3 Mart Devrim Yasaları Din Devletinin Yıkılışı
Alev Coşkun
Son Köşe Yazıları

3 Mart Devrim Yasaları Din Devletinin Yıkılışı

03.03.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

3 Mart 1924 Türk toplumunda gerçek dönüşümün tarihidir; en önemli Üç Devrim Yasası’nın TBMM tarafından kabul edildiği gündür. Bu tarihi günün 101. yıldönümünü yaşıyoruz.

Kimi yazarlar 3 Mart 1924 gününü, “Türk Aydınlanma Devrimi”nin gerçek başlangıç günü olarak değerlendirirler.

ÜÇ TASARI

3 Mart 1924 tarihinde, üç tasarı TBMM’de kabul edilerek yasalaştı. Tasarılar şöyledir:

1. Urfa Milletvekili Şeyh Saffet Efendi ve 53 arkadaşının tasarısı: Halifeliğin kaldırılması ve Osmanoğulları soyundan olanların Türkiye dışına çıkarılması.

2. Siirt Milletvekili Halil Hulki Efendi ve 57 arkadaşının tasarısı: Şeriye ve Evkaf Bakanlığı ve Genelkurmay Bakanlığı’nın kaldırılması yerlerine Diyanet İşleri Başkanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı’nın kurulması.

3. Saruhan (Manisa) Milletvekili Vasıf Çınar ve 57 arkadaşının tasarısı: Tevhidi Tedrisat’ın (Öğrenim Birliği Yasası) kabul edilmesi.

Bu tasarıları imzalayanlar arasında: Yunus Nadi, Mazhar Müfit Kansu, Kılıç Ali, Şükrü Saraçoğlu, Mahmut Esat Bozkurt, Celal Nuri İleri, Vasıf Çınar, Recep Peker, Ağaoğlu Ahmet Bey, Ruşen Eşref Ünaydın, Hacim Muhittin Çarıklı ve Tunalı Hilmi Bey gibi Kuvayı Milliyeciler yer alıyordu. Bu yasalar üzerindeki görüşmeler ve tartışmalar beş saate yakın sürdü.

Bu üç yasanın kabul edilişiyle bir dönüşüm sağlanıyor, teokratik din devletinin temel yapısı yıkılıyor, Cumhuriyet rejiminin laik temelde kuruluşu için ilk adımlar atılıyordu.

HALİFELİK KURUMU

Halifelik, Osmanlı devlet yapısında sadece dinsel değil, günlük yaşam ve devlet işleriyle ilgili bir makamdı. Halife, İslamda “devlet başkanı” demektir.

Hilafet, peygamberin vefatından sonra İslam toplumunun dini ve siyasi liderliğini temsil ediyordu. Halifelik 1517 tarihinde Yavuz Sultan Selim tarafından İstanbul’a getirilmişti. Yavuz Selim’den 1924 yılına kadar 28 Osmanlı padişahı 400 yıl bu unvanı kullandı.

Son Halife Padişah Vahdettin, Kurtuluş Savaşı’nda vatanı işgal eden emperyalistlere hizmet etmişti.

HALİFELİK ANLAM TAŞIMAZ

Atatürk, Meclis kararıyla halifelik makamına getirilen Abdülmecit Efendi’nin başta kendisine verilen ödeneğin yükseltilmesi dahil, kimi gerçek dışı istekleri karşısında, 22 Ocak 1924’te Başbakan İsmet İnönü’ye düşüncesini şöyle açıklamıştı:

“Var olan halife ve hilafet makamının tarihi bir hatıra olmaktan öte fazla bir önemi yoktur” ve “Türkiye Cumhuriyeti boş safsatalarla varlığını, bağımsızlığını tehlikeye atamaz.”1

Gerçekten de egemenliğin halkta olduğu bir Cumhuriyet yönetiminde gücünü dinden alan, “devlet başkanı” anlamında halife olamazdı.

SEYİT BEY’İN KONUŞMASI

Meclis’te halifelik makamı ile ilgili olarak yapılan müzakerelerde eski İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi, Adalet Bakanı Seyit Bey, çok önemli bir konuşma yaptı. Seyit Bey, halifelik kurumunun gelişme aşamalarını irdelediği konuşmasında, Hz. Peygamber’in aşağıdaki hadisini okudu.

“Benden sonra halifelik 30 senedir. Ondan sonra ısırıcı saltanata döner.” Seyit Bey, fıkıh kitaplarında “İmamın, peygamberin kabilesi olan Kureyş’ten olması” gerektiğinin de yazıldığını sözlerine ekledi.

Hilafetin kaldırılışı çok büyük bir devrimdi. Tüm dünyada büyük yankılar yarattı.

ŞERİYE VE EVKAF BAKANLIĞI’NIN KALDIRILIŞI

Halifeliğin kaldırılışı ne derece önemli ise Şeriye ve Evkaf Bakanlığı’nın kaldırılışı da o derece önemlidir. Çünkü Şeriye Bakanlığı, her türlü kararın şeriat hükümlerine, kutsal din kitabının söylem ve yargılarına uyup uymadığını denetliyordu. Bu bakanlığın kaldırılması ve onun yerine Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kuruluşu önemli bir gelişmeydi.

DİNE DAYALI EĞİTİME SON

Eğitim Birliği Yasası da kuşkusuz en temel ve önemli bir Devrim Yasası’dır. Mahalle mektepleri ve medreseler, “şer’i bilimlerin” okutulduğu birer dinsel öğretim kurumlarıydı. Medreselerde Kuran ezberletilir, şeriat öğretilirdi. Çağdaş bilimler okutulmadan medreseyi bitirerek kadı ya da müftü olanlar, en basit sorunları çözerken bile zorlanıyorlardı.

Meşrutiyet döneminde açılan az sayıda rüştiye ve idadi vardı. 1900’lü yıllarda Osmanlı’da eğitim, misyoner okulları, Fransız, İngiliz, Amerikan okulları ve medreseler eliyle veriliyordu.

Eğitim sistemi Osmanlı açısından dinsel, yabancılar açısından misyoner ağırlıklı ve parçalıydı. Ziya Gökalp bir yazısında Osmanlı’nın o günkü eğitim sistemini “kaos” olarak nitelemiştir.

Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları adını taşıyan kitabında eğitimin milli nitelik taşıması gerektiğini ayrıntılı olarak belirtmiş ve “Bir milletin eğitimde üç yüzlü bir hayat yaşaması normal olabilir mi? Bu üç eğitim yöntemi birleşmedikçe gerçek bir millet olmamız mümkün müdür?” diye soruyordu.

Gökalp’ın bu düşüncesi temelde Mustafa Kemal tarafından da benimsenmişti.

EĞİTİMDE BÖLÜNMÜŞLÜK KALKTI

Eğitimin birleştirilmesi yasası ile elde edilen sonuçlar şöyle özetlenebilir:

1- Eğitimdeki medrese, okul, yabancı okul diye adlandırılan ve birbirine zıt kökler ve amaçlara sahip olan, üçlü bölünmüşlük ortadan kaldırılmıştır.

2- Laik ilkelere dayalı eğitim sistemine giriş yapılmıştır.

3- Cumhuriyet kuşaklarının boş inanç ve dine dayalı ümmetçilik esasına göre değil de akla ve bilimsel temellere bağlı olarak eğitilmesi, ulusal yararlarla bağdaşmayan yabancı etkilerden uzaklaştırılması ve ulusal kültür birliğinin gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır.

Öğretim Birliği Yasası’nın kabulünden sonra Mustafa Kemal şunları söylemiştir:

“Uygar uluslar önünde saygınlık kazanmak isteyen Türk ulusu, çocuklarına vereceği eğitimi okul ve medrese namında birbirinden büsbütün başka iki çeşit kuruma teslim etmeye hâlâ katlanabilir miydi? Eğitim ve öğretim birleştirilmedikçe aynı fikirde, aynı zihniyette bireylerden oluşan bir ulus yapmaya olanak aramak boş bir uğraş olmaz mıydı?”

Atatürk’ün bu sözleri, dinin siyasete alet edildiği günümüzde geçerliliğini koruyor.

AKLA DAYALI ÇAĞDAŞ EĞİTİM

Öğretim Birliği Yasası’nın kabul edilmesiyle dine dayalı eğitim ve öğretim kaldırılıyor, akla dayalı, ulusal ve laik eğitim öğretim başlıyordu. Türk toplumu ortaçağ karanlığından kurtulmak için çağdaşlaşma yolunda ileri adımlar atmaya başlıyordu.

Bu üç temel yasadan sonra devrimler ve dönüşümler birbirini izledi. Ortadoğu ve İslam coğrafyasında ilk kez Türk Aydınlanması gerçekleştirildi.

Bu yasanın uygulanmasına geçildiği sırada, bir yurt gezisinde, Rize’de kendisinin önüne çıkarak medreselerin yeniden açılmasını isteyen iki müftüye Atatürk şöyle yanıt verdi: “Şimdiye kadar geri kalmamızda en büyük etkenin ne olduğunu biliyor musunuz? Hayır, medreseler açılmayacaktır.”2

Şimdi, bugünlere gelirsek bu verdiğimiz bilgiler çerçevesinde neden imam hatip okullarının açılıp çoğaldığı, neden sağ iktidarların en önemli Devrim Yasası olan Eğitim Birliği Yasası’nı delik deşik ettikleri daha iyi anlaşılır.

DİN DEVLETİNE KARŞI ULUS DEVLETİ

Prof. Niyazi Berkes, Türkiye’de Çağdaşlaşma adlı önemli yapıtında 3 Mayıs Devrim Yasalarının kabul edilmesini, “din devleti” görüşüne karşı “ulus devleti” görüşünün zaferi olarak nitelemektedir. Bu zafer bir kez kazanılınca “çağdaşlaşma yolunda belli bir doğrultuda birbiri arkasından gelecek bir dizi reformun kapısı açılmış oluyordu”.3

Eğitim Birliği’nin yasalaşması ve Şeriye Bakanlığı’nın kaldırılmasından sonra, bunları izleyen hukuk, yazı, dil ve genel olarak yaşam ve kültür alanındaki değişimler son derece önemliydi. Türk toplumu Avrupa’da 400 yılda büyük savaşlarla yapılan Aydınlanma Devrimlerini gerçekleştirme sürecine giriyordu. Bir ulusun ortaçağın feodal yapısından Aydınlanma düşüncesine yükselmesi süreci, Ortadoğu ve İslam dünyasında ilk kez başlamış oluyordu.

SAĞCI İKTİDARLARIN HEDEFİ

Çok partili sisteme geçtiğimiz günden bugüne yaklaşık 80 yıl geçti. Bu zaman diliminin yüzde doksanında iktidar sağcı partilerin elinde kalmıştır.

Sağcı iktidarlar MEB ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nı dini siyasete alet etmenin araçları olarak kullanmışlardır. Amaç üç temel yasayı törpülemektir.

Alabildiğine çoğaltılan Kuran kursları, imam hatip liseleri, tarikat vakıf okulları... 1980 darbesinin sonunda Kenan Evren ve arkadaşlarının çıkardığı yasa ile imam hatip liselerine 1983 yılında üniversitelerin her bölümüne girme hakkının tanınması... İşte Devrim Yasalarını törpüleyen adımlar...

Son 20 yıldır da bu üç temel yasaya karşı adeta topyekûn bir savaş açılmış bulunuyor.

AKP iktidarı “kindar ve dindar” bir nesil yetişmesini ve imam hatip okullarının temel okul olmasını istiyor. AKP iktidarının yapmak istediği imam hatip okullarının genişletilmesi, kendi eğitim alanlarının dışına taşarak bürokraside imam hatip egemenliğini kurmaktır. Uğur Mumcu’nun söylediği gibi imam hatipli vali, imam hatipli yargıç, imam hatipli polis müdürü, imam hatipli bakan... AKP’nin temel amacı din devletini yeniden kurmaktır.

AKP iktidarında imam hatip okullarının sayısı ve burada okuyan eğitim çağındaki çocukların sayısı her geçen gün artıyor. Bu uygulamayla çağdaşlaşma yolundaki Türkiye aslında kendi ayağına kurşun sıkmaktadır.

Bu durum böyle süremez. Türkiye eğitimde mutlaka Aydınlanma ve laik eğitim birliği görüşüne dönmek zorundadır.

***

1- Utkan Kocatürk, Doğumundan Ölümüne Kadar Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, 2015, s.347.

2- Belleten, 18.9.1924, 211, s. 1169; Şerafettin Turan, Mustafa Kemal Atatürk-Kendine Özgü Bir Yaşam ve Kişilik, Bilgi Yayınevi, s.70.

3- Niyazi Berkes, Türkiye’de Çağdaşlaşma, Yapı Kredi Yayınları, s.521.

Yazarın Son Yazıları

Hukukun üstünlüğü ve hukukta karmaşa...

Hukuk devleti öncelikle yargı organlarının hukuk kurallarına uymasıyla gerçekleşir.

Devamını Oku
04.12.2025
Atatürk ve Vahdettin üzerine

Osmanlıcı, halifeci, ikinci cumhuriyetçi yazarlar zaman zaman “Atatürk’ü Anadolu’ya Padişah Vahdettin”in gönderdiğini ileriye sürerler.

Devamını Oku
14.11.2025
Cumhuriyet ve karşıdevrim

Milli Mücadele’de Kuvayı Milliyeciler Mustafa Kemal liderliğinde üç cephede birden savaştılar.

Devamını Oku
29.10.2025
CHP Meclis’e girmiyor

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) yeni dönem toplantısı bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması ile açılacak.

Devamını Oku
01.10.2025
CHP’ye karşı savaş ve son durum

19 Mart 2025 bir dönüm noktasıdır.

Devamını Oku
20.09.2025
30 Ağustos Zaferi'ni kutluyoruz

30 Ağustos 1922’de kazanılan zafer, tarih sahnesinden silindiği düşünülen bir ulusun şahlanması ve modern bir devletin kuruluşunun müjdesidir.

Devamını Oku
30.08.2025
Yeni bir devlet kurma projesi mi?

ABD Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack yaptığı konuşmalarla gündemi belirlemeye çalışıyor.

Devamını Oku
17.07.2025
Cetvelle çizilen sınırlar... Vatandaş kanıyla çizilen sınırlar...

ABD Ankara Büyükelçisi Tom Barrack aynı zamanda ABD’nin Suriye özel temsilcisi ve ABD Başkanı Trump’ın yakın arkadaşıdır.

Devamını Oku
11.07.2025
Tarihten bir yaprak: Kumpaslar halk gücü ile yenilir

Genel başkan İnönü, genel başkanlıktan, ardından CHP’den istifa ediyor. CHP’nin içinde yıllarca siyaset yapmış önemli siyasi liderler CHP’den ayrılmışlar ve yeni bir siyasi parti kurmuşlar... Askeri vesayet CHP’nin karşısında, muhafazakâr iktidar ve yandaş basın her gün CHP aleyhine propaganda yapıyor ama CHP’yi sıfırlayamıyorlar. İşte CHP böyle köklü bir siyasal partidir.

Devamını Oku
01.07.2025
İsmet İnönü’nün cevapları

Geçen günlerde CHP’nin ikinci genel başkanı İsmet İnönü’yü hedef alan konuşmalar yapıldı.

Devamını Oku
29.05.2025
27 Mayıs ve 1961 Anayasası

1960-1980 tarihleri arasında ülkemizde üç askeri darbe oldu.

Devamını Oku
27.05.2025
19 Mayıs ve Atatürk

19 Mayıs 1919 Türk İstiklal Savaşı’nın başlangıcı ve dönüm günüdür.

Devamını Oku
19.05.2025
Cumhuriyet gazetesi 101 yaşında: Mücadeleye devam

Cumhuriyet gazetesi 101 yaşında: Mücadeleye devam

Devamını Oku
07.05.2025
23 Nisan 1920’nin önemi

23 Nisan 1920’nin önemi

Devamını Oku
23.04.2025
CHP ve Cuntacılık

CHP ve Cuntacılık

Devamını Oku
10.04.2025
Alev Coşkun yazdı

3 Mart Devrim Yasaları Din Devletinin Yıkılışı

Devamını Oku
03.03.2025
Alev Coşkun yazdı...

Yakın tarihten bir yaprak...

Devamını Oku
21.02.2025
'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' ve siyasal tarih

'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' ve siyasal tarih

Devamını Oku
20.01.2025
2024’ten 2025’e bakış

2024’ten 2025’e bakış

Devamını Oku
02.01.2025
Alev Coşkun yazdı...

Aydınlanma Devrimleri ve emperyalist kurgular- Alev Coşkun

Devamını Oku
29.11.2024
Alev Coşkun yazdı...

Atatürk ve karşıdevrim

Devamını Oku
10.11.2024
Atatürk ve Cumhuriyet (Bir özet)

Atatürk ve Cumhuriyet (Bir özet)

Devamını Oku
29.10.2024
Alev Coşkun yazdı...

İş Bankası ve Atatürk

Devamını Oku
12.09.2024
Alev Coşkun yazdı...

CHP 105 YAŞINDA

Devamını Oku
05.09.2024
30 Ağustos Zaferi ve anlamı...

30 Ağustos Zaferi ve anlamı...

Devamını Oku
30.08.2024
Alev Coşkun yazdı...

Anayasaya aykırı mıydı? Ali Fuat Başgil ve Tahkikat Komisyonu

Devamını Oku
03.06.2024
Alev Coşkun yazdı...

27 Mayıs Devrimi ve 1961 Anayasası

Devamını Oku
27.05.2024
Alev Coşkun yazdı...

19 Mayıs ve Kuvayı Milliye Destanı

Devamını Oku
19.05.2024
74 yıl önce: Demokrasi zaferi

74 yıl önce: Demokrasi zaferi

Devamını Oku
14.05.2024
Alev Coşkun yazdı...

23 Nisan 1920 Millet egemenliğinin başlangıcı

Devamını Oku
23.04.2024
Alev Coşkun'un yazısı...

Cumhuriyet, halk iradesi ile kuruldu

Devamını Oku
15.04.2024
Alev Coşkun yazdı...

Halifeliğin Kaldırılışı - Din Devletinin Yıkılışı

Devamını Oku
03.03.2024
Alev Coşkun yazdı...

İsmet İnönü

Devamını Oku
25.12.2023
Alev Coşkun yazdı...

Kissinger, darbeler ve örtülü dış operasyonlar

Devamını Oku
02.12.2023
Atatürkçü Bilâl Şimşir’i kaybettik

Atatürkçü Bilâl Şimşir’i kaybettik

Devamını Oku
21.11.2023
Alev Coşkun'un yazısı...

Hukuk devleti-Hukukun Üstünlüğü

Devamını Oku
13.11.2023
Alev Coşkun yazdı...

Atatürk ve Emil Ludwig

Devamını Oku
10.11.2023
Sonsuza kadar yaşayacaktır...

Mustafa Kemal, tüm Ortadoğu’da, tüm İslam dünyasında benzeri g rülmemiş bir devrim ger ekleştirdi

Devamını Oku
29.10.2023
Bu başarılar tesadüf mü?

Atatürk'ün kızları

Devamını Oku
12.09.2023
CHP bu tarihi gerçeği bir kenara itemez...

CHP 104 yaşında...

Devamını Oku
09.09.2023