Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Osman Kavala davasının örnek olduğu adalet reformu

20 Aralık 2020 Pazar

Sevgili okurlarım, tam da iktidarın bilmem kaçıncı sözde “Adalet Reformu”nu gündeme getirdiği sırada, Osman Kavala’ya açılmış olan davalardan birinin daha duruşması yapıldı ve Kavala’nın tutukluluk halinin devamına karar verildi.

AİHM’nin kendisi hakkında tahliye edilmesi kararı vermesine, iki kez tahliye ve bir kez beraat etmesine rağmen hâlâ hapiste olan Osman Kavala’nın şu anda Anayasa Mahkemesi’nde görüşülmekte olan bir “hak ihlali başvurusu” da bulunuyor.

***

Tam bu dava öncesinde olupbitenleri kısaca anımsayalım:

Önce Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni bir “Adalet Reformu” haberi verdi:

“İnsan Hakları Eylem Planı’na özellikle ehemmiyet veriyoruz, eylem planında zaten belli bir aşamaya gelinmişti.

Temel hakların korunmasından mülkiyet hakkının geliştirilmesine kadar pek çok ilave hükümleri ilgili tüm taraflarla istişare ederek bu eylem planına derç edeceğiz.”

Arkadan Adalet Bakanı şöyle dedi:

“İster yabancı, ister yerli yatırımcı, ister işçi, ister çiftçi, ister işveren, ne olursa olsun hukuk güvenliğini bu anlamda vatandaş lehine koruyacak, tutuklamaların keyfiliğinden uzak, tutuklamayı istisna olarak değerlendiren, hukuk güvenliğini daha da güçlendiren uygulamaları hep beraber sağlayacağız.”

Bunlardan sonra Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bülent Arınç Osman Kavala davası için şöyle dedi:

“Ben iddianameyi okudum. Hâlâ tutuklu kalmasına hayret ediyorum. Tahliye edilmesi lazım. Bu iddianameleri okuduğumda çocuk bile yazmaz bunu dedim, cüppeyi bile giyesim gelmişti. Çıkması lazım.”

Derken MHP lideri Devlet Bahçeli bu sözlere şöyle karşılık verdi:

“Siyaset eskisi bir şahsın, televizyona çıkıp Sorosçu Osman Kavala ile terörist Demirtaş’a güzellemeler yapması kelimenin tam anlamıyla çarpıklık, hatta ahmaklıktır.

Bu şahsın iki suçlunun serbest bırakılmasını istemesi suçluyu övmektir, suça iştiraktir, ihanete yataklıktır.”

Bütün bunların arkasında Erdoğan tekrar şöyle bir yorum yaptı:

“Son günlerde bizimle asla ilgisi olmayan, kimi bireysel açıklamalar ile reform gündemimize yaptığımız vurgular bahane edilerek yeni bir fitne ateşi yakılmaya çalışıldığını görüyoruz. Gezi olaylarının finansörü olanlarla, Kavala’larla hiçbir zaman bir arada olamayız.”

Bu arada önemli bir olay da yaşandı:

İktidarın çizgisindeki uygulamalarıyla dikkat çeken önemli bir savcı, önce Yargıtay üyeliğine oradan da Anayasa Mahkemesi adaylığında yapılan seçimde birinci sıraya yükseltildi.

Yani iktidarın yargı organları üzerindeki büyük denetimi bir kez daha ortaya çıktı.

***

İşte, Gezi Davası’ndaki temelsiz iddialardan beraat eden ve tahliye edilmeden önce, hakkında açılan darbe ve casusluk iddialarıyla ilgili olarak yeniden tutuklanan Osman Kavala’nın duruşması bu ortam içinde, yapıldı.

İddianamedeki suçlamaların hiçbirinin, olgusal temele, delile, somut bir eylemin incelenmesine dayandırılmamış olduğunu belirten Kavala savunmasında şöyle dedi:

“Beraat ve tahliye kararlarına karşın yıllardır tutuklu olmam işkence haline geldi.

Hayatım boyunca askeri darbelere karşı çıktım. Ordunun siyasete karışmasını eleştirdim.

Gülenci örgüt ile irtibatım olmadı. Hayat görüşüm buna izin vermez.”

***

Evet, yeni “Adalet Reformu Paketi” ilan edildiğinde görülen bu dava, hem iç hem de dış dünyaya, yeni bir “Adalet Reformasyonuyla” değil, olsa olsa yeni bir “Adalet Deformasyonuyla” karşı karşıya olduğumuzun haberini veriyor galiba! 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Filler savaşında Türkiye 12 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları