Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Suriye bataklığı ve ‘Kürt sorunu’
Biz, her sözü ile Türkiye’yi tehdit eden Trump’ın sırtımızı sıvazladığını düşünüp ve “Suriye bizden sorulur” diyerek, yeni Osmanlıcılık düşlerine dalarken olanlara bakın!
TÜRKİYESİZ SURİYE TOPLANTISI
Beş ülke (Quint) ve AB, Roma’da, Suriye için toplandılar. Türkiye’yi davet etmediler. “Quint’in olağan toplantısına bizi neden davet etsinler?” züğürt tesellisini unutun. Quint, o günün beşlisi; bugünün Suriye’si de o günün Suriye’si değil. Uluslararası ilişkilerde “taşeron”a, ne yapacağı tebliğ edilir. Taşeronla müzakere edilmez!
Hemen arkasından, Arap ve Ortadoğu ülkeleri, Suudi Arabistan’da toplandılar. Bu kez Türkiye davetliydi. Davetliydi de Suriye geçici yönetiminin dışişleri bakanı dahil Arap ülkeleri önce kendi aralarında toplandılar, sonra Türkiye’yi salona aldılar. Türkiye’ye, “Yerini bil!” dediler. Diplomaside bir mesaj ancak bu kadar açıklıkla verilebilir. Amaç sadece mesaj vermek değil tabii.
Uluslararası ilişkilerin en temel kurallarını hiçe sayar, bir terör örgütüyle işbirliği içinde Suriye’de yönetimi devirdiğinizi; gelecekte de bu ülkenin iç işlerine karışmaya devam edeceğinizi, alışılmamış ve en olmadık açıklamalar ve buluşmalarla göstermeye kalkarsanız, yüzyıllara dayanan korkuları canlandırırsınız. Radikal İslamcı bir Suriye yönetiminin sizi rahatsız etmeyeceğini böylesine vurgularsanız, ABD ve AB’nin hatta Rusya’nın kaşları kalkar. Onları, size karşı önlem almaya, size Suriye’de ancak uygun görecekleri ölçüde hareket özgürlüğü tanımaya yönlendirirsiniz. Hele de politikanız İsrail’in işine yaramışsa Arap ülkeleri daha da rahatsız olurlar ve sizi dışarıda tutmaya çalışırlar. Olan da budur.
Türkiye’nin Suriye’de beklentilerinin gerçekleşmeyeceği; Suriye’nin imarı konusunda ortaya çıkacak fırsatlardan yararlanmasının da büyük ölçüde engelleneceği anlaşılıyor. Özal politikaları ile Irak’ta ve Libya’da büyük yüklenicilik projelerini kaybettiğimizi, şirketlerimizin makine parkını bile zor kurtardığımızı unutmayalım.
TÜRKİYE NE KAZANDI?
Türkiye’nin kazancı! 1999 yılında çözülmüş olandan daha vahim bir “Kürt sorunu”dur. Üstelik bu sorunun arkasındaki güç olan ABD’nin seçilmiş başkanı, görevdeki dışişleri bakanı, ABD Senatosu’nun etkili isimlerinden gelen açıklamalar, Suriye’deki PKK/PYD/YPG terörü sorununun çözümünün Türkiye’nin elinde olmadığına işaret etmektedir. Suriye’deki Kürt oluşumunun devam edeceği, ABD ve İsrail’in hatta İngiltere, Fransa ve Almanya’nın bu konudaki tutumunda bir değişiklik olmayacağı da görülüyor. Türkiye, Irak’tan sonra Suriye’de de yaratılan bir Kürt yönetimi gerçekliğinin daha da özendireceği, cesaretlendireceği bir “ayrılıkçı etnik Kürt milliyetçiliği” sorunu ile her zamankinden daha da güçlü biçimde karşı karşıyadır.
Öcalan’ın ve DEM Parti’nin amacı, Erdoğan’ın zafiyetinden, yeniden cumhurbaşkanı seçilme hırsından ve dış müdahaleden de yararlanarak, bağımsız bir Kürt devletine ulaşmaktır.
CHP genel başkanı ise “Teröristle müzakere edilemez. Türkiye üniter bir devlettir. Türkiye’de ‘halklar’ yoktur; ‘Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran halka, Türk milleti denir’” diyemiyor, “Türkiyeli” diyor! Birilerinin de tam bu sırada, bir meslektaşımın, 2009 yılında Milliyet gazetesinde dile getirdiği, Türklerle Kürtlerin birlikte yaşamak isteyip istemedikleri konusunda referandum yapılması önerisini, yeni bir “toplum sözleşmesi” yapılması şeklinde gündeme taşımaları, tehlikenin ve aymazlığın büyüklüğünü göstermektedir.
Pek bilinmez ama Yugoslavya, bir Sırp profesörün, “Yugoslavya’da yeni bir toplum sözleşmesi yapılmalıdır” sözleri ile başlayan süreçte bölünmüştü. Merak edenler, Noel Malcolm’un, “Bosna” ve “Kosova” kitaplarına bakabilirler.
GİDİŞATI ERDOĞAN MI DURDURACAK?
Erdoğan, “İmralı süreci”nin, beklediği DEM ve Kürt oy desteğini getirmeyeceğini, aksine Türk milletinin tepkisine yol açtığını fark ettiği izlenimini veriyor. Bugüne kadar susup, Diyarbakır’da birden, Kürt sorununun, terörün terk edilmesi ve terör örgütünün silah bırakmasından ibaret olduğuna işaret etmesi, “Dolmabahçe mutabakatı” sonrasını akla getiriyor.
“Kürt sorunu”nu çözmeye soyunan Bahçeli ile “İki bayrak, iki dil yok” diyerek takiye yapan DEM Parti’nin, Erdoğan’ın da desteklediği bilinen oyununu CHP’nin bozması beklenirken, bir kez daha canlandırılan bu bölücü kalkışmaya, kaybettiği 2015 seçimleri sonrasında izlediği politikayı tekrarlayıp, ülkeyi kan gölüne çevirmemek kaydıyla Erdoğan’ın “Dur!” demesi, en büyük ancak hayırlı sürpriz olur. Bakalım daha neler göreceğiz?
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
-
Ekonomist Atilla Özkan'dan Şok Eden Enflasyon Yorumu!
-
Trump döneminde ABD ve dünya nereye gidiyor?
-
Yurttaşın Ekonomi Çığlığı:
-
'Erken kaos bekliyorum' Fatih Ergin açıkladı!
-
Türkiye’de siyasi ve toplumsal baskı artıyor
-
'Bilirkişi' skandalı kamuoyuna açıklanmıştı:
-
Uğur Mumcusuz 32 yıl: Öldürüldük ey halkım unutma bizi!
-
Doğuma 1 hafta kala bebeklerini kaybettiler!
-
76 kişiye mezar olan otelde son kez arama yapılacak...
-
Özdağ’dan ilk mesaj: ‘Tek endişem Kozinoğlu gibi suikast
En Çok Okunan Haberler
-
Gezi davasında beraat kararları!
-
Bakan'dan 'bayram ikramiyesi' açıklaması
-
İstanbul'da 9 belediyeye operasyon!
-
Mansur Yavaş’tan dikkat çeken paylaşım!
-
Ön seçim tarihi belli oldu!
-
İstanbul'da 9 ilçede okullar tatil edildi
-
Özdemir Erdoğan’dan Zeki Müren’e büyük saygısızlık!
-
'Bir sandıklık iktidarları kaldı...'
-
'Sucuk' yerine at ve eşek eti yedirmişler!
-
'Bu karar yok hükmündedir!'