Çağatay Güler

Çevrede Kavram Kargaşası ve Politikacı

22 Kasım 2012 Perşembe

Son zamanlarda insan topluluklarının çevresel etkileri üstel olarak artmıştır. Bunun yerel, bölgesel etkileri giderek küresel baskıya yol açar duruma gelmiştir. Giderek sosyoekonomik durumun; konut kalitesi ve madde özellikleri gibi hastalık örüntülerinde belirleyici olan çevresel rollerine giderek daha büyük oranda ağırlık verilmeye başlanmıştır.

Gelişmekte olan ülkelerde çevre tartışmalarının en önemli sorunu soyut düşünme yetersizliğinin yarattığı kavram kargaşasıdır. Sözlük tanımıyla nesnenin ya da düşüncenin zihindeki soyut ve genel tasarımı olan kavram yetersizliği yabancı dilden alınan birçok teknik terime yanlış anlamlar yüklenmesine yol açar. Üstelik bu anlamlar yere, kişiye, zamana göre önemli değişiklikler gösterdiğinden, insanlar aynı sözcük ya da terimleri kullanmaları nedeniyle ortak bir sonuca vardıklarını düşünürler. Varılan ortak nokta kısa sürede birbiriyle çatışan hatta birbirini ilkelerden sapmakla suçlayan bir kargaşa nedeni durumuna gelir.

‘Ekoloji’ terimi

Sözgelimi risk terimine dilimizde tehlikeanlamı yüklenmiştir. Oysa risk tehlikenin gerçekleşme olasılığıdır. Kimi çok önemli terimlerin başına gelen daha da kötüdür. Ekoloji terimi buna iyi bir örnek oluşturur. Ekoloji ve çevre kavramlarıyla ilgili yetersizlik ekoloji karşılığı olarak çevrebilim karşılığının kullanılmaya başlamasına yol açmıştır. Oysa İngilizcede bir de environmental scienceterimi vardır ve bu terimin kavramsal karşılığı çevrebilimdir. Ekoloji çevrebilimden çok farklı bir kavramdır.

Terimlerin başına gelen en kötü şeylerden biri de popülerleşmedir. Bu her dil ve kültürde görülen bir sorundur. Robert Leo Smith ekoloji ile ilgili olarak şunları söyler: Çevresel ilişkilerle ilgili olması nedeniyle ekoloji popüler olmuştur. Terim her yerde, gazetelerde, magazin ve kitaplarda görülmektedir. Ekoloji aşırı basitleştirilmiş, yanlış kullanılan, kötüye kullanılan günlük bir sözcük haline gelmiştir.Bu nedenlerle çevre kavramlarının yerine oturtulması, terimlerin açık bir biçimde tanımlanması gerekir.

Bugün yüz yaşına yaklaşmış olan John M. Last, çevreyi dışımızdaki her şeyolarak tanımlar. Bu tanım, insan sağlığının, çevre ile genetik örüntüsü arasındaki etkileşimin bir ürünü olduğu temeline dayanmaktadır. Kişinin genetik yapısı, onun çevresel etmenlerden nasıl etkileneceğini belirleyen en önemli etmenlerdendir. Çevre terimi dışımızdaki her şeyi; sosyal, fizikojeokimyasal ve biyolojik çevreyi kapsar. Çevrenin bu bileşenleri birbiriyle etkileşim halindedir. İnsanla etkileşim olasılığı olan tüm çevresel etmenler insan ve toplum sağlığı üzerinde etkilidir.

Kimi çevresel tehlikeli etkenlerle ancak yüksek dozlarda etkilenim olduğunda bazı sorunlar ortaya çıkarken bazı kişiler çok daha düşük dozlarda da etkilenebilir. Bunun nedeni daha önceden ya da eşzamanlı olarak diğer etmen ya da etkilenimlerin de bulunuşu olabildiği gibi, kalıtımsal duyarlılık farklılıkları da etkili olabilir. Bu durumda çevre işlevsel olarak, çevre-kişi üzerindeki dış etkilerin bütünüdür.

Çevre terimi yıllar yılı çok esnek bir kavram olarak ele alınmıştır. Grupların, toplulukların üyeleri ve toplumun tümünün ortak etkilenimine yol açan, tipik olarak bireyin kontrolü altında olmayan değişik dışsal etmenler için kullanılagelmiştir. Çevresel etkilenimyakın çevrede bizi etkileyen fizikojeokimyasal ve biyolojik etkenler olarak düşünülebilir.

Bütün bu tanımlar, kavramlar tam yerine oturmadığında çevrenin dışımızdakiolarak algılanmasına yol açar. Yani biz değildir. Sadece bizi çevrelemekte ve etkilemektedir. Sorun kendimizi ondan korumaktan ibaret görülür. Onu koruma yükümlülüğü düşünülmez bile. Bu dışlama 17. yüzyılın felsefe geleneğinden doğmuştur. Modern Batı biliminin kurucuları olarak Bacon, Dekart, Newton ve çağdaşlarının oluşturduğu bir yaklaşımdır. Bu görüş yüzyıllarca endüstrileşen ve modernleşen Batı dünyasının maddesel gereksinimlerinin karşılanabilmesi için doğal dünyayı yönetme, tüketme ve yeniden biçimlendirmemize yardımcı olmuştur. Dünyadaki her şeyin insanın yararına sunulduğu görüşü de bunu desteklemiştir. İnsanlar yıllar yılı doğayı dizginlemekten, doğaya hâkim olmaktan, doğayı fethetmekten söz etmiştir. Lastın çevre tanımı yaparken insan çevre arasındaki karşılıklı etkileşimle bağlantı kurması, bu hatalı yaklaşımı ortadan kaldırmaya yöneliktir.

Çevresel etkiler

Son zamanlarda insan topluluklarının çevresel etkileri üstel olarak artmıştır. Bunun yerel, bölgesel etkileri giderek küresel baskıya yol açar duruma gelmiştir. Giderek sosyoekonomik durumun; konut kalitesi ve madde özellikleri gibi hastalık örüntülerinde belirleyici olan çevresel rollerine giderek daha büyük oranda ağırlık verilmeye başlanmıştır. Bu nedenle çevreteriminin daha kapsamlı biçimde tanımlanması gerekmiştir. Yapılacak tanım sosyal ve ekonomik ilişkileri, yapılı çevreyi ve ilişkili yaşama örüntülerini de kapsamalıdır. Tanım sadece beni ya da bizi değil tüm canlıları kapsamalıdır. Çevre canlıların genetik örüntüsü dışındaki her şeydir. Bu canlıların dünyada var oluşu her birinin var oluşu koşuluna bağlıdır.

Bu kavram oturmayacak olursa politikacı çevre konusunda çok eski dönem yaklaşımlarına sarılacaktır. Meraların, ormanların, su kütlelerinin, canlıların insanınekonomik çıkarlarına kurban edilişi bir hak gibi sunulacaktır. Bir zamanlar iklim değişikliğiniyadsıyan politikacıların günümüzde bu duruma bir tür kaçınılmaz kader anlamı yükleyerek sorumsuzluklarını gizleyen bir özür gibi kullanmalarının nedeni de budur.

Prof. Dr. Çağatay GÜLER Hacettepe Ü. Tıp FakültesiHalk Sağlığı AD Öğretim Üye



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir Belediye Cinayeti 22 Ağustos 2013
İcat Çıkarma! 16 Ağustos 2013

Günün Köşe Yazıları