Aydın Engin

Ben Galiba Yanlış Yaptım Emine...

02 Mart 2015 Pazartesi

Emine,
Ben galiba bir yanlış yaptım. Ciddi bir yanlış.
Bunu kimselere, senden başka hiç kimseye söyleyemem. Bilal’e bile...
Söyleyemem, çünkü söyleyecek olsam, bu milletin yarısı mal bulmuş mağribi gibi üstüne atlar; lafı orasından burasından çekiştirip hakaret filan eder. E herkese de hakaret davası açamam ki... Bunun mahkeme harcı var, avukat parası var. Bir düşünsene kaç para tutar. Asıl o zaman sıfırlamış oluruz yani...
Öteki yarıya, yani benimkilere de söyleyemem. Aralarına sızmış bir avuç hain dışındakilerin hiçbiri “ben” ve “yanlış” kelimelerini yan yana düşünemez. Yani onlar için bu bir çeşit şey olur... Şey... Hani oskimorton... Yok okismoron... Yok böyle de değildi... Omiksoron... I-ıh... Nasıldı lan o laf ?.. Van minüt Emine, van minüt... Bir yere not ettiydim, şimdi bulacağım... Hah işte buldum: oksimoron olur. Yani “sıcak buz”, “köşeli daire” gibi... Veyahut “muhafazakâr liberal” filan gibi... Yok, yok sonuncu yanlış oldu. O benim. Oskimoron değil yani... Sıcak buz’la, köşeli daire iyiydi... Evet kalkıp “Ben bir yanlış yaptım” desem benim taraftaki yüzde 50 inanmaz, şiddetle itiraz eder. Sen bile mektubun başlığını okuyunca hemen “Estağfurullah bey, o ne biçim laf. Hiç senden yanlış sadır olur mu” demedin mi ?
Evet, Emine, ben de biliyorum, benden yanlış sadır olmaz. Ama içim içimi yiyor. Sanki bu defa bir yanlış yapmışım gibi...
Mesele şu Emine...
Ben ne zaman Köşk’e, yani Saray’a çıktım? Ağustosta değil mi ? Hatırlarsın, o günlerde aramızda konuşmuştuk: “2015 Haziranı’nda seçim yaparız. O seçimde anayasayı değiştirecek milletvekili çoğunluğunu elde eder ve başkanlık sistemini getiririz. Ben başkan olurum, sen de First Lady” demiştik değil mi? First Lady memleketteki bütün kadınlar içinde “bir numaralı kadın” manasına geliyor, biliyorsun. İşte Emine, benim Başkanlık da, senin First Lady’lik de öyle tereyağından kıl çeker gibi olmayacak; hatta söylemeye dilim varmıyor ama belki de hiç olmayacak.
Bunu nereden çıkarıyorum?
Çok yerden Emine. Çok yerden. Yani çok işaret, çok emare var.
Bir kere ben Saray’a çıktığımdan beri milletvekilleri benim kontrolümden çıktı. Salı günleri artık onlara ben seslenmiyorum, Ahmet de beni taklit ederek konuşmaya kalkıyor ve tabii olmuyor. Tamam, ben Saray’da her gün yok bakkalları, yok esnafları, yok muhtarları toplayıp konuşuyor ve kurdumu döküyorum. Yarın istersem nalburları, öbür gün nalbantları toplar konuşur; milletimin özlediği o meşhur hitabet sanatımı gösteririm. Ama onların siyaseten pek kıymeti harbiyesi yok. Kıymeti harbiyesi olanlar ise meselâ Merkez Bankası Umum Müdürü, onu koruyup kollayan bizim bebe Ali, Batman Kürdü Mehmet, hatta siyaseten mütekait olmuş Bülent sanki kös dinliyorlar. Halbuki ben şimdi başbakan olaydım, yani başbakan kalaydım bunu göze alabilirler miydi?
Tamam, daha bir süre burda Saray’dayım. Ama Haziran 2015’te benim parti yeni anayasa yapacak ve böylece başkanlık sistemini getirecek kadar milletvekili kazanamazsa ne olacak?
Anlıyorsun değil mi?
Daha da vahimi Emine, yeni seçilecek milletvekillerinin hepsinin benim sözümü dinleyeceklerinin garantisi var mı? Tamam, adaylar belirlenirken “Sayın cumhurbaşkanımızın, yani ebedi genel başkanımızın görüşlerine de başvuruldu” gibi resmi açıklamalar yapılacak ama ben bu Ahmet’in de, etrafındaki bazı bakanların da kendi bildiklerini okumak istediklerinden, kendi kanatlarıyla uçmaya niyetlendiklerinden ciddi olarak şüpheleniyorum. Yani seçilen bizim parti milletvekillerinin içinde çok sayıda çürük elma çıkması, benim değil Ahmet’in sözünü dinleyenlerin bulunması ihtimali de ciddi olarak var. Abdullah’ın sanki üstüne vazifeymiş gibi Başkanlık sistemi üstüne bana laf çarptırmasına değinmeyeceğim bile. O ip artık ebediyyen koptu. Koptu çünkü ben bana kazık atanı affetmem, üstüne çizerim. Onu zaten çizmiştim. Şimdi “çift çizgili Abdullah” oldu yani...
Ama Emine benim yaptığım yanlış burada değil. Ben Kürtler üstüne yanlış hesap yaptım. Mesele bu. Ben Öcalan’ı İmralı’dan çıkarır Diyarbakır’da filan bir villaya yerleştirir, ev hapsi altında rahatlatırım. O da silahları susturur, PKK’yı (Şunu “PKK’yi” diye yazanlardan nefret ediyorum) dağdan indirir, iş olur biter hesabı yaptım.
Bu hesap artık bana pek doğru gelmiyor Emine. Bu Kürtler seçime parti olarak giriyorlar ve bize çalıu351 ºan şirketler bile barajı aşmalarına kıl payı kaldı diyorlar.
Bu ne demek anlayabiliyor musun Emine?
Al eline kalemi hesapla.
CHP iki puan artırsa, bence üç dört de artırabilir ama diyelim iki puan artırdı, 140 hatta 145 milletvekili çıkarır mı? Çıkarır!
MHP de yüzde 13’den yüzde 16’ya çıkmış, 17’yi zorluyor, diyorlar. (Kim deme, bize çalışan şirketler Emine, yani bizimkiler.) E o da 65 milletvekiliyle gelir mi Meclis’e? Gelir!
Kürtlere gelinceeeee... İşte uykularımı kaçıran bu. HDP barajı aşarsa 60-65 milletvekili ile geliyor. Hepsi de Güneydoğu’da bizim kazandığımız milletvekilleri üstelik.
Al şimdi eline kalemi Emine. 5, 5 daha 10, 5 daha 15. 5’i yazarız. Elde bir. 6, 6 daha 12, 4 daha 16, 1 de elde var etti 17. 7’yi yaz elde 1. 1, 1 daha etti 2. Onu da yazarız. Ne çıktı Emine?
275. Eeee? Meclis’in hepsi kaç: 550. Haydi bakalım anayasayı değiştir, Tayyip Erdoğan’ı Başkan yap, “bal gibi” başkan olsun...
Şimdi anladın mı? Ben galiba bir yanlış yaptım. Haziran’dan sonra göstermelik başkan olarak kalırsam, sabah akşam, muhtarlara, esnafa, bakkala, nalbura, nalbanta seslenir ve sadece onlara seslenebilirsem...
Offf, Emine of, ben galiba bir yanlış yaptım.
Farkında mısın First Lady?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları