Fatih, Moskova, kontrolsüz göç ve terör

27 Mart 2024 Çarşamba

Geçen hafta İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2021’de satın alarak aslına uygun biçimde onardığı Bulgur Palas’ı görmeye gittim. 1912 yılına tarihlenen ve yurttaşların kullanımına kapalı özel mülk olarak duran Bolulu Habib Bey’in konağı, kütüphane, sergi ve çok amaçlı etkinlik alanları, restoran ve seyir terası ile tüm İstanbullulara hizmet veren bir kamusal yaşam alanına dönüştürüldü. 

Bu başarılı iş nedeniyle emeği geçen herkesi kutluyorum. Mutlaka görülmesi gereken görkemli bir alan yaratılmış. 

Ancak bugün anlatmak istediğim asıl konu bu değil; şehrin yedinci tepesi olarak tanımlanan Kocamustafa Tepesi’ndeki Bulgur Palas’a giderken geçtiğim yollardan, İstanbul’un Fatih ilçesinden söz etmek istiyorum... 

FATİH’İN İHMAL EDİLMİŞLİĞİ İSTANBUL’A İHANETTİR

Her yerde karşınıza çıkan Arapça yazılar, tabelalar, kulağınıza çarpan birçok farklı dil nedeniyle sokaklarında yürürken başka bir ülkedeymiş gibi hissettiren bir ilçe Fatih. Bulgur Palas’a giderken ve dönerken yolu uzatıp Aksaray’a, Çarşamba’ya da düşürdüm yolumu. 

İstanbul’un orta halli bir semtinden de farklı görünen, tarikatların ve cemaatlerin üslendiği, dökülen bina duvarlarında sık sık 4-6 yaş arası çocuklar için Kuran kursu ilanlarını gördüğünüz, tek tük kadına rastladığınız, derin bir yoksulluk ile koyu bir gericiliğin tüm izlerini yansıtan bir bölge burası... 

Bizans surları, Haliç ve Marmara’nın çevrelediği bu tarihi yarımadanın ihmal edilmişliği, öyle bir aşamaya varmış ki bu artık İstanbul’a karşı affedilmez bir ihanet! 

Göç dalgasının vurduğu bu bölgede, CHP İstanbul Fatih Belediye Başkanı Adayı Mahir Polat’ın verdiği bilgiye göre 100 bin kaçak göçmen var. Her dört kişiden birinin kaçak göçmen olduğunu söylüyor Polat. 2020’de bir genelge ile Fatih’te göçmen yerleşimi yasaklansa da uygulamada bunun etkin sürdürülmediği açık. Kaçak göçmenler yoğun olarak Fatih’e yerleşirken kira fiyatları birkaç katına çıkınca, zaten yoksulluk sınırının altında kalan yerli nüfustan 110 bin kişi bu merkez ilçeyi terk etmiş. 

KAÇAK GÖÇMEN SORUNU

Moskova’daki konser salonuna silahlı saldırıda bulunan IŞİD teröristlerinden birinin de Fatih’te dolaştığım bölgede, kısa bir süre önce yaşadığı ortaya çıktı. O sokaklarda rahatça gezip sosyal medya hesabında paylaşımlar yaptığı, Moskova’ya İstanbul’dan gittiği yabancı medyada da yer aldı. 

Ne yazık ki bu bir ilk değildi. Ankara gar katliamı, Reina saldırısı, Taksim saldırısı gibi birçok olayda da Türkiye’deki kaçak göçmenlerin neden olduğu terör saldırılarında yüzlerce insanı kaybettik. Çok açık ki bu durum ciddi bir güvenlik sorunu yaratıyor. 

Irak ve Suriye’deki iç savaşlar yüzünden ülkemize gelen her göçmen elbette terörle ilişkilendirilemez, bir bölümü savaş mağdurudur. Ancak herkes biliyor ki AKP’nin pazarlık ederek AB’den aldığı paralar ve oy deposu olarak görüp önünü açtığı kontrolsüz göç sonucunda gelen milyonlar arasında katiller ve cihatçı militanlar da var. Bunlar terör örgütlerinin uyuyan hücreleri! 

Bu duruma derhal çözüm bulunması şarttır. Öncelikle AKP iktidarının sınırlardaki açık kapı politikasını sonlandırması gerekiyor. Kendi emellerine ulaşmak için Ortadoğu’yu kana bulayan emperyalist devletlerle hiçbir şekilde işbirliği yapmamak, komşu ülkelerin topraklarını işgal edenlerin yanında durmamak ve yabancı ülke askerlerini Suriye’den çıkarmak gerekiyor. 

Suriye ve bölgedeki diğer ülkelerle gereken temasların kurulup insanların ülkelerine insani koşullarda geri dönmelerinin sağlanması ve burada olanların da ucuz insan gücü olarak sömürülmesine son verilmesi gerekiyor. 

Kaçak göçmen sorununa ilişkin gerçekleri dile getirmek ırkçılık değildir. Bu duruma hızla müdahale edilmezse, Türkiye, hem kendi vatandaşlarının güvenliğini tehlikeye atan hem de tüm dünyada terörist yuvası olarak bilinen bir ülke olacaktır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları