EURO 2021 ve Güneş tutulması

EURO 2021 ve Güneş tutulması

24.06.2021 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Milli Takım’la Avrupa maceramız hüsranla sonuçlandı. Futbol bu! Her şey olabilir. Mesela son maçta, Mert Müldür o nefis şutlarıyla dört gol atıp Avrupa Kupası’nın yıldızları arasına girebilirdi, olmadı; İsviçreli kaleci Sommer izin vermedi. 

Fransa’da harika işler yapan Burak Yılmaz, Milli Takım’da formsuzdu. Belki o da yeterince “beslenemediğini” söyleyecek haklı olarak; özellikle İtalya maçında orta sahayı geçmemeye yeminli oyuncularla elinizde Ronaldo olsa ne işe yarardı?! Zaten her şey o şanssız İtalya maçında Merih Demiral’ın kendi kalesine attığı golle başlamıştı. Son iki yılda Avrupa’da üst üste harika sonuçlar alan Milli Takım’la bu takım, sanki ayrı gezegenlerden geliyordu.   

Şenol Güneş’in de maalesef net hataları oldu. Örneğin, İtalya maçında üçüncü golün resmen “asistini” yapmış olan kaleci Uğurcan, sonraki iki maçta da oynadı. Bale penaltıyı kaçırdıktan bir dakika sonra yaptığı hatayla az daha topu ona çarptırıp kendi kalesine gol atıyordu! Son maçta İsviçre’ye karşı 1. ve 3. golde net hataları vardı. Uğurcan büyük kabiliyet, ama formsuzdu. Buna rağmen Güneş, Uğurcan dışında hiçbir kaleciye şans tanımadı. Emin olun Fenerbahçelilik yapmıyorum. Diyelim ki sezonun en formda kalecisi Fenerbahçeli Altay’ı oynatmak istemedi, çünkü Trabzonsporluların malum baskısı vardı; yani Trabzon kalesinden gelen Güneş’in, arada bu kadar husumet varken Milli Takım kalesini bir Trabzonludan alıp Fenerbahçeliye vermeye diyelim ki eli varmadı. O zaman bile muhteşem bir alternatifi vardı: Büyük tecrübesiyle kapı gibi bekleyen Mert Günok. Ayrıca solbekte Fenerli Caner’i “defansif tarafları zayıf” gerekçesiyle, o kadar uluslararası büyük maç tecrübesine rağmen kadroya almadıktan sonra, zannederdiniz ki Beşiktaşlı Rıdvan’ı genç yıldız adayı olarak sahaya sürecek. Ne gezer! Rıdvan maalesef tek dakika bile oynatılmadan buruk şekilde yurda döndü. Aynen 6-7 başka futbolcumuz gibi! İrfancan’ın orta sahada, uzaktan harika şutlarla gole en yakın oyuncu olduğunu herkes biliyordu. Ama son maçta şerefimizi kurtaran o harika golü atan İrfan Can ilk maçlarda yok sayıldı, ancak Galler maçında son 7 dakikada alındı. Takımımız ilk maç ile “Çanakkale geçilmez” taktiğini en başarısız şekilde oynadıktan sonra diğer maçlarda da belini doğrultamadı. İstatistiklere göre az koştu, dezorganize ve ne yaptığını bilmeyen bir takım havası verdi. Bu arada, sürekli olarak takımın gençliğinin öne çıkarılması ve tecrübesizliğin bizi bu sonuçlara taşıdığını söylemek “özrü kabahatinden daha büyük” bir ortam yaratıyor. Hiç kimse Güneş’e “tecrübeli futbolcular getirme” demedi; bu kendi tercihiydi! Bunun üstünden bir felaket izahına gitmek istenmesi maalesef dramatik. 

Bunlar benim gördüğüm gerekçeler; herkesinki ayrıdır. Sonuçta “en kötü takım” sıfatı bize yapıştı. Güneş istifa etmeli mi? Bilemem, ama en azından bu soru sorulduğunda “Bu da nereden çıktı” der gibi uzaya bakmamalı! Büyük başarılarda ne kadar çok alkış-prim ve heykel varsa, bu kadar kötü sonuçlarda da istifa beklentisi normal. Güneş’in daha mütevazı yaklaşıp kamuoyunun ve hatta federasyonun önüne en azından istifa kartını koyması ve “tamam mı devam mı” sorusunun yanıtını beklemesi daha yerinde olur. Güvenoyunu tazeleyip tazeleyemeyeceğini görürüz. Hiçbir şey olmamış gibi davranmanın anlamı yok. Türkiye ruhundan ve futbolundan hiçbir şey anlamayan bir yabancı hoca getirmenin de doğru olacağına inanmıyorum. Ciddi söylüyorum, bu kadar başarıya aç ve bir o kadar da emek dolu bir geçmişten gelen Yılmaz Vural, Milli Takım’ı çalıştırmaya adayımdır. İçeriksiz gerekçelerle reddetmezseniz sevinirim. 

Fenerbahçe, büyük tartışmaların eşiğinde

Siz bu satırları perşembe sabah okurken, eski Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın basın toplantısını izliyor olacaksınız. Yalnız bir tahmin, ancak Yıldırım’ın üç yıl önce kendisini başkanlıktan düşüren Ali Koç’a karşı ekonomik konular ve bıraktığı miras üzerinden eleştirel bir çıkış yapacağı konuşuluyor. Başkan Koç’un cuma günü olacak Fenerbahçe Genel Kurulu’ndaki konuşmasında, gündeme getirilmiş olabilecek savlara birçok cevap verecek olması herhalde kaçınılmaz.

Kamuoyunun geneline, hatta Fenerbahçe taraftarlarının önemli bir kısmının kıstaslarına göre Ali Koç’un kurduğu takımın özellikle futbolda başarılı olamaması, ciddi bir zaaf ve vaatlerin tutulmaması olarak görülüyor. Birkaç paragrafta Ali Koç döneminin analizini yapamayız. Ama evdeki hesabın nerelerde çarşıya uymadığını hatırlayabiliriz. Birinci yılın başlangıcında Türkiye’yi hiç tanımayan bir ekibe takımını emanet etmesi bence kaçınılmaz bir çöküş getirdi. Ersun Yanal, seyircilerin büyük desteğiyle göreve geldikten sonra, bir yandan transferlerin zayıflıkları ve santrforsuzluğun yanı sıra stoper eksikliğini bu mevki ile hiçbir ilgisi olmayan oyuncularla doldurmaya kalkması yüzünden önce kamuoyunun gözünde, ardından kendi iç psikolojisinde çöktü gitti. Emre Belözoğlu, sportif direktör olarak geldiği Fenerbahçe’de üçüncü yılın hocası Erol Bulut’un ayrılmasının ardından on maçlığına teknik ekibin başına getirildi. Halbuki belki sportif direktör kalsa daha iyi olurdu. Geçen yıl Türkiye Kupası’nın yarıfinalinde en basit Sörloth provokasyonuna gelerek saha kenarında kırmızı kart aldı, bu sene en beklenmedik anda takımı ile beraber şampiyonluk tacı giyecekken sezonun Fenerbahçe açısından en iyi dört oyuncusunu Sivas maçında sahadan alarak şampiyonluğu Beşiktaş’a hediye ederek taraftarlara saç baş yolduran tercihleri ile şampiyonluğu sanki kendi arzusuyla bıraktı. Böylece iki görevini birden kaybetmiş oldu. Zaten ben hiçbir zaman sportif direktörlüğün Türk futbol mantalitesine uygun olduğunu düşünmedim. Üstteki sandalyede oturan, alttaki teknik direktörün yerine geçiyor, boşalan koltuğu da kimse oturmuyor! Bu da zaten hiç kimsenin sportif direktörlük koltuğuna kesin bir gereksinim olduğuna inanmadığı ortaya çıkarıyor. Ama ortada bir gerçek var, Fenerbahçe bütün sezonu santrforsuz geçirdiğini okuyamayan bir teknik kadro tarafından yönetildi. 

Bu saydığımız olumsuzluklara rağmen Ali Koç ve ekibi geçen yıl kupayı ve Süper Kupa’yı, bu sene de Ligi ve Süper Kupa’yı alabilirdi. Ama her iki sezonun kritik noktasında, teknik yönetim gerilim hattını taşıyamadı. 

Bu hafta sonu yapılacak olan genel kurulda Ali Koç göreve geldiği günkü oranlarda güvenoyu bulamayabilir. Ama yaptığı hatalardan dersler çıkararak yoluna devam etmesi, her şeye karşın Fenerbahçe için büyük şans olacak diye düşünüyorum. Maddi manevi çabalarının ötesinde, günün 20 saatini nasıl bir yoğunlukla kulübe mesai olarak harcadığını biliyoruz. Hayatını Fenerbahçe’ye göre kurgulayan Ali Koç’un verdiklerinin karşılığı bu olmamalıydı. 

Bu hafta sonu Fenerbahçe etrafında dönecek tartışmaları dinlemekten ya büyük heyecan duyacaksınız ya da resmen bıkacaksınız!

Yazarın Son Yazıları

CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025
Tarih nedir, ne değildir?

Tarih nedir, ne değildir?

Devamını Oku
06.03.2025