Kılıçdaroğlu’na Tuzla Sürprizi

28 Kasım 2014 Cuma

Önceki gün Tuzla’ya gitmiş Kılıçdaroğlu
Yanında CHP yöneticileriyle, bir ihtiyaç sahibine tekerlekli sandalye götürmüşler.
O ziyaret sırasında bir yaşlı kadın gelmiş, “Bize de gelin” diye eve buyur etmiş.
Gitmişler.
Yaşlı kadının kocası ölmüş, oğlu hapisteymiş, 40’lı yaşlarındaki özürlü kızıyla yaşıyormuş.
Ayda 350 lira Bağ-Kur geliriyle geçiniyorlarmış.
Sonra muhtar gelmiş eve… O çevrede ailelerin yüzde 99’unun bu halde olduğunu söylemiş.
O semtteki seçim sonuçlarını sormuşlar:
Yüzde 80, AK Parti’ye oy veriyormuş.

***

Ne yolsuzluk soruşturması, ne soruşturma üzerindeki yayın yasağı, ne Dersim tartışması, ne seçim yarışı…
Tuzla’daki yoksul aile için iki gündem maddesi var:
1) Sosyal yardımım kesilmesin.
2) Kaçak evim yıkılmasın.
İyi de onlar 350 bin lira aylıkla sürünürken, bazı bakan çocuklarının, babalarının nüfuzunu kullanıp hırsızlarla iş çevirdiğini bilmesinler mi?
Onların yoksulluklarının bir nedeninin de bu hırsızlık olduğunu öğrenmesinler mi?
Verdikleri oyla kişisel yardımı güvenceye alırken, toplumsal yangını ateşlediklerini düşünmesinler mi?
Türkiye’nin derin gündemi bu...
Anlaşılan o ki, Kılıçdaroğlu’nun ve CHP’nin de acilen çare bulması gereken gündem bu…

***

Aslında 17 Aralık’ı soruşturan Meclis Komisyonu’nun başkanına teşekkür etmeliyiz:
Kamuoyunun gündeminden kalkmış gibi görünen bir dosyayı, üstünü örtme paniğiyle yeniden gündeme taşıdı.
Eskiden açık saçık dergiler, çok satabilmek için poşete girmeye çalışırdı; çünkü “poşetlik” olmak, içinde çok ayıp olduğunu gösterir, daha çok satış garantisi verirdi.
Komisyon tartışmalarına konulan yayın yasağı ile ayıplı “17 Aralık soruşturması” poşete girdi.
Ve komisyon, kendisiyle birlikte Meclis’in itibarını da üç paralık etti.
Şimdi Kılıçdaroğlu, o tutanakları Meclis grup salonunun kürsüsünde okumaya hazırlanıyor. Yolsuzluğu belgeleyen telefon kayıtları gibi, bunları da kamuoyuna açacak, basınla paylaşacak.
Ve Cumhuriyet gibi, yasağı tanımayan cesur yayın organları, “Hırsız var” diye haykıracak.

***

Sonuç ne olur?
CHP liderinin önceki gece Cumhuriyet’le yediği yemekte bu da konuşuldu.
Herkesin tahmini, bu dosyanın artık kapanamayacağı yolunda…
Yayın yasağı, “Belli ki bunlar ağır suçlu” imajını hepten perçinledi.
Peki, neden istifa etmiş dört bakan için, Meclis’in itibarını feda ediyorlar?
Ya ortak olduklarından…
Ya “Konuşup bizi de ele verirler” korkusundan…
Ya “Birini kurban edersek, kamuoyu yeni kelle ister” tahmininden…
Ama CHP yönetiminde, seçime giderken AK Parti’nin suçlulara sahip çıkmasının zor olduğuna inananlar da var.
Bir genel başkan yardımcısı, “Davutoğlu, -gözyumma dışındaşahsen yolsuzluğa bulaşmayan az sayıdaki isimden biri… Yolsuzluğa bulaşan bakanları harcayabilir” dedi.
Bu, Yüce Divan yolunun açılması demek…
Bakanlar, harcanırlarsa “Hepsini yukarının bilgisi dahilinde yaptık” demez mi?
Bir çaresini bulurlar” dedi yönetici…
Ama daha önemlisi, bütün bunların iktidar partisi içindeki itişmeyi ateşlemesi…
CHP’deki bilgi, bazı bakanların Davutoğlu’nu kale almayıp doğrudan Erdoğan’la iş görmesinin Başbakan’ı tedirgin ettiği şeklinde… Hırsızlıkla suçlanan bakanlara koruma şemsiyesinin ve son yandaş yazarlar tasfiyesinin de parti içinde tartışma yarattığı bilgisi var.
Ana muhalefet partisi, bir yandan hırsızlığı teşhir ederek, öte yandan Yüce Divan yolunu zorlayarak, 17 Aralık’ı unutturmamaya çalışacak.

***

Bu, Tuzla’daki yoksul kadının oyunu değiştirir mi?
Zor gibi…
Bunun için çok daha fazlası lazım.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları