Atatürk, “Cumhuriyetin 10. Yılı” demecinde yalnızca önemli noktalara değinmiyor, bize gelişmenin ana kaynağını gösteriyor, geçen zaman bir yana bırakıp çağa uymayı öneriyor:
“Bizce zaman ölçüsü geçmiş yüzyılların anlayışına göre değil, yüzyılımızın hız ve hareket anlayışına göre düşünülmelidir.”
Bu uyarısıyla, toplumu eylemsizliğe sürükleyen anlayışları, eylemleri bir yana bırakarak çağın gereklerini yerine getirecek yolu gösteriyor.
Bu yargısının ardından, bunu gerçekleştirecek toplumun güç kaynaklarını da vurguluyor:
“Bunda da başarılı olacağımıza kuşkum yoktur. Çünkü Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır, Türk milleti zekidir. Çünkü Türk milleti ulusal birlik ve beraberlikte güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve çünkü Türk milletinin yürümekte olduğu yükselme ve uygarlık yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale müsbet bilimdir.”
GENÇLİĞE EMANET
Atatürk’ün “Bugün ulaştığımız sonuç, yüzyıllardan beri çekilen ulusal yıkımların yarattığı uyanıklığın ve bu sevgili yurdun her köşesini sulayan kanların bedelidir” dediği Türkiye’nin geleceğini, gençlere emanet edişinin nedeni de onun gençlere beslediği inanla açıklanabilir.
Olgun yaşlara gelenlerin karşılaşılan sorunlara bakışıp eyleme geçirmesi bellidir. Gençlik ise yeniliklere atılmada gelecek umududur. O nedenle Atatürk, tarihte, eskiden örnek almaya karşı değildir. Ama eyleme geçmekte, yetişkinlerin eyleme geçmeden gençler kadar atak olmadıklarını yaşamıştır. Kurtuluş Savaşı’nda atak tutumların başarıya erdirdiğine tanık olmuştur.
GENÇ YÜREĞİ
Cumhuriyetin ilanından bu yana, gençlerin olumsuz tutumlarına rastlanmamıştır. Tam tersine, Atatürk’ün ilkelerini benimseyerek Cumhuriyeti yıkım olaylarına sapanlara karşı savaşım vermiştir. Bunu gerçekleştiren “genç fidanlar”ın, ilkel kafalılara karşı duruşları sırasında can verenlerin acı öyküleri, devrim tarihlerinin utanç verici sayfalarıyla doludur.
Değer bilen bir toplumuz. Onları anarken polis copları altında yerlerde sürülenler olmuştur. O sırada da hapse atılanların, idam sehpalarında can verenler az değildir.
Şu günlerde, üç seçimde, yüksek sayılarla İBB başkanlığına seçilen Ekrem İmamoğlu göreve başlar başlamaz, öğrencilere verimli olacak yerlerin kurulmasını sağladı. Küçüklere yuvalar kurdu. Bir üst düzey bürokratı gibi lafla yetinmedi, halkın arasına girdi. Gözünü dünyaya yeni açan çocuktan olgunluk yaşına erenlerin baş tacı ettikleri İmamoğlu gibi bir halk adamı, iki ayı aşkın bir süredir, nedeni bir türlü açıklanamayan bir nedenden dolayı hapishanede.
Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi’nin bugünkü başkanı Özgür Özel, onu kurtarmak için kitlesel toplantılar düzenliyor. Toplantılara katılanların çoğunluğunu üniversite öğrencileri oluşturuyor.
ÇOCUK GÖNÜLLÜLER
Umut, kendimizi güzellikler dünyasında yaşamaktır. Onu yaşatan Orhan Veli Kanık’ın “Umut” şiiriyle bağlayayım yazıyı.
Çocuk gönlüm kaygılardan azade;
Yüzlerde nur, ekinlerde bereket;
At üstünde mor kaküllü şehzade:
Unutmaya başladığım memleket!
Şakağımda annemin sıcak dizi,
Kulağımda falcı kadının sözü,
Göl başında padişahın üçkızı,
Alaylarla Kaf dağına hareket!