Masamda sayfalar dolusu bilirkişi raporları var. Konusu; CHP’li belediye başkanı Ali Kılıç ve onun yönetiminde olan Maltepe Belediyesi. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturmalar kapsamında hazırlanmış. 

“2019/47593” sayılı soruşturma için hazırlanan raporu inceliyorum. Maltepe’nin 10 yıldır belediye başkanlığını yapan Ali Kılıç’ın ve akrabalarının herhangi bir sebepsiz zenginleşme durumunun bulunup bulunmadığına odaklanıyor. Zira “CHP’li Kılıç’ın ve yakınlarının belediye başkanlığı süresince edindikleri taşınmazların toplam değerinin 178 milyon lira olduğuna” dair bir şikâyet bulunuyor. 

Bu şikâyet üzerine başlatılan soruşturma kapsamında, Ali Kılıç’ın belediye başkanı seçildiği 2014’ten bugüne kadar aldığı maaştan borçlarına kadar her şey inceleniyor. 

17 sayfalık rapor şu tespitlerle bitiyor:

“Ali Kılıç’ın elde bulunan dosyada mevcut gelir ve giderlerini karşılaştırdığımızda gelirleri toplamı 8 milyon 746 bin 198 lira, giderleri toplamı ise 13 milyon 901 bin 239 liradır. Gelir ve gider farkı olarak baktığımızda aradaki farkın 5 milyon 155 bin 41 lira olduğu ortaya çıkmaktadır. Yapmış olduğu kişisel harcamaları, hayatının idamesi için yapmış olduğu harcamalar da bu harcamalar içerisinde bulunmamaktadır. Bu durumda 5 milyon 155 bin 41 lira gider fazlası vardır. Bu gider fazlasının açıklanmasının istenmesi gerekir.” 

Bilirkişi şöyle devam ediyor: 

“Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç’ın malvarlığında kaynağı belirlenemeyen önemli bir artış görülmüş olup ilgilinin banka hesaplarında mevcut para miktarı ve nakit akışının ailenin geliriyle uygun olmadığı, geliriyle uygun kabul edilemeyecek harcamalar şeklinde ortaya çıkan artışlar olduğu, başkaca somut belge ve bilgi elde edilmediği takdirde 5 milyon 155 bin 41 liranın 3628 sayılı kanunun 4. maddesinde belirtilen haksız mal edinme sayılması gerektiği, kanaat ve sonucuna varılmıştır.” 

KILIÇ: SAÇMA VE TEMELSİZ BIR RAPOR 

Peki, CHP’li Ali Kılıç bu tespitlere ve soruşturmaya dair ne düşünüyordu? 

Kendisini aradım, sordum ve şu yanıtı aldım: 

“Bilirkişi raporundan haberdarım. Karşı savunmamızı hazırladık ve pazartesi günü savcılığa ileteceğiz. Bilirkişi art niyetli, saçma sapan bilgilerle kafa bulandırmak istiyor. Mesela bir dairemi üç kere yazmış rapora.” 

Araya giriyorum ve “Yani sizin 5 milyon liradan fazla gider fazlanız yok mu” diye soruyorum. şöyle oluyor: 

“Hayır, asla fazlası yok. Temelsiz, ispatsız, kopyala yapıştır bir rapor. Benim maaşlarımı bile toplamaktan acizler... Mesela sormamış ki yurtdışındaki şirketlerinden ne kadar kazanıyorsun?” 

CHP’li başkana yine Maltepe Belediyesi’ndeki bazı ihalelerdeki şaibeler hakkında hazırlanan bilirkişi raporlarını da sordum. Kendisi o raporlara pek hâkim olmadığını ve bana geri dönüş yapacağını söyledi. Ancak bu yazı bitene kadar aramadı. 

Uzun yıllardır AKP’li belediyelerin nasıl rant ve yolsuzluk ağının içinde olduğunu yazıyorum, devam da edeceğim. Amacım “paranın satın alamayacağı” bir adil düzen için tuğla koyabilmek. 

Demem o ki... Sadece gerçeğe biat eden gazeteciler, AKP’lilerin yüzünü ya da ses tonunu sevmediği için onları köşesine taşımıyor. Derdimiz tekil insanlardan ziyade, onların yarattığı çürümeye karşı kalemimizle kavga vermek. Aktör ister AKP’li ister CHP’li ister İYİ Partili olsun, “benim hırsızım” da iyi değildir!