Edebiyatın derin yarası
Küçük yaşta annesini ya da babasını yitirmiş edebiyatçıların ağıtları eserlerinde de sürüp gitmiştir. Ölümler, sadece düştüğü yeri yakmıyor, az çok “kolektif” ve hayli “edebi” sonuçlara da yol açıyor...
Sanatta Çukurova bereketi... Tahir Abacı'nın yazısı
Orhan Kemal, Yaşar Kemal ve Yılmaz Güney’in beslenme havzalarına vurgu yapılırken, dönem ile ortam diyalektiğinin arka planına ve onları var eden “moment”e de dikkat etmek gerekir.
Derrida ne der? (Hiçbir şey demez!) Tahir Abacı'nın yazısı
Akademisyen postmodern düşünürler, pratiğin sözlerini belirlediği düşünürleri “açımlama” adına, döngüsel dil oyunlarıyla sadece ön cephesi duran “restore” yapılara çevirme çabası içindeler.
Tanpınar ve Proust: Abartılan etkilenme
Kendi sentezini kurmuş olan Tanpınar, Proust’tan da bir ışık aldığını zaten kendisi söyler, ancak kimi araştırmalarda bu konu abartılmaktadır. İki yazar arasında bağlam ve yöntem farkları belirgindir.
Edebiyatta “karşı” yaka
Edebiyatta "karşı" yakaların bir çekim etkisi hep olmuştur. Karşı yakayı sınırların belirlemesi buruk sonuçlar da doğurur. Vapurla ulaşılan karşı yakalar da edebiyatta iz bırakmıştır.
Şiirde hava boşlukları
Şiirlerde bazen dönem etkisinden, bazen acelecilikten, bazen hamasi duygulardan, bazen çocuksu bakıştan, bazen takıntılı bağlanmalardan ötürü “hava boşlukları” oluşur. Tüm bunlar şiirin ‘hakikat’e eklemlenme oranını etkiler.