OHAL ve Bu Ne Hal?
Aydın Engin
Son Köşe Yazıları

OHAL ve Bu Ne Hal?

09.10.2014 03:18
Güncellenme:
Takip Et:

Geliyorum diyordu. Galiba geliyor...
1970’lerin ikinci yarısı yaşanırken en azından ilkokula gidenler ve onlardan daha yaşlı kuşaklar sanırım dün sabah irkildiler ve ürktüler. Gün 8 ölüyle başlamıştı, öğlen 21’e çıktı. 21 yurttaşımız Kobani için sokaklara dökülenler arasındaydılar ve artık yaşamıyorlar.
Gazete başlıkları yine aynı dönemden, o iç savaş benzeri yıllardan farklı değildi. Ardından adeta OHAL günleri geldi. Sokağa çıkma yasakları, kapatılan okullar, tahrip edilen binalar, araçlar, barikatlar, askerin kentlere inişi, içi kof “itidal” çağrıları, devlet katından “şiddete şiddetle cevap verilecektir” tehditleri, tembel gazete editörlerinin “karşıt görüşlü gruplar arasındaki çatışmalar” diye başlayan yaveleri...
Peki, fark yok mu?
Var.
O yüzden daha ürkütücü, daha yakıcı.
1990’lı yıllarda bir yanda PKK, karşısında polis, özel harekât polisleri, komando birlikleri, JİTEM görevlileri, itirafçı çeteleri kıyasıya çarpışıyorlardı. Ama onca kışkırtmaya, onca zorlamaya rağmen yurttaşların ezici çoğunluğu bu çatışmanın dışında kalıyordu. Türkler ve Kürtler birbirlerini severek, birbirlerine söverek, içlerinde düşmanca duygular büyüterek ya da bastırarak çatışmaların dışında kalarak yaşıyorlardı. Bir iç savaştan korkuluyordu ve fakat bir iç savaş ne söz, bir iç savaşa yönelebilecek bir tırmanış bile yaşanmadı.
Oysa bugün ürkütücü ipuçları, belirtiler hepimizin gözleri önünde. Kürtlerin çok yoğun olduğu Güneydoğu kentlerinde çatışma polis ve Hizbullah çeteleriyle Kürt göstericiler arasında oldu. Ancak Ankara, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Mersin, Eskişehir gibi kentlerde Kobani ile dayanışma amacıyla protesto gösterileri yapan Kürtlerle, onlara tepki gösteren dinci ve milliyetçi kimlikleri baskın Türkler arasında çatışmalar yaşandı.
Puslu havayı fırsat bilen JİTEM kalıntıları, Hizbullah çetelerinin kılıç artıkları, kışkırtıcı ajanlar ve provokatörler kolları sıvadılar ve bir Türk- Kürt çatışması için zehirli tohumlar serpmeye başladılar.
Peki, KCK’nin iki gün önce yaptığı, Kobani ile kitlesel dayanışma eylemleri için sokaklara çıkma çağrısına eklediği “Kentleri yaşanamaz hale getirme” vurgusu neyi hedefliyor, bu vurgudan nasıl bir sonuç bekleniyor? Bunun eylemlerin meşruluğunu ve haklılığını gölgeleyeceğini kestirmek pek mi zor?
Bu soruya akla uygun bir cevap veremiyorum. Şiddetin daha yüksek ölçüde bir şiddeti doğurduğunu en iyi bilmesi gereken KCK yönetiminin dün de barışçıl olan, bir demokratik hakkın kullanımı olarak kabul edilmesi gereken eylemler ile yakıp yıkma, tahrip etme, “kentleri yaşanamaz hale getirme” eylemleri arasında bir ayrım yapmaksızın, protesto gösterilerini selamlamasını, alkışlamasını kim basiretli bir siyasal adım olarak görebilir ki?
Nitekim Kürt siyasal hareketinin denetimi dışına çıkmış, yüzü maskeli, protestodan çok vandalizm histerisine kapılmış Kürt gençleri, ortalığı yakıp yıkmaya, barikatlar kurup kentleri sahiden de yaşanmaz hale getirmeye başladılar. Dahası, Atatürk büstünü okulun penceresinden fırlatıp, aşağıda o büst ile futbol oynayacak kadar utanç verici marifetler sergilediler.
HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın bu tür eylemleri açık seçik provokasyon ilan etmesinin, lanetlemesinin ne gibi sonuç vereceğini, o zembereği boşalmış Kürt gençleri üstünde bu çağrının etkili olup olamayacağını ölçemiyoruz. Çünkü Kürt yoğunluklu kentlerde adı konmamış bir OHAL uygulaması geldi. Sokağa çıkma yasağı kondu.
Bu gidişle Öcalan’ın uyarılarının bile bu gençleri dizginleyemeyebileceğini ben görüyorum, siz görmüyor musunuz?

***

Peki, gelinen bu ürkütücü aşamanın sorumlusu kim?
Rojava’yı bir tehdit olarak algılayan bir iktidar, bugünün tohumlarını aylar, hatta yıllardan beri inatla, ısrarla ekmedi mi?
Suriye sınırı boyunca uzanan Rojava’da yaşayan Kürtlerle, o sınırın Türkiye tarafından yaşayan Kürtlerin bir elmanın iki yarısı olduğunu ve elmayı bölenin onlar olmadığı gerçeğini nasıl gözardı edebiliriz. Onlar için Kobani başka bir ülkenin kenti filan değil. “Kız alıp kız verdikleri, tavuklarının birbirine karıştığı” bir bölgeden söz ediyoruz.
Bunca kargaşa, bunca çatışma içinde, sabahları “Acaba Kobani düştü, IŞİD çetelerinin eline geçti mi” sorusuyla uyandığımız şu günlerde sakin kalabilmek kolay değil.
Zor olanın üstesinden gelelim. AKP iktidarına sakin sakin soralım:
Bir: En tepedeki AKP’li Tayyip Erdoğan “PKK ile IŞİD arasında fark yok” buyurdu. Öyleyse niye PKK ile çözüm süreci, barış süreci gibi nitelemelerle anılan görüşmeler yürütüyorsunuz? Bakanınız “Gerekirse Kandil ile de görüşürüz” dedi. E, hani IŞİD ile PKK arasında fark yoktu?
İki: Getirdiğiniz tezkereyi Meclis onayladı. Artık elinizi bağlayan bir engel yok. O tezkere “yabancı silahlı güçlerin Türkiye’den geçmelerine” izin veriyor. Başbakan daha iki gün önce “Kobani’nin düşmesini kabul edemeyiz” buyurdu. Rojava’nın Cezire ve Efrin kantonlarındaki PYG (PYD’nin silahlı güçleri) birliklerinin sınır boyunca uzanacak bir koridordan geçip Kobani’nin imdadına yetişmelerine olanak sağlayın. Elinizi tutan ne?
Üç: IŞİD’in tankı var, topu var, tüfeği, cephanesi var ama uçağı yok. Öyleyse niye IŞİD ile mücadeleyi o bölgede uçuşa yasak bölge koşuluna bağlıyorsunuz?
Dört: Beyler açıkça, delikanlıca, harbiden söyleyin: Siz sahiden IŞİD’i bir bela olarak görüyor ve onunla mücadele etmek istiyor musunuz?
Yoksa...  

Yazarın Son Yazıları

Eyvah, yaşasın, ben yine gidiyorum

Eyvah, yaşasın, ben yine gidiyorum

Devamını Oku
09.09.2018
25 ay 13 gün sonra

25 ay 13 gün sonra

Devamını Oku
16.08.2018
(Siyasal) İslam ve demokrasi

(Siyasal) İslam ve demokrasi

Devamını Oku
15.08.2018
Hem İslam hem demokrasi mi, ya İslam ya demokrasi mi?

Hem İslam hem demokrasi mi, ya İslam ya demokrasi mi?

Devamını Oku
13.08.2018
Garo Paylan’la imam olmamak için...

Garo Paylan’la imam olmamak için...

Devamını Oku
12.08.2018
Hani bir Demirtaş var(dı)

Hani bir Demirtaş var(dı)

Devamını Oku
09.08.2018
CHP’nin intiharı (mı?)

CHP’nin intiharı (mı?)

Devamını Oku
08.08.2018
Habercilere, yazarlara siparişlerim var

Habercilere, yazarlara siparişlerim var

Devamını Oku
06.08.2018
Kabile devleti dişlerini gösteriyor

Kabile devleti dişlerini gösteriyor

Devamını Oku
05.08.2018
Bir FETÖ’cüden bana müjdeli haber

Bir FETÖ’cüden bana müjdeli haber

Devamını Oku
02.08.2018
Bir bardak su ver, patlıcansız olsun

Bir bardak su ver, patlıcansız olsun

Devamını Oku
01.08.2018
Leyla Halid’den Ahed Tamimi’ye...

Leyla Halid’den Ahed Tamimi’ye...

Devamını Oku
30.07.2018
Tercih tuzağı: Kolera mı veba mı?

Tercih tuzağı: Kolera mı veba mı?

Devamını Oku
29.07.2018
Bin yamalı bohça: CHP

Bin yamalı bohça: CHP

Devamını Oku
26.07.2018
Ahmet Şık’ın tırnağı olamazsınız

Ahmet Şık’ın tırnağı olamazsınız

Devamını Oku
25.07.2018
Sahi, Osman Kavala neden tutuklu?

Sahi, Osman Kavala neden tutuklu?

Devamını Oku
23.07.2018
Eyyy Reis’in yargıçları, sözüm sizedir!..

Eyyy Reis’in yargıçları, sözüm sizedir!..

Devamını Oku
22.07.2018
Ölü toprağı serpilmiş bir muhalefet

Ölü toprağı serpilmiş bir muhalefet

Devamını Oku
19.07.2018
Kafası kesik tavuk gibi...

Kafası kesik tavuk gibi...

Devamını Oku
18.07.2018
İki yıl önce dün

İki yıl önce dün

Devamını Oku
16.07.2018
İki yıl önce bu gece

İki yıl önce bu gece

Devamını Oku
15.07.2018
Oyalamaca: Demeç ve hitabet muhalefeti

Oyalamaca: Demeç ve hitabet muhalefeti

Devamını Oku
12.07.2018
Sultan I. Tayyip Han

Sultan I. Tayyip Han

Devamını Oku
11.07.2018
Hazin bir izin (raporu)

Hazin bir izin (raporu)

Devamını Oku
09.07.2018
Bunlara fit olmak, onlara teslim olmaktır

Bunlara fit olmak, onlara teslim olmaktır

Devamını Oku
08.07.2018
Ha.. Ha.. Haaacet kalmayacak...

Ha.. Ha.. Haaacet kalmayacak...

Devamını Oku
05.07.2018
‘Denizler durulmaz dalgalanmadan’

‘Denizler durulmaz dalgalanmadan’

Devamını Oku
04.07.2018
Soylu’nun siyasal soyu

Soylu’nun siyasal soyu

Devamını Oku
02.07.2018
Doğu Karadeniz’de bir mezar taşı…

Doğu Karadeniz’de bir mezar taşı…

Devamını Oku
01.07.2018
Güneş elbet doğuyor. Ama nerede?

Güneş elbet doğuyor. Ama nerede?

Devamını Oku
28.06.2018
Sayıların dili, gerçeğin dili...

Sayıların dili, gerçeğin dili...

Devamını Oku
27.06.2018
Siyasal İslam kazandı, demokrasi kaybetti

Siyasal İslam kazandı, demokrasi kaybetti

Devamını Oku
25.06.2018
Oh be, bugün siyaset yasak…

Oh be, bugün siyaset yasak…

Devamını Oku
24.06.2018
Ne İnce, ne Uzun, parlamenter demokrasi

Ne İnce, ne Uzun, parlamenter demokrasi

Devamını Oku
21.06.2018
Yıllar sonra hatırlayıp soracak çocuklarımız

Yıllar sonra hatırlayıp soracak çocuklarımız

Devamını Oku
20.06.2018
Tık zindana, göm hücreye ve unut öyle mi? Yağma yok!..

Tık zindana, göm hücreye ve unut öyle mi? Yağma yok!..

Devamını Oku
18.06.2018
‘Yes, we can’den ‘Evet, yapabiliriz’e...

‘Yes, we can’den ‘Evet, yapabiliriz’e...

Devamını Oku
17.06.2018
Çocuk cenneti Tekirdağ

Süleymanpaşa Belediyesi için çocuklar her şeyden önde geliyor.

Devamını Oku
16.06.2018
Korkma Reis, biz kimseyi asmayacağız...

Korkma Reis, biz kimseyi asmayacağız...

Devamını Oku
14.06.2018
Demokrasispor 1 Reisspor 0

Demokrasispor 1 Reisspor 0

Devamını Oku
13.06.2018