Azgelişmişlik tuzağı ve sivil darbe

Azgelişmişlik tuzağı ve sivil darbe

29.07.2021 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Sevgili okurlarım, esas olarak bütün darbeler ister askeri olsun, ister sivil, genellikle “Azgelişmiş Ülkelerde” daha doğrusu “Azgelişmiş Demokrasilerde” görülür.

Çünkü gelişmiş ülkelerdeki gelişmiş demokrasilerin halkları, seçmenleri bilinçlidir:

Temel Hak ve Özgürlüklere ve Kuvvetler Ayrımına Dayalı Yargı Bağımsızlığına inançları kuvvetlidir. 

İfade ve medya özgürlüklerinin yok edilmesiyle el ele giden adaletsizlik, yolsuzluk, hırsızlık, soygun, adam kayırma gibi olaylara izin vermezler...

Demokrasinin sadece sandıktan çıkmak olmadığını, temel hak ve özgürlükleri korumak olduğunu bilir ve onların zedelenmesine olanak tanımazlar...

Seçilmiş yöneticilerin kendilerinin efendileri değil, hizmetkârları olduklarını bilirler...

Daha da önemlisi, seçilmiş yöneticiler de bunları bilirler ve ona göre hareket ederler...

Zaten “Gelişmiş Ülkelerin” “Gelişmiş Demokratik Rejimleri”, bu ilkelere aykırı hareket edilmesini önleyen, başta bağımsız anayasa mahkemesi olmak üzere, güvenceli yargı bağımsızlığı gibi, siyasal iktidarların güçlerini istismar etmelerini engelleyen çeşitli önlemler almışlardır. 

***

Tarihsel ve evrensel açıdan baktığımızda, askeri ve sivil darbelerin (kimi zaman birbirlerinin içine geçmiş olan) üç genel süreç 

sonunda gerçekleştiğini görüyoruz.

Birinci süreç, emperyalizmin etkisiyle yaşanır:

Soğuk Savaş döneminde “Gelişmiş Emperyalist Ülkelerin” kampları içinde olan ve emperyalistlerin ülkelerini sömürmesine “Özgürlükçülük, Demokrasi ve Milliyetçilik” adına karşı çıkan iktidarlara karşı yapılanlar böyledir.

Şili de Allende’ye karşı Pinochet, İran’da Musaddık’a karşı CIA destekli Şah darbeleri böyledir.

İkinci süreç, ülkeyi sömüren, temel hak ve özgürlükleri yok eden, emperyalistlerle işbirliği halindeki iktidarlara karşı yapılanlar bağlamında görülür.

Tarihsel olarak Mısır’da Kral Faruk’a karşı Necip-Nasır darbesi, Küba’da Batista’ya karşı Castro darbesi, Sudan’da El Beşir’e ve Mısırda Mursi’ye karşı yapılanlar, her ne kadar farklı siyasal ve toplumsal koşullarda ve değişik ideolojilerle gerçekleştirilmişlerse de bu grup içinde görülebilirler.

Üçüncü süreç yoğun olarak, Demokratik Rejimin yeterli güvencelere sahip olmamasından yararlanarak sandıktan çıktıktan sonra, Temel Hak ve Özgürlükleri sınırlayıp kısıtlayarak Demokratik Rejimi sonlandıran sivil darbelerde görülür.

En klasik örneği, Almanya’da, Hitler’in Birinci Dünya Savaşı yenilgisinden kaynaklanan bunalımı istismar ederek yaptığı sivil darbedir. Mısır’da Mursi’nin kurmak istediği baskı rejimi de, farklı zamanlarda ve farklı koşullarda olmakla birlikte bunlara bir örnek olarak düşünülebilir.

Günümüzde, Demokratik Rejimleri, Temel Hak ve Özgürlükleri izlemek üzere kurulmuş olan uluslararası araştırma örgütleri, Rusya, Macaristan, Brezilya ve Türkiye gibi ülkeleri, Demokrasiyi yozlaştıran bu tür süreçlerin içine girmiş rejimler olarak nitelenmekte, Türkiye’yi “Özgür olmayan ülkeler” kategorisi içine koymaktadırlar.

***

Türkiye’de Çok Partili Rejim’e geçildikten sonraki darbeler tarihi son derece karmaşıktır:

Darbeler zinciri bir sivil darbe ile başlamış, bu nedenle sivil ve askeri darbeler birbirine karışmış, askeri darbeler ise birbirine zıt özellikler taşıdıklarından birbirlerinin tersi süreçlerin ürünleri olmuştur.

Çok Partili Rejim’in darbeler tarihi, Atatürkçülerin kurdukları Demokratik Rejim sayesinde iktidara gelmiş olan Demokrat Parti’nin, Demokrasinin özünü oluşturan Temel Hak ve Özgürlükleri ve yargı bağımsızlığının güvencesi olan “Kuvvetler Ayrılığını” yok eden, 28 Nisan 1960’da Resmi Gazete’de ilan edilen “Tahkikat Encümeni” yasası ile başlar.

Türkiye’deki sağ partilerin Demokratik Rejimi sadece “Çoğunluk Kararı” ve “Sandık Tercihi” olarak görmeleri ve iktidara geldikten sonra, Demokrasinin asıl özü olan “Temel Hak ve Özgürlükler ile Kuvvetler Ayrılığına dayalı olan Yargı Bağımsızlığını” yok saymaları ülkemizdeki sivil darbelerin esas nedenidir.

İlk askeri darbe olan 27 Mayıs 1960 darbesine de Demokrat Parti’nin bu “Tahkikat Encümeni Darbesi” sebep olmuştur.

Tahkikat Encümeni Darbesi” yukarıda açıkladığım üçüncü süreçle ortaya çıkan darbeler grubunda düşünülebilir.

Buna karşılık yapılan “27 Mayıs Darbesi” ikinci grup süreçlerle ilişkilendirilebilir.

27 Mayıs Darbesi’nden sonra, onun zıddı olan, ona karşı yapılan 12 Mart 1971 ve 1980 Askeri darbeleri ise birinci süreç altında açıklamaya çalıştığım gruba girenler olarak düşünülebilir.

Bütün bu gruplamalar ve verdiğim örnekler son derece kaba ve kalın çizgilerle yapılan bir sınıflama denemesidir.

Toplumsal yapılar, dünya koşulları ve zaman dilimleri birbirlerinden çok farklıdır. O nedenle bu örnekler ve gruplamalar çok tartışmalıdır.

Bu denemenin belki de en önemli özelliği, bütün sivil ya da askeri darbelerin aynı olmadığı, iktidardaki sivillerin de darbe yaptığı ve askeri darbelerin birbirinin zıddı olabileceği gerçeği üzerine kurulu olmasıdır.

***

Darbeleri önlemenin tek yolu, ülkeyi ve Demokratik Rejimi, “Azgelişmişlik Tuzağından” kurtarmaktan geçer!

Yazarın Son Yazıları

İktidarın, PKK ve DEM çıkmazı

Emperyalizm, İsrail’in güvenliğini sağlamak ve bölgeyi daha kesin olarak kontrol edebilmek için Ortadoğu’da, Irak’la birlikte, Suriye’yi de kapsayan bir Kürt Devleti kurulmasını dayatıyor...

Devamını Oku
19.12.2025
Atatürkçülük, Marksizm ve Ataol Behramoğlu

Okan Toygar’ın “HAYATIMIZ GÜZELDİR, Ataol Behramoğlu’nun Siyasal Kimliği” adlı nehir söyleşisi, Tekin Yayınevi tarafından yayımlandı.

Devamını Oku
18.12.2025
On birinci yargı paketi: Komedi değil, trajedi!

31 Temmuz 2023 ve öncesinde suç işleyenlere infaz indirimi de getiren 11. Yargı Paketi, TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edilmiş:

Devamını Oku
16.12.2025
Tarihi geri götürmek olanaklı değildir!

Orta Doğu’da İsrail’in güvenliği için bir Kürt Devleti kurmak isteyen ve bu nedenle Suriye’de, Terörist Radikal İslam’la uzlaşan ABD, Çağdaş bir Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni de, İktidarla el ele, Suriye gibi Orta Çağ’a, dinler, mezhepler ve aşiretler bazında örgütlenmiş olan Merkezi Feodal bir yapıya geri götürmek istiyor!

Devamını Oku
14.12.2025
Devlet çökertildi ama yenisi kurulamadı (7)

Bu yazı Özgür Özel’in “Stockholm Sendromu” uyarısı yapmasından sonra, geçen hafta başında yazmaya başladığım yazıların yedincisi.

Devamını Oku
12.12.2025
Stockholm sendromunun kaynağı (6)

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, HDP’li ve onun devamı olan DEM Partili politikacılar ve belediye başkanları görevlerinden alınır ve bazıları hapse atılırken, DEM Parti’nin “Süreç” bağlamında iktidara destek vermesindeki çelişkiyi vurgulamak için zekice dile getirdiği “Stockholm Sendromu”, Türkçemizin bütün çarpıcı güzelliğiyle, “Celladına âşık olmak” biçiminde ifade edilen bir durumdur.

Devamını Oku
11.12.2025
Açılım, Stockholm sendromu ve toplumsal şok (5)

İktidar, kamuoyundaki yaygın izlenime göre, “Açılım Süreci”ni, ilan ettiği gibi “Barış” “Demokrasi” ve “Terörsüz Türkiye” için değil, başarısızlıklarından dolayı siyaseten biten ömrünü uzatmak için içeride DEM Parti’den, dışarıda Emperyalizmden destek aradığı için yapıyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Açılım: Stockholm Sendromu ve şok doktrini (4)

Bu yazı Özgür Özel’in “Stockholm Sendromu” uyarısı üzerine, geçen hafta Salı günü başladığım yazıların dördüncüsü.

Devamını Oku
07.12.2025
Mezhepçilik ve tarikatçılık da demokratik rejim düşmanlığıdır!

Dün Etnikçiliğin Demokratik Rejim karşıtlığını (düşmanlığını) yazmıştım.

Devamını Oku
05.12.2025
Etnikçilik demokratik rejimi yıkar!

Etnikçilik, insanların tarih boyunca sahip oldukları Aile, Aşiret, Din, Mezhep, kimlikleri üzerine, Endüstri Devrimi’nin getirdiği “Ulusal” ya da “Milliyetçi” kimliğin, Totaliter bir anlayışla istismar edilmesinden kaynaklanan Faşist bir ideolojidir.

Devamını Oku
04.12.2025
Siyasette Stockholm Sendromu

CHP Genel Başkanı Özgür Özel Kurultay konuşmasında, “Stockholm Sendromu” anımsatmasını yapmadan önce, İktidarın, “Terörsüz Türkiye” sloganı bağlamında başlattığı “Sürecin” bütün çelişkilerini vurgulayan bir konuşma yapmış.

Devamını Oku
02.12.2025
Darağacı edebiyatı ve terör gölgesinde yeni yargı paketi

25 Kasım 2025 tarihinde MHP lideri Devlet Bahçeli TBMM Meclis Grubu konuşmasında şöyle demiş...

Devamını Oku
30.11.2025
Faşistliğin dini mezhebi ırkı milliyeti yoktur

Faşizm ve Faşistlik, gerek Rejim gerek Kişilik yapısı olarak Demokrasi ve Demokratlık karşıtlığıdır.

Devamını Oku
28.11.2025
İki hukuk profesörü konuşurken...

“Anayasa”, “Hukuk” ve “Yargı” bir devletin omurgasıdır..

Devamını Oku
27.11.2025
CHP’nin savunması için Okkam’ın usturası!

“Okkam’ın Usturası” bir önermedir:

Devamını Oku
25.11.2025
Çıldırtan çelişki!

Emperyalizmle işbirliği yapan İktidar: “Barış” sloganı ile halkı aldatarak...

Devamını Oku
23.11.2025
CHP, kendisini ve demokrasiyi etnikçiliğe kurban edemez!

Emperyalizm ve İktidar ittifakı, hem dıştan hem içten son derece güçlü bir biçimde çeşitli baskılar uygulayarak, Türkiye’yi, “Ortadoğu Bataklığında” parçalanarak boğulacağı bir “Sürece” sürüklüyor!

Devamını Oku
21.11.2025
'Kişiye özel rejim' önerisinin çıkmazı

Devlet Bahçeli aynı anda üç öneride bulundu...

Devamını Oku
20.11.2025
Atatürk üzerine birkaç kitap

Son zamanlarda, Atatürk’e, İstiklâl Savaşı’na ve Cumhuriyet Dönemi Tarihi’ne ilişkin saldırılar, saptırmalar ve iftiralar çok artınca, bu konulardaki gerçek tarih araştırmaları, kitapları da çoğaldı.

Devamını Oku
18.11.2025
İddianame, devlet yönetimine yansıtıldığında?...

Cuma günkü yazımı şöyle bitirmiştim...

Devamını Oku
16.11.2025
Başarılı politikacılık ve avukatlık suçlanınca?...

Lafı dolandırmaya gerek yok...

Devamını Oku
14.11.2025
İddianame, Atatürk, Haberal ve umut!

Bugünlerde, tam 10 Kasım Atatürk’ü anma törenlerinin ertesi günü açıklanan...

Devamını Oku
13.11.2025
Atatürk: İki yalan dört düşman

Dün Atatürk’ü andık; bu vesileyle, bugün, Atatürk konusundaki çok önemli iki yalana ve dört düşmana değinmek istiyorum.

Devamını Oku
11.11.2025
İkinci Silivri trajedisinde anayasa ihlalleri

“Birinci Silivri Trajedisi Dönemi”, Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanlığından ayrılma zamanı olan Haziran 2007 tarihinde başladı.

Devamını Oku
09.11.2025
İktidarın çelişik operasyonları

İktidar, “Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti”ni tanımlayan Anayasa’ya Cumhuriyet rejimine aykırı ve birbirlerine ters birkaç operasyonu aynı anda yapıyor ve böylece zaten düşmekte olan seçmen desteğini iyice kaybediyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Casusluk tartışması tırmanıyor

Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ’a yapılan “Casusluk suçlaması” akıllara derhal FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetlerini ele geçirmek için “Birinci Silivri Trajedisi” bağlamında yaptığı “Casusluk” suçlamalarını ve yine FETÖ’nün “Kozmik Oda”ya girişini ve oradaki bilgilerin yurtdışına sızdırılışını anımsattı!

Devamını Oku
06.11.2025
Casusluk bahane hapis ve kayyım şahane

24 Ekim 2025 Cuma sabahı Merdan Yanardağ “Casusluk” suçlamasıyla göz altına alındı.

Devamını Oku
04.11.2025
İntihar ve çöküş (3) Anomi ve anarşi

Önce kavramları tanımlayalım: Anomi: Kuralsızlık. Anarşi: Devlet otoritesinin yokluğu.

Devamını Oku
02.11.2025
Bir iktidarın intiharı (2)

Dünkü yazıdan devam: Önce bir iktidarı intihara sürükleyen beş temel belirleyiciyi anımsayalım...

Devamını Oku
31.10.2025
Bir iktidarın intiharı (1)

Bir iktidar ne zaman çöküşe yönelir, intihar eder?

Devamını Oku
30.10.2025
Cumhuriyetin koruyucusu AYM! (mi?)

Yarın CUMHURİYET Bayramı.

Devamını Oku
28.10.2025
Abdülhamit’in ulu hakanlığı ve Yanardağ’a casusluk suçlaması

İktidar, medyayı ve yargıyı da etkisine alarak hem güncel hem de tarihsel gerçekleri saptırmaya, kendi ideolojisine uygun bir tarih ve var olmayan bir güncel dünya imgesi yaratmaya çalışıyor...

Devamını Oku
26.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti? (2) Ültimatom

Dünkü yazımda, İngiltere tarafından, Abdülhamit’in yardım isteği üzerine kendisine verilen ültimatomdan söz etmiştim.

Devamını Oku
24.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti?

Emekli Büyükelçi Süha Umar, dün Cumhuriyet’teki köşesinde, Kıbrıs seçimleri konusunda, benim görüşlerimle de aynı çizgide olmalarından memnuniyet duyduğum çözümlemelerini şu sözlerle bitirmişti...

Devamını Oku
23.10.2025
Kıbrıs seçimleri üzerinden tehdit mi?

Türkiye’de de Kıbrıs’ta da seçmenin bu İktidardan bıktığı anlaşılıyor.

Devamını Oku
21.10.2025
Faşizmle mücadelede dokuz ilke! Ne yapmalı (6)

Otoriterlikten totaliterliğe giden İktidar, yaşam biçimlerimizi de tehdit eden ve yeni cezalar oluşturan 11. Yargı Paketi’ni hazırlarken...

Devamını Oku
19.10.2025
Seçime doğru uygulama önerileri: Ne yapmalı? (5)

1) Ana stratejinin “Millet İradesi”nin gerçekleştirilmesi için, eşit, adil ve şeffaf bir seçim hedefine yönelik olduğu asla unutulmamalıdır.

Devamını Oku
17.10.2025
Boş tencere dolmalı, dayak durmalı! Ne yapmalı (4)

İnsanlık tarihi iki kavgadan oluşur: Birinci kavga ekmek kavgasıdır...

Devamını Oku
16.10.2025
Ortadoğu’daki gelişmeler bağlamında ne yapmalı? (3)

Bu yazı yazılırken Hamas ile İsrail arasında rehine takası yapılıyor ve hem Dünya’da hem Ortadoğu’da barış sesleri duyuluyordu.

Devamını Oku
14.10.2025
Ne yapmalı? (2) CHP’ye eleştiri ve destek!

Cuma günkü “Yedi Düvel’e Karşı...” başlıklı yazımda “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Cumhuriyet Rejimi’mizi iç ve dış saldırılara karşı nasıl koruyacağız?”

Devamını Oku
12.10.2025