TC ve ABD Nereye? (7)

27 Mart 2018 Salı

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı, “Türkiye’deki İncirlik ile Katar’daki El Udeyd hava üslerinden ayrılacağı yönündeki haberlerin gerçeği yansıtmadığını” açıkladı.
Açıklamada, “Ortak güvenlik kaygıları ile mücadele etmek için birlikte çalışmamız gerektiği bir zamanda bu zararlı haberler bölgedeki ortaklar arasında güvensizliği ve ayrılığı besliyor!” denildi.
ABD, Adana İncirlik’teki üssünde “Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü’nün (KAAÖ - NATO)” 5. ve 6. maddesinde öngörülen “taraflardan bir ya da daha çoğuna karşı silahlı saldırıları önleme amacıyla” bulunuyor.
Peki, ABD, Suriye’de Menbiç’te PKK kaynaklı konuşlanıp Türkiye’ye karşı terör örgütlerinin saldırılarını önleme yerine, neden koruyor, neden Türkiye’yi engelliyor?
Şu günlerde ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Villiam Rouback ve Binbaşı James Jarrard’ın, Menbiç’teki 2 bin ABD askeri ve sokaklarda halk ile görüşmeleri ne anlama geliyor?
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert’in “Bizim Menbiç’ten çekilmek gibi bir niyetimiz yok!” sözlerine ne demeli?
Bu davranışlar ABD’nin KAAÖ kurallarını takmadığı ve KAAÖ üyesi Türkiye’yi koruyacağı yerde, karşı güçleri desteklediği anlamına gelmez mi?

***

TC - ABD ilişkilerini anımsamayı sürdürelim:
2 Ağustos 1990’da Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin, Basra’nın Irak’a ait olduğu gerekçesiyle 2 Ağustos 1990’da Kuveyt’i işgal etti.
ABD öncülüğünde, İngiltere, Fransa, Suudi Arabistan, Suriye, Mısır’ın da aralarında bulunduğu 28 ülke, Irak’a karşı “1. Körfez Savaşı, Çöl Fırtınası Harekâtını” başlattı. Harekâta İncirlik’teki ABD savaş uçakları da katıldı! Kara harekâtından, dört gün sonra Irak teslim anlaşmasını imzaladı.
ABD Başkanı George H. V. Bush, TC Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı “Beyaz Saray’a” değil, tatilini geçirdiği Vaşington yakınında, Maryland’de, kırsal alanda bulunan “Camp David’e” davet etti. Görüşmenin baş başa olması için Özal’ın yanında ancak bir görevli getirmesi istendi.
Camp David, çevresi bol ağaçlı bir yörede, şömineli 12 konuk yerleşkeli, başkanın özel makam odası ve ayrıca üç konferans odası, ısıtılmış yüzme havuzu, tek delikli golf alanı, dolambaçlı yürüyüş patikası olan binada bulunuyor.
Bu görüşmeden TC ile ABD arasında “Stratejik Ortaklık” denilen şu işbirliği kararı çıktı:
“ABD bir Körfez ülkesinde askeri varlık oluşturmadan önce Türkiye ile danışmalarda bulunacaktır. Türkiye, büyük bir bölgesel diplomasi ya da bir askeri girişimde bulunmadan önce ABD ile danışmalarda bulunacaktır. İki ülkeden hiçbirinin eylem özgürlüğü ve egemenlik hakları gölgelenmeyecektir.”

***

Ekim 2002’de ABD’nin Irak’a bir harekât düzenleyeceğinin tartışıldığı günlerde Başbakan Bülent Ecevit ve öteki Türk yetkililer, Kuzey Irak’ta bağımsız bir Kürt devletinin kurulmasına karşı Türkiye’nin müdahale edeceğini açıkladılar.
Kürt Parlamentosu, bağımsız Kürt Devleti’nin kurulması için girişimlere başladı. Bu gelişmelerin ardından bu gece Malatya ve Diyarbakır’dan hareket eden 12 bin kişilik Türk birliği Kuzey Irak’a girdi.
20 Mart 2003’te ABD ve İngiltere’nin gözetimindeki çokuluslu “Koalisyon Güçleri” Irak’a girince “İkinci Körfez Savaşı” başladı.
2 Nisan 2003’te Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell arasında Irak Savaşı’yla ilgili 3 maddelik “gizli bir anlaşma” imzalandı.
Anlaşmada, “İncirlik’teki hastanenin ve Diyarbakır’daki tüm Türk askeri hastanelerinin Irak’ta yaralanan ve buradan tahliye edilen Amerikan askerleri için kullanılması, ‘Kuzey Gözetleme Arama ve Kurtarma Operasyonu (ONV-SAR)’ kapsamında Türkiye’de olan varlıkların Irak’a yeniden intikali ve ticari tedarik güzergâhı yaratılarak Amerikan güçleri için gerekli lojistik malzemelerin Türkiye’den Irak’a teslimatı” öngörülmekteydi.
Anlaşmayla, ABD’ye çok ağır ödünler verildiği iddiaları gündeme geldi. Bu gizli anlaşma ile Ankara’nın PKK’ya karşı harekât yapamayacağı, ABD askeri harekâtlarında Türkiye’nin Vashington’un isteklerini şartsız kabul edeceği, Kuzey Irak’taki Türkmenlerin yaşadıkları yerlerden toplu olarak göç ettirilmesine tepki vermeyeceği, Türk ordusunun küçültüleceği, Kuzey Irak’ta kurulacak Kürdistan’ın Ankara tarafından resmen tanınacağı öne sürüldü.
ABD basını, bu tepkilere karşılık “Türk halkının, Türkiye’yi küçük düşürücü hareketlerinden rahatsızlık duyduğunu, Türkiye’nin başkalarının toprağında gözü olmadığını, Kerkük ve Musul konusunda kamuoyunun hassas olduğunu” yazdı.
(Devam edecek)    



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları