Cehalet ve tehdit
Ali Apaydın
Son Köşe Yazıları

Cehalet ve tehdit

27.06.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Yetkilendirilmiş cehaletin en belirgin pratiklerinden biri tehdit dili kullanımıdır. Yetki sahibi cahil insanlar cehaletlerini, korkaklıklarını ve etik dışı varoluşlarını koruyabilmek için kullanırlar bu dili.

Tehdit kavramı teorik düzlemde paradoksal bir kavramdır: çünkü bir tehdit, zor kullanımıyla sadece tehdit edenin çıkarına olan bir durumu varsayar. Böyle bir durumda tehdit edenin tehdit etmek yerine harekete geçmeyi tercih etmesi gerekir, gelgelelim böyle bir tercih de tehdit kavramını anlamsızlaştırır. Şu hâlde niye tehdit etmek diye bir şey var diye düşünebiliriz. Çünkü tehdit edenin zor kullanmaya ilişkin hiçbir etik kriteri yoktur, ancak yine de zor kullanmak yerine kullanabileceğini ifade etmekle yetinir. Neden?

Bu meşakkatli sorunun yanıtı yaşam pratiklerimiz içinde yer alır. Yaşam pratiklerimiz çoğu durumda teorik düzleme uygun şekilde yol almaz; tehdidin ifade ettiklerinin gerçeğe dönüştüğüne de tanık oluruz bu yüzden. Yani tehdit kullanımı, düşmanca bir niyetin açığa çıkması demek de olabilir. Ki burada düşmanca nitelemesi belirleyici ve tehlikelidir; çünkü düşman demek, etkisiz hale getirilmesi gereken kişi ya da kişiler demektir.

Şu hâlde, tehdit dilinin sonrasını öngörebileceğimiz bir kılavuzumuzun olmadığı çok açık. Bu yüzden, tehditleri ciddiye alarak tehdit edenlerin niyetlerini deşifre etmeli ve bu niyetlerini gerçekleştirmelerini engellemek adına daima dikkat kesilmeliyiz.

***

Şu kadarını kesin olarak biliyoruz: tehdit edenler korkmamızı ister. Ve tehdit edildiğimizde gerçekten de korkarız. Ve çoğu zaman da bu yeterli bulunur. Bununla birlikte şunu da bilmemiz gerekiyor: tehdit edilenler kadar tehdit edenler de korkar.

İşte ülkemizin içinde bulunduğu durum da bu şimdilerde. Yetkilendirilmiş cahiller durup durup tehdit ediyorlar; çünkü korkuyorlar! Başardıklarını sandıkları karşıdevrimin başarısız olduğunu gördükleri için korkuyorlar. Korkuyorlar, çünkü yetkilerini kaybettikleri anda çiğnedikleri anayasa ve yasalardan dolayı işledikleri suçların bedelini nasıl ödeyeceklerini düşünmeye başladılar.

Yıllardır hukuk mekanizmasını bir tehdit olarak kullanıyorlardı, şimdiyse başka bir aşamaya geçildi gibi; artık en kaba saba tehdit araçlarını da sahaya sürüyorlar; silahlı fotoğraflar yayınlıyor, isim isim hedefler gösteriyor ve yaşamlarımızı bir bir pazarlık konusu yapıyorlar.

Elbette her birimiz neyin ne demek olduğunu gayet iyi biliyoruz. Silahlı bir fotoğrafın üzerine yazılanların, yazılanlardan çok daha fazlasını ifade ettiğini çok iyi biliyoruz! Geçmişimizin karanlık sayfalarını unutmadık hiç, onlar halen belleklerimizdeki yerini koruyor: faili meçhulleri bir bir hatırlıyoruz, ekmek almaya giderken katledilen çocuklarımızı hatırlıyoruz. Madımak’ta yakılan yazarlarımızı, şairlerimizi, gençlerimizi çok iyi hatırlıyoruz. Ve şimdilerde açık açık dile getirdikleri şeriat çığlıkları ile silahlı fotoğrafların, kafeleri, restoranları basmanın neye işaret ettiğini gayet iyi biliyoruz!

Bütün bunlarla birlikte tehdidin boyutları artıkça cehaletin gücünün azaldığını da çok iyi biliyoruz. Çünkü tehdidin diyalektiği budur, boyutlarını artıran tehdit dili cehaletin çaresizliğinin ve kaybetmişliğinin işaretidir her şeyden önce. 

Tehdit; cehaletin en yoğun, en radikal biçimidir. Bir insanın en başat hakkı olan yaşama hakkına yönelen tehdit ise yetkilendirilmiş cehaletin en iğrenç halidir!

Yıllardır, suç, onursuzluk, utanç ve rezillik içinde yetkilendirilmiş cahillerce yönetilen ülkemiz, cahillerin hiç olmadığı kadar cüretlerinin arttığı zamanları yaşıyor. Cüretleri o denli artmış durumda ki temel haklarımızı bir bir rafa kaldırmaları yetmedi şimdi de en doğal hakkımız olan yaşam haklarımızı gasp etmeye çalışıyorlar. Bunu öyle küstahça, öyle yüksek sesle dile getiriyorlar ki bu küstahlıkları karşısında bizlerin korkup pısıp çekinip susacağımızı sanıyorlar!

AMA YANILIYORLAR!

Evet, bu ülkenin Damat Feritleri, Dürrizade Abdullahları, Mustafa Sabrileri, Ömer Feyzileri, Ali Galipleri çoktur. Ve bu ülkenin cahili cühelası, kaçanı, korkanı, korkup pısıp çekinip susanı ve ihanet edeni de çoktur; biliyoruz! Biliyoruz ama bu ülkenin bir de Kâzımları vardır, Fevzileri, İsmetleri, Neziheleri, Türkanları, Zülâlleri, Uğurları, Emreleri ve Kongarları vardır. Kaldı ki bu ülkenin hiçbir şeyi kalmadığında bile mutlaka bir Mustafa’sı, bir Kemal’i, bir de Mustafa Kemal’i vardır. Ve hep öyle olacak!

Yazarın Son Yazıları

‘Tutarsızlığın Tutarsızlığı’

21. yüzyıl Türkiye’sinde kendi içinde kısmen ayrışan cumhuriyet karşıtı politik çizgileri ilk kez birleşmiş bir şekilde buluyoruz karşımızda: AKP, MHP, DEM, PKK ve diğerleri…

Devamını Oku
27.11.2025
Bir metnin 'yapı'sı

İçinde 969 kez “Hatırladığım kadarıyla”, 774 kez “Bilmiyorum”, 691 kez “-mışlar, -mişler, -muşlar” gibi...

Devamını Oku
13.11.2025
Düşünme aralıkları açmak için

Politika üretimi, derinlemesine düşünülmüş temel ilkeler etrafında şekillenen bir süreçtir.

Devamını Oku
30.10.2025
‘Sahtelikler Tiyatrosu’ iflasın eşiğinde

‘Sahtelikler Tiyatrosu’ iflasın eşiğinde

Devamını Oku
16.10.2025
Dijital çatlaklar

Dijital çatlaklar

Devamını Oku
02.10.2025
İhanetler ve hainler

İhanetler ve hainler

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasi diploması

Eğitim sosyolojisi içerisinde yaygın bir tez, bir ülkenin gelişmişlik düzeyini belirlemek için basit bir kriteri dikkate alır...

Devamını Oku
04.09.2025
Eleştiri, demagoji ve zırvalama

Eleştiri, demagoji ve zırvalama

Devamını Oku
21.08.2025
Gerçeklik iğnesi

Tıpkı kökleriyle ormanı zehirleyen bir mantar gibi toprağımızı, havamızı, geleceğimizi sarmalayıp zehirleyen bir iktidarla yaşıyoruz.

Devamını Oku
07.08.2025
MEB ve ÖSYM’nin karanlığı

MEB ve ÖSYM ısrarla “adil ve bilimsel” sınavlar yaptığını iddia ediyor.

Devamını Oku
24.07.2025
Yarım önlemleri reddedin!

Çok geç kaldığımız doğru! Çok doğru. Uyanış en geç 2023’te başlamalıydı...

Devamını Oku
10.07.2025
Mücadeleyi baltalayanlarla mücadele etmek

Veganizm ve feminizm gibi çağımızın en değerli ve en etkili mücadele alanları bir tür “seküler din”e dönüşüyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Yaşayan umutlar olmayı sürdürmek

Yaşayan umutlar olmayı sürdürmek

Devamını Oku
12.06.2025
Kötülüğün sıradanlaşması

Kötülüğün sıradanlaşması

Devamını Oku
29.05.2025
'Ben Marksist değilim'

“Ce qu'il y a de certain c'est que moi, je ne suis pas Marxiste” – “Kesin olan şu ki, ben Marksist değilim.” - Karl Marx

Devamını Oku
15.05.2025
İşçi sınıfı ve bugünümüz

İşçi sınıfı ve bugünümüz

Devamını Oku
01.05.2025
Liseliler ve öğretmenleri

Liseliler ve öğretmenleri

Devamını Oku
17.04.2025
Direnişin felsefesi

Direnişin felsefesi

Devamını Oku
03.04.2025
Mutsuz Adam

Mutsuz Adam

Devamını Oku
20.03.2025
Karanlık eğitim çalıştayı

Karanlık eğitim çalıştayı

Devamını Oku
06.03.2025
Akademisyenlerin suskunluğu

Akademisyenlerin suskunluğu

Devamını Oku
20.02.2025
Kayıp zamanın içinde

Kayıp zamanın içinde

Devamını Oku
06.02.2025
Meşruiyet meselesi ve faşizm tehlikesi

Meşruiyet meselesi ve faşizm sorunu

Devamını Oku
23.01.2025
Sol, solsuzluk ve 'solcular'

Sol, solsuzluk ve 'solcular'

Devamını Oku
09.01.2025
Ders olsun!

Ders olsun!

Devamını Oku
26.12.2024
-ım, -im, -üm’lerden kurtulmak

-ım, -im, -üm’lerden kurtulmak

Devamını Oku
12.12.2024
‘Sessizliğin Cumhuriyeti’

‘Sessizliğin Cumhuriyeti’

Devamını Oku
28.11.2024
Politika gösterisi değil politika yapmak!

Politika gösterisi değil politika yapmak!

Devamını Oku
14.11.2024
Türkiye bu değil!

Türkiye bu değil!

Devamını Oku
31.10.2024
Tarihte tatile çıkma zamanı değil!

Tarihte tatile çıkma zamanı değil!

Devamını Oku
17.10.2024
Cumhuriyet ve gençlik

Cumhuriyet ve gençlik

Devamını Oku
03.10.2024
Veli zorbalığı

Veli zorbalığı

Devamını Oku
19.09.2024
Cumhuriyet öğretmenlerinin sorumluluğu

Cumhuriyet öğretmenlerinin sorumluluğu

Devamını Oku
05.09.2024
'En zorunlu harcamaların ihmali'

'En zorunlu harcamaların ihmali'

Devamını Oku
22.08.2024
Cumhuriyet Türkiye’nin DNA’sıdır!

Cumhuriyet Türkiye’nin DNA’sıdır!

Devamını Oku
07.08.2024
Maraton, demokrasi ve eğitim

Maraton, demokrasi ve eğitim

Devamını Oku
25.07.2024
Ali Apaydın yazdı...

Kırksekiz ve Duygu

Devamını Oku
11.07.2024
Ali Apaydın yazdı...

Cehalet ve tehdit

Devamını Oku
27.06.2024
Eğitimde utanç yılı

Eğitimde utanç yılı

Devamını Oku
13.06.2024
Devrimi kurtarmak

Devrimi kurtarmak

Devamını Oku
30.05.2024