Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, muharrem orucunun son günü, Aşure Günü’nde, Ankara Çankaya Hüseyin Gazi Dergâhı ve Mamak Cemevi’ni ziyaret etmesi çeşitli tepkilere yol açtı.
Ankara’da Alevilere yönelik saldırılardan sonra yapılan ama daha önce kararlaştırılan ziyarete kimi Alevi çevreler arasında olumsuz tepki gösterenler, bunun içten bir tavır olmadığını söyleyenler de çıktı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşçuoğlu ise hafta içinde KRT televizyonuna yaptığı açıklamada, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’li ilgilileri arayarak Erdoğan’ın ziyareti sırasında herhangi bir protestoya meydan verilmemesi, kendisinin karşılanarak iyi ağırlanması yolunda talimat verdiğini bildirmiştir.
***
Hemen belirtelim ki şu sıralarda sağı soluyla değil de daha ziyade sağıyla, kimi çevrelerin anlam veremeyip tepki gösterdikleri bir “helalleşme” atılımı içinde olan Kemal Bey’in, cumhurbaşkanının cemevi ziyareti sırasında olumsuz tepki gösterilmemesi uyarısı yerinde olmuştur.
Hatta diyebiliriz ki cumhurbaşkanının cemevi ziyareti sırasında olumsuz tavır alınmaması, helalleşmeden daha da yerinde bir davranış olmuştur.
CHP’ye de Alevilere de yakışan buydu.
Şimdiye dek Erdoğan’ı karşısındakini ötekileştirici tutumu yüzünden eleştirenlerin, Aleviler ile ilişkileri gerdiği için, kucaklayıcı bir tavır almadığı için ülkede havayı gerginleştirmekle suçlayanların, şimdi Erdoğan’ın, yıllardır görmezden geldiği bir türlü ibadethane statüsünü tanımadığı cemevini ziyaretine, “siyasi hesap peşinde, içten değil” diye olumsuz tutum almaları doğru bir davranış değildir.
Çok güç koşullardan geçmekte, daha doğrusu geçememekte olan Türkiye’de, son derece kritik seçimler öncesinde, havayı yumuşatmaya yönelik girişimler, nereden ve kimden gelirse gelsin, herkesçe desteklenmelidir. Bunca süre, bunca ısrarla istenmiş olan ortamı yumuşatıcı davranışların ardındaki niyet ne olursa olsun, buna olumlu yanıt verilmelidir. Durmadan “Sen herkesi kucakla, insanları dışlayıcı davranışta bulunma!” diye uyarıda bulunanlar, bu yöndeki bir davranışı “Sen içten değilsin hesabın başka” diye terslediklerinde inandırıcılıklarını yitirirler.
Tayyip Erdoğan ve AKP’nin Aleviler hakkındaki düşüncelerini, onlara karşı tavırlarını, cemevleri konusundaki tutumlarını bilmeyen yok.
Bunlar değişmedikçe de demokrasimizin en büyük ayıplarından biri olan Alevi sorununa herhangi bir çözüm getirilmesi beklenemez.
Bu gerçeği böylece kabul ettikten sonra da yapılacak olan, niyet okumasına girmeden, yumuşatıcı tavra güler yüzle karşılık vermek, gelen konukları güler yüzle karşılayıp teşekkür etmek ve eğer gerçek bir yakınlaşma sağlanmak isteniyorsa, neler yapılması gerektiğini açıklamak ve kamuoyu önünde de bu tavrı bozmamak olmalıdır.
Siyasetçinin tavırlarının arkasında hep siyasi hesaplar yatar. Bir siyasetçiyi, demokrasinin kurum ve kuramları dışına çıkmadan, siyasi etikle çelişen davranışlarda bulunmadan siyasi hesaplarının peşinden koşmakla suçlamanın bir anlamı yoktur.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu son davranışıyla bütün bu gerçekleri içselleştirdiğini gözler önüne sermiştir.
Kılıçdaroğlu bu tavrıyla Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda da olumlu puan almıştır.
