Kültürel kimlik başka, anayasal vatandaşlık başkadır!

Kültürel kimlik başka, anayasal vatandaşlık başkadır!

20.05.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Tarihsel olarak herkesin en az dört tane kültürel kimliği vardır:

1) Doğuştan gelen, kromozomlara bağlı olan ve kimi zaman farklı biçimlerde dışa vurulabilen cinsiyet kimliği.

2) Toplayıcı-Avcı Dönemi’nden kalma, aile, aşiret kimliği.

3) Din Tarım Dönemi’nden kalma, din, mezhep kimliği.

4) Endüstri Dönemi’nden kalma, ırk, milliyet kimliği.

Aile, aşiret kimliği, genellikle soyadı olarak insanların adlarına da eklenir.

Din ve mezhep ile, ırk ve milliyet kimlikleri, doğduğu yere, içine doğduğu topluma ve ailesine bağlı olarak kişinin kendi iradesinden bağımsız biçimde, doğduğu anda belirlenir:

Kişi artık, istese de istemese de, bu kimlikler hakkında tercihlerini belirtene kadar, bunları taşır, çünkü onlarla etiketlenmiştir!

***

Elbette hiçbir kişi sadece bu dört kimlikten ibaret değildir:

Yaşadığı bir hayat vardır: Yaptığı bir işi, bir mesleği, bir makamı, siyasal görüşleri ve farklı yerlerden gelen değişik kimlikleri olabilir.

Bu kimliklerinden farklı bir vatandaşlığı da olabilir.

Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya, Birleşik Krallık gibi ülkelerde, vatandaşların pek çoğu farklı kimliklere sahiptir!

Türk Alman, İrlandalı Amerikan, Ermeni Fransız, Alman Avustralyalı, Bulgaristanlı Türk gibi...

Elbette herkesin köken kimliği de, vatandaşlık kimliği de, kendisine göre değerlidir, hatta mukaddestir.

Ama, bu dört kültürel kimliğin hangisine ilişkin olursa olsun, hangi cinsiyet, aile, aşiret, din, mezhep, ırk ve milliyet adına olursa olsun, “üstünlük” iddiası FAŞİZMDİR!

Ortaçağ’daki bütün imparatorluklar, “siyaset eşittir din ya da mezhep” olduğu için bu anlamda kimlik üzerinden yapılan kanlı savaşlarla lekelenmiştir.

Yakınçağ’da ise Hitler ve Mussolini tarafından uygulanan bu yaklaşım bütün dünyayı kana bulamıştır.

Bu FAŞİST yaklaşım, ünlü Siyaset Bilimci Samuel P. Huntington tarafından “Uygarlıklar Savaşı” adlı kitabıyla, ABD, Kanada, Avustralya ve Kuzey Avrupa tarafından temsil edilen Batı Uygarlığı’nın “erişilemez ve taklit edilemez” olduğu ve öteki altı uygarlığı alt edeceği teziyle, günümüzde de gündeme sürülmüştür.

***

Kimliklerdeki bu değişmeler toplumsal, teknolojik ve sınıfsal gelişmelerle ve devlet biçimleriyle ilgilidir:

Feodal küçük beyliklerde, dükalıklarda, aile ve aşiret kimliği; İmparatorluklarda, din ve mezhep kimliği; endüstriyel ulusal devletlerde ırk, milliyet kimliği öne çıkmıştır.

Endüstri Devrimi ve ulusal devletler döneminde Komünizm ve FAŞİZM’in gelişmeleri ile birlikte tohumları atılan Cumhuriyet, Demokrasi ve Eşitlikçilik, Bilişim Devrimi ile birlikte insanlığın hedefi olmuş görünüyor:

Eşitlikçi Demokratik Cumhuriyet, cinsiyet, aile, aşiret, din, mezhep, ırk, milliyet kimlikleri ne olursa olsun, insanların devletle eşit vatandaşlık ilişkisine sahip oldukları bir rejim olarak ortaya çıkmış gibi.

***

Sağcı ve etnikçi politikacılar tarafından Dinsel/mezhepsel kimlik ile etnik kimlik, bize, vatandaşlık diye yutturulmaya çalışıldı.

Oysa Anayasa’da tanımlanan vatandaşlık, Türkiye’de doğan insanların, kökenlerine bağlı olmaksızın, Devlet ile olan bağlarında eşit olduklarını belirten bir kavramdır.

***

Anayasal vatandaşlık tanımı ile kimlik tanımı birbirlerinden farklıdır:

Kökene ilişkin Türk Kürt, Arap gibi tanımlar kimlik tanımlarıdır, farklılıkları vurgular...

Anayasal “vatandaşlık” tanımı ise hukuksaldır, bütün bu farklı kimlikler arasındaki eşitliği belirtir!

KAHROLSUN FAŞİZM:

HANGİ KİMLİK ADINA YAPILIRSA YAPILSIN!

Not: Bu yazım, Pazar günü yayımlanan “Ahtapot’un Kolları” başlıklı yazımın ve internet sitemdeki dünkü “19 Mayıs” başlıklı yazımın devamıdır. Arkası gelecektir!

Yazarın Son Yazıları

Mezhepçilik ve tarikatçılık da demokratik rejim düşmanlığıdır!

Dün Etnikçiliğin Demokratik Rejim karşıtlığını (düşmanlığını) yazmıştım.

Devamını Oku
05.12.2025
Etnikçilik demokratik rejimi yıkar!

Etnikçilik, insanların tarih boyunca sahip oldukları Aile, Aşiret, Din, Mezhep, kimlikleri üzerine, Endüstri Devrimi’nin getirdiği “Ulusal” ya da “Milliyetçi” kimliğin, Totaliter bir anlayışla istismar edilmesinden kaynaklanan Faşist bir ideolojidir.

Devamını Oku
04.12.2025
Siyasette Stockholm Sendromu

CHP Genel Başkanı Özgür Özel Kurultay konuşmasında, “Stockholm Sendromu” anımsatmasını yapmadan önce, İktidarın, “Terörsüz Türkiye” sloganı bağlamında başlattığı “Sürecin” bütün çelişkilerini vurgulayan bir konuşma yapmış.

Devamını Oku
02.12.2025
Darağacı edebiyatı ve terör gölgesinde yeni yargı paketi

25 Kasım 2025 tarihinde MHP lideri Devlet Bahçeli TBMM Meclis Grubu konuşmasında şöyle demiş...

Devamını Oku
30.11.2025
Faşistliğin dini mezhebi ırkı milliyeti yoktur

Faşizm ve Faşistlik, gerek Rejim gerek Kişilik yapısı olarak Demokrasi ve Demokratlık karşıtlığıdır.

Devamını Oku
28.11.2025
İki hukuk profesörü konuşurken...

“Anayasa”, “Hukuk” ve “Yargı” bir devletin omurgasıdır..

Devamını Oku
27.11.2025
CHP’nin savunması için Okkam’ın usturası!

“Okkam’ın Usturası” bir önermedir:

Devamını Oku
25.11.2025
Çıldırtan çelişki!

Emperyalizmle işbirliği yapan İktidar: “Barış” sloganı ile halkı aldatarak...

Devamını Oku
23.11.2025
CHP, kendisini ve demokrasiyi etnikçiliğe kurban edemez!

Emperyalizm ve İktidar ittifakı, hem dıştan hem içten son derece güçlü bir biçimde çeşitli baskılar uygulayarak, Türkiye’yi, “Ortadoğu Bataklığında” parçalanarak boğulacağı bir “Sürece” sürüklüyor!

Devamını Oku
21.11.2025
'Kişiye özel rejim' önerisinin çıkmazı

Devlet Bahçeli aynı anda üç öneride bulundu...

Devamını Oku
20.11.2025
Atatürk üzerine birkaç kitap

Son zamanlarda, Atatürk’e, İstiklâl Savaşı’na ve Cumhuriyet Dönemi Tarihi’ne ilişkin saldırılar, saptırmalar ve iftiralar çok artınca, bu konulardaki gerçek tarih araştırmaları, kitapları da çoğaldı.

Devamını Oku
18.11.2025
İddianame, devlet yönetimine yansıtıldığında?...

Cuma günkü yazımı şöyle bitirmiştim...

Devamını Oku
16.11.2025
Başarılı politikacılık ve avukatlık suçlanınca?...

Lafı dolandırmaya gerek yok...

Devamını Oku
14.11.2025
İddianame, Atatürk, Haberal ve umut!

Bugünlerde, tam 10 Kasım Atatürk’ü anma törenlerinin ertesi günü açıklanan...

Devamını Oku
13.11.2025
Atatürk: İki yalan dört düşman

Dün Atatürk’ü andık; bu vesileyle, bugün, Atatürk konusundaki çok önemli iki yalana ve dört düşmana değinmek istiyorum.

Devamını Oku
11.11.2025
İkinci Silivri trajedisinde anayasa ihlalleri

“Birinci Silivri Trajedisi Dönemi”, Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanlığından ayrılma zamanı olan Haziran 2007 tarihinde başladı.

Devamını Oku
09.11.2025
İktidarın çelişik operasyonları

İktidar, “Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti”ni tanımlayan Anayasa’ya Cumhuriyet rejimine aykırı ve birbirlerine ters birkaç operasyonu aynı anda yapıyor ve böylece zaten düşmekte olan seçmen desteğini iyice kaybediyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Casusluk tartışması tırmanıyor

Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ’a yapılan “Casusluk suçlaması” akıllara derhal FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetlerini ele geçirmek için “Birinci Silivri Trajedisi” bağlamında yaptığı “Casusluk” suçlamalarını ve yine FETÖ’nün “Kozmik Oda”ya girişini ve oradaki bilgilerin yurtdışına sızdırılışını anımsattı!

Devamını Oku
06.11.2025
Casusluk bahane hapis ve kayyım şahane

24 Ekim 2025 Cuma sabahı Merdan Yanardağ “Casusluk” suçlamasıyla göz altına alındı.

Devamını Oku
04.11.2025
İntihar ve çöküş (3) Anomi ve anarşi

Önce kavramları tanımlayalım: Anomi: Kuralsızlık. Anarşi: Devlet otoritesinin yokluğu.

Devamını Oku
02.11.2025
Bir iktidarın intiharı (2)

Dünkü yazıdan devam: Önce bir iktidarı intihara sürükleyen beş temel belirleyiciyi anımsayalım...

Devamını Oku
31.10.2025
Bir iktidarın intiharı (1)

Bir iktidar ne zaman çöküşe yönelir, intihar eder?

Devamını Oku
30.10.2025
Cumhuriyetin koruyucusu AYM! (mi?)

Yarın CUMHURİYET Bayramı.

Devamını Oku
28.10.2025
Abdülhamit’in ulu hakanlığı ve Yanardağ’a casusluk suçlaması

İktidar, medyayı ve yargıyı da etkisine alarak hem güncel hem de tarihsel gerçekleri saptırmaya, kendi ideolojisine uygun bir tarih ve var olmayan bir güncel dünya imgesi yaratmaya çalışıyor...

Devamını Oku
26.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti? (2) Ültimatom

Dünkü yazımda, İngiltere tarafından, Abdülhamit’in yardım isteği üzerine kendisine verilen ültimatomdan söz etmiştim.

Devamını Oku
24.10.2025
Abdülhamit Kıbrıs’ı nasıl kaybetti?

Emekli Büyükelçi Süha Umar, dün Cumhuriyet’teki köşesinde, Kıbrıs seçimleri konusunda, benim görüşlerimle de aynı çizgide olmalarından memnuniyet duyduğum çözümlemelerini şu sözlerle bitirmişti...

Devamını Oku
23.10.2025
Kıbrıs seçimleri üzerinden tehdit mi?

Türkiye’de de Kıbrıs’ta da seçmenin bu İktidardan bıktığı anlaşılıyor.

Devamını Oku
21.10.2025
Faşizmle mücadelede dokuz ilke! Ne yapmalı (6)

Otoriterlikten totaliterliğe giden İktidar, yaşam biçimlerimizi de tehdit eden ve yeni cezalar oluşturan 11. Yargı Paketi’ni hazırlarken...

Devamını Oku
19.10.2025
Seçime doğru uygulama önerileri: Ne yapmalı? (5)

1) Ana stratejinin “Millet İradesi”nin gerçekleştirilmesi için, eşit, adil ve şeffaf bir seçim hedefine yönelik olduğu asla unutulmamalıdır.

Devamını Oku
17.10.2025
Boş tencere dolmalı, dayak durmalı! Ne yapmalı (4)

İnsanlık tarihi iki kavgadan oluşur: Birinci kavga ekmek kavgasıdır...

Devamını Oku
16.10.2025
Ortadoğu’daki gelişmeler bağlamında ne yapmalı? (3)

Bu yazı yazılırken Hamas ile İsrail arasında rehine takası yapılıyor ve hem Dünya’da hem Ortadoğu’da barış sesleri duyuluyordu.

Devamını Oku
14.10.2025
Ne yapmalı? (2) CHP’ye eleştiri ve destek!

Cuma günkü “Yedi Düvel’e Karşı...” başlıklı yazımda “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti olan Cumhuriyet Rejimi’mizi iç ve dış saldırılara karşı nasıl koruyacağız?”

Devamını Oku
12.10.2025
‘Yedi düvel’e karşı nasıl direneceğiz? (1)

Önce yazımın başlığını açıklayayım: “Yedi düvel”, “bütün devletler, herkes, bütün dünya” anlamında kullanılan bir deyimdir.

Devamını Oku
10.10.2025
Nadir elementler, emperyalizm ve ‘ileri demokrasi’

Emperyalizmin araçları, dostları ve düşmanları nelerdir, kimlerdir?

Devamını Oku
09.10.2025
‘İleri demokrasi’: Yine ve yeniden

Cumhuriyet’in dünkü manşeti, CHP’nin Abant toplantısından sonra, Gökhan Günaydın’ın “Merkez parti olma kimliğimiz giderek oturuyor” demesi üzerine “CHP merkez parti oluyor” biçimindeydi.

Devamını Oku
07.10.2025
‘Meşruiyet’in iç ve dış kaynakları (5)

Bugüne kadar “Meşruiyet” kavramının iç kaynakları üzerinde durdum.

Devamını Oku
05.10.2025
Meşruiyet kaynağı olarak Anayasa Mahkemesi ve bağımsız yargı (4)

İsrail’in, Gazze’ye giden Sumud (Direniş) Filosuna karşı giriştiği “Gayri Meşru” müdahale sürerken Trump, bizim Cumhurbaşkanımıza “Meşruiyet” desteği vereceğini belirtti.

Devamını Oku
03.10.2025
Meşruiyet Gazze’de mi seçimde mi (3)

Önce “Meşruiyet” kaynağı olarak Gazze: Trump 25 Eylül’de Erdoğan ile görüştü.

Devamını Oku
02.10.2025
Meşruiyet üzerine (2) Adil ve serbest seçim

Bir iktidarın meşruiyetinin iki kaynağı vardır: Anayasa ve seçim. Meşruiyet Üzerine (1) başlıklı yazımda, Anayasa üzerinde biraz durmuştum.

Devamını Oku
30.09.2025
Meşruiyet üzerine düşünceler (1) Ana Kavramlar

ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, 24 Eylül’de New York’ta bir panelde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve “Meşruiyet” ile ilgili olarak tartışmaya yol açan bir ifade kullanmıştı.

Devamını Oku
28.09.2025