O-halde tiyatro
Ayşe Emel Mesci
Son Köşe Yazıları

O-halde tiyatro

22.08.2016 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Bilimkurgu filmlerinde sık kullanılan temalardan biri “zamanda yolculuk”tur. Filmin kahramanı bazen yaşadığı dönemin on yıllar sonrasına gider. Oturduğu yeri, insanları tanıyamaz; aynı yerdedir ama tam bir yabancılaşma içindedir. Biraz soluklanmak için tatile çıkmadan önce son yazım 4 Temmuz’da yayımlanmıştı. Yeniden yazının başına oturduğum şu anda ben de arada “zaman yolculuğu” geçirmiş bir kazazede gibi hissediyorum kendimi.
Başarıya ulaşsa hepimizin canına okuyacak bir “darbe” girişimi, yolları kesen tanklar, bombalanan Meclis, helikopterlerle dolaşan infaz timleri, sokaklara dökülen kitleler, çok büyük bir can kaybı, acılar, cenazeler, acılar, cenazeler...
Peki ya sonra?
Bu memlekette son 56 yılda yaşanmış tüm darbelere ve darbe girişimlerine tanık olmuş, ikisinde de ciddi mağduriyet yaşamış biri olarak, 15 Temmuz ve sonrasının bir benzerini daha görmediğimi söylemek isterim. Darbe girişiminin gerçekleşme ve önlenme biçiminin ayrıksılığı üzerinde durmayacağım, çokça tartışıldı ve tartışılmaya da devam edilecek gibi görünüyor. Ama sonrasında şekillendirilen siyasal, toplumsal, psikolojik ortamdaki farklılığın da üzerinde en az bu kadar ciddiyetle durulması gerekiyor.
Darbe girişiminin önlenmesinin arkasından ne beklersiniz? Sağlandığı sürekli tekrarlanan “toplumsal mutabakat” ortamı içinde bir ferahlama, rahatlama, “oh be kurtulduk” duygusunun yaşanacağını düşünürsünüz. Peki bizde durum bu mu?

Darülbedayi’de durum
Ben örneği kendi bildiğim yerden vereyim.
20142015 sezonunda İBBŞT’de “Kerbela”yı sahneye koyacaktım. Oyundaki çeşitli roller için 18 sözleşmeli oyuncu alınacaktı. Bunun için bir seçme düzenlendi. 250’nin üzerinde başvuru oldu. Biz de ince eleyip sık dokuyarak, en başarılı gördüğümüz 18 sanatçıyı seçtik, oyuna yerleştirdik. Oyun iki yıl gayet başarılı bir şekilde oynandı, seçtiğimiz kadro da hem “Kerbela”da hem de tiyatro yönetimince görevlendirildikleri diğer oyunlarda son derece iyi bir performans gösterdi. Hepsi üniversitelerin tiyatro bölümlerini bitirmişti, bir bölümü zaten tiyatroda yıllardır çalışıyordu ve her biri en az üç oyunda görev yapıyordu.
Sonra darbe girişimi oldu, sonra “OHAL” geldi, devlet kadrolarında girişilen kitlesel açığa alma, işten atma, gözaltı, tutuklama dalgasının Şehir Tiyatroları’na yansımalarından biri de bazı kadrolu sanatçıların açığa alınmasının yanı sıra, sözleşme ile çalışan sanatçıların sözleşmelerinin de taşeron şirket tarafından “performans yetersizliği” gerekçesiyle feshedilmesi oldu. Edindiğim bilgiye göre, Şehir Tiyatroları’nda “Kerbela” dahil 16 oyun bu fesihler nedeniyle oynanamayacak durumda, sezonun nasıl açılacağı belli değil.
Bu bir kaos. Ve bu kaosu yaratanların ileri sürdükleri gerekçenin (“performans yetersizliği”) en ufak bir inandırıcılığı yok. Yetkililerin şunları ciddi ciddi sorması gerekiyor: Her darbe girişimi kurulu düzeni – kosmos diyelim - yıkmayı ve bir kaos yaratmayı, başarılı olursa da kendi düzenini kurmayı hedefler.
Darbe girişiminin başarısızlığa uğratılmasından sonra böyle bir “kaos”a neden olmanın kime ne faydası var? Tam tersine, çarkların en azından işlemeye devam ettiğini göstermek daha güven verici bir tutum olmaz mı? Bu yanlışlıktan en kısa sürede dönüleceğini, Darülbedayi’nin perdelerini rahatça açacağını umuyorum.

Yazarın Son Yazıları

Uzun bir macera: ‘Faust’

Sevgili İlhan Selçuk 2004’te bir dergi kataloğu armağan etmişti. Değerli ressamımız Bilge Alkor’un kargalarıyla böyle tanıştım. Daha sonra tanışıklık, “Meleklerin ve Şeytanların Aynası” (2011) ile derinleşti. Uzunca bir süredir başucumda duran, dönüp dönüp baktığım, sonra “Belki bir gün” diyerek tekrar kenara koyduğum “Faust”, Alkor’un imge dünyasıyla farklı bir boyuta taşınmıştı.

Devamını Oku
08.12.2025
İnsan idrak ettiği ruha benzer

Aleksandr Puşkin, “dramatik büyünün titreştirdiği düş gücümüzün üç telinden” söz eder. Bunlar; gülme, acıma ve dehşettir. Vsevolod Meyerhold ise Charlie Chaplin ve Sergey Ayzenştayn’ı karşılaştırırken, her iki sinemacıda bu “üç tel”in ne denli ustalıkla kullanıldığına değindikten sonra, bir ayrım yapar: “Chaplin’de gülmece ve acımanın ön planda olduğunu, dehşetin gölgede kaldığını söyleyebiliriz oysa Ayzenştayn’da gülmece geri plana kayarken acıma ve dehşet öne çıkar.”

Devamını Oku
24.11.2025
Goethe: İkilem ve Deha

Büyük yazarın kendi yaşam sürecinin de derinlemesine nüfuz ettiği “Faust”un ilk bölümü ise, kendisinden önce Christopher Marlowe’un 16. yüzyıl sonunda oyunlaştırdığı (“Dr. Faustus”) ruhunu şeytana satan Faust efsanesinden yola çıkmakta ama bu bölümde Faust’un Mefistofeles ile macerası kadar, “ayarttığı” Gretchen’in trajedisi de göze çarpmaktadır. Goethe dahi sanatçı duyarlılığıyla içinde yaşadığı toplumun “mahalle baskısı”nı, ikiyüzlü ahlak kurallarını kendi siyasi ve toplumsal kimliğinin çok ilerisinde bir noktadan eleştirir. Viktor Glass’ın “Goethe’nin İnfazı” romanında (çev. Regaip Minareci, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları) anlattığı olayda, evlilik dışı hamile kaldığı çocuğu öldürmekle suçlanan genç kadın hakkındaki idam cezasını siyasi kimliğiyle onaylayan Goethe, “Faust”ta konuya bambaşka bir duyarlılıkla yaklaşır. Büyük sanatçı ve düşünürün, “Almanların en büyüğü”nün tüm hayatına yayılan ve “Faust”a da yansıyan bu ikilemi aslında çağının, yükselen modernitenin etkisi günümüz

Devamını Oku
10.11.2025
Mucize 102 yaşında

Böyle zamanlarda geçmişe dönüp bugünkünden çok daha ağır koşullar içinden düze çıkmayı bilmiş, hem memleketin ufkunu kaplayan sisi hem ileriye doğru koşmak isteyenleri engelleyen karanlığı yarıp geçmiş kurucu kuşağın mücadelesini, Kocatepe’den Afyon Ovası’na doğru bakarken sadece biraz sonra cereyan edecek o büyük muharebeyi değil, oradan geleceğe açılan yolu da gören çelik iradeli bir çift mavi gözü, o mucizeyi hatırlamak iyi geliyor insana.

Devamını Oku
27.10.2025
Bir ödül töreninin ardından

Cumhuriyetin kurucu felsefesinin kültür alanındaki en önemli adımlarından biri tiyatro, opera, bale ve müzik alanlarında modern, kalıcı sanat kurumları yaratarak sanat sevgisini tüm yurt sathına yaymaktı.

Devamını Oku
13.10.2025
Işık, biraz daha ışık

O yıl Doğan Hoca’dan bir gün önce, 21 Eylül 2021’de tiyatro alanından çok değerli bir hocamızı, sevgili Prof. Dr. Hülya Nutku’yu hem de çok vakitsiz yitirmiştik.

Devamını Oku
22.09.2025
Hayatımdaki iki Güney

Gerçekçilik, içtenlik, hayatın sihrini, gizini yakalayıp onu kendi kişisel büyüsünü katarak yeniden yaratmak... Yılmaz Güney’in sinemasının da edebiyatının da en önemli özellikleridir bunlar.

Devamını Oku
08.09.2025
Eğitim ve sanat

Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyetin üzerinde yükselmesi gereken dört sütunu, “mektep, iktisat, sanat, imar” diye sıralamıştı. Bu dört sütundan ikisini oluşturan “mektep” ve “sanat” maddelerine yakın tarih içinde bir arada bakıldığında, yani sanatta eğitim ve eğitimde sanat alanlarında nereden nereye geldiğimize bakıldığında umut verici bir tabloyla karşı karşıya olduğumuz söylenemez.

Devamını Oku
18.08.2025
Altmış yıl önce altmış yıl sonra

İzmir’de tam anlamıyla “ağır, koyu bir sıcak” vardı. “Kerbela” oyunu 2 Ağustos tarihinde bir zamanların fuar alanı, günümüzün Kültürpark’ı içindeki açık hava tiyatrosunda oynanacağı için İzmir’deydim.

Devamını Oku
04.08.2025
Hatırlamak bir eylemdir

Ergin Yıldızoğlu, 7 Temmuz tarihli Cumhuriyet gazetesinde “Faşizm ve kültür” başlıklı önemli bir yazı kaleme aldı.

Devamını Oku
21.07.2025
‘Umutsuz çağın sesi’

'Medea-Material' Romanya'da köklü Sibiu Tiyatro festivalindeydi...

Devamını Oku
30.06.2025
Vahşi bir dünya

Vazgeçilmez dört elementten biri olan havayı yine paramparça ediyor bombalar, füzeler... Doğal yerinden koparılıp insanın elinde oyuncak olmuş ateş, gecenin karanlığını kızıla boyuyor.

Devamını Oku
16.06.2025
Beyaz gecelerde Medea-Material

23-27 Mayıs tarihleri arasında, Dostoyevski’nin unutulmaz novellasının fonunu oluşturan St. Petersburg “beyaz geceler”indeydik.

Devamını Oku
02.06.2025
İyimserlik önyargısı

İyimserlik önyargısı

Devamını Oku
12.05.2025
Bir kez daha Kerbela

Bir kez daha Kerbela

Devamını Oku
28.04.2025
Bursa ve tiyatro Bursa...

Bursa ve tiyatro Bursa...

Devamını Oku
14.04.2025
Dünyayı sevgi kurtaracak

Dünyayı sevgi kurtaracak

Devamını Oku
31.03.2025
Sonrası gündüz

Sonrası gündüz

Devamını Oku
17.03.2025
Tiyatroantropolojisi ve Metin And

Tiyatroantropolojisi ve Metin And

Devamını Oku
03.03.2025
Tiyatroda eğitimin önemi

Tiyatroda eğitimin önemi

Devamını Oku
10.02.2025
Toplumsal çürüme ve sanat

Toplumsal çürüme ve sanat

Devamını Oku
27.01.2025
Ben bir veri bankasıyım!

Ben bir veri bankasıyım!

Devamını Oku
13.01.2025
Umarım gelen gideni aratmaz

Umarım gelen gideni aratmaz

Devamını Oku
23.12.2024
Bir ödülün düşündürdükleri

Bir ödülün düşündürdükleri

Devamını Oku
09.12.2024
Heiner Müller ile bir kez daha

Heiner Müller ile bir kez daha

Devamını Oku
25.11.2024
Buzdağının altı

Buzdağının altı

Devamını Oku
04.11.2024
Toplumsal çürüme

Toplumsal çürüme

Devamını Oku
21.10.2024
Ali Cem Köroğlu’nu yaşatmak

Ali Cem Köroğlu’nu yaşatmak

Devamını Oku
30.09.2024
'Keşke bir parti olsaydı...'

Yılmaz Güney’in bakışı

Devamını Oku
16.09.2024
Franz Kafka: Yüzyılın kâhini

Franz Kafka: Yüzyılın kâhini

Devamını Oku
02.09.2024
Issızlaşıyoruz

Issızlaşıyoruz

Devamını Oku
12.08.2024
Ahmet Cemal’i hatırlamak...

Ahmet Cemal’i hatırlamak...

Devamını Oku
29.07.2024
Belediyeler ve kültür-sanat politikası

Belediyeler ve kültür-sanat politikası

Devamını Oku
15.07.2024
Güvenilir olmanın sırrı

Güvenilir olmanın sırrı

Devamını Oku
24.06.2024
Bir döngü daha tamamlandı

Bir döngü daha tamamlandı

Devamını Oku
10.06.2024
Taşın ve tarihin büyüsü

Taşın ve tarihin büyüsü

Devamını Oku
27.05.2024
Cumhuriyet 100 yaşında

Cumhuriyet 100 yaşında

Devamını Oku
13.05.2024
‘Devlet Ana’ Macaristan’daydı

‘Devlet Ana’ Macaristan’daydı

Devamını Oku
29.04.2024
Tahsin İncirci: Bu toprağın kokusu

Tahsin İncirci: Bu toprağın kokusu

Devamını Oku
15.04.2024
Dünya bir sahnedir

Dünya bir sahnedir

Devamını Oku
01.04.2024