, uçtu gitti, “ortak mekanizma” rafa kalktı! Yerini, Amerikan Kongresi’nin bazı üyelerinin “Türkiye’ye yaptırım uygulanması” önerisi aldı.
Bu arada, ABD Dışişleri Bakanlığı Basın Sözcüsü Heather Nauert, Türkiye’yle görüşmelerin sürdüğünü, ancak Menbiç konusunda henüz bir anlaşma olmadığını söyledi. Çavuşoğlu’nun konuyla ilgili sözlerine ise şu yanıtını verdi:
“Şu aşamada Türk hükümetiyle birçok konuda görüşmeler yürütüyoruz. Geçen hafta 1.5 gün süren görüşmeler gerçekleştirdik. Bir uzlaşı sağlamaya çalışıyoruz!” Yani bla, bla…
Ancak “ortak mekanizmanın” rafa kaldırıldığını yansıtan bu sözlere karşılık, daha gerçekçi açıklama ABD Genelkurmay Başkanlığı sözcüsü Korgeneral Kenneth F. McKenzie ve Savunma Bakanlığı sözcüsü Dana Vhite’tan şöyle geldi: “Menbiç ve güney bölgesinde yeniden konumlamalar yaptık. Orada askeri üssümüz var!
Bu, değil “gölge etmemek”, TSK ile Amerikan ordusunu karşı karşıya getirecek tehlikeli bir tepki değil mi?

***

Türkiye ile ABD arasındaki yakın geçmişteki ilişkilere göz atalım…
Bir okurumuz anımsattı. 27 Mayıs 1960’ta Demokrat Parti (DP) devrini kapatan askeri darbeden sonra, 3 Ağustos 1960’ta çıkarılan bir yasa ile TSK’de “ordudaki geleneksel piramit yapısı bozulduğu, emir komuta zincirinin zarar gördüğü” gerekçesi ile başta Genelkurmay Başkanı Orgeneral Ragıp Gümüşpala olmak üzere 235 general, 5 bin kadar da subay emekli edildi.
“Rütbe enflasyonu mağduru” bu subaylar sonra “Emekli İnkılap Subayları (EMİNSU) Derneği’ni” kurdular. 27 Mayıs darbesinin önde gelenlerinden ve sonra 18 Kasım 1960’ta ordu ile Milli Birlik Komitesi’nden uzaklaştırılan Albay Alparslan Türkeş, “Albay rütbesinde ciddi bir yığılma vardı. Ancak kurunun yanında yaşların da yanması ciddi zafiyet oluşturdu” demişti.
DP’nin hazineyi tamtakır bırakması nedeniyle bu subayların emeklilik tazminatları, “Amerikan yardımı!” ile ödendi.

***

“15 Temmuz FETÖ darbesine” karışan 157 general, 2 bin 71 subay, 1100’ü Jandarma, 18’i Sahil Güvenlik görevlisi olmak üzere, toplam 6 bin 153 subayın çoğu “tutuklanarak” ordudan atıldı…
Ayrıca 4 bin 90 Askeri Lise Öğrencisi, 6 bin 140 Astsubay Meslek Yüksekokulu öğrencisi ile 6 bin 179 lisans düzeyinde (Kara Harp Okulu, Deniz Harp Okulu, Hava Harp Okulu, Gülhane Askerî Tıp Akademisi, Hemşirelik Yüksekokulu, Fakülte - Yüksekokulu) olmak üzere, toplam 16 bin 409 kişi de askeri öğrencilik konumunu yitirdi.
Bu durumda, TSK’nin yalnızca “geleneksel piramidi” bozulmakla kalmayıp süngerimsi bir yapı da oluşmadı mı? (Devam edecek)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları