Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Grev
Cumartesi gecesi, nasıl bir dönem yaşadığımızı iki kanalda tebessüm ederek izledim. Tebessüm sözcüğü doğru değil aslında, “acı gülümsemek” daha doğru ifade olur. İktidarın yayın organı a haber “28 Şubat” yayını yaptı. Baştan aşağı Erbakan’a kurulan tuzaklar anlatıldı, derken muhtıra/darbe sürecinin aktörleri tarif edildi. Erbakan yurtsever, Müslüman liderdi, karşısında piyasacı, Kemalist, dinsiz cephe vardı. Yerli ve milli Erbakan alaşağı edilmişti ama bir zaman sonra kahraman(!) RTE çıkacak, Necmettin Hoca’nın hayallerini gerçekleştirecekti. Erbakan’ın son döneminde AKP ve RTE hakkında sözleri anılmadı elbette.
***
Muhalefet kanalı KRT’de aynı saatlerde Saadet Partisi’nin “Erbakan’ı Anma Töreni” canlı yayımlandı. Davutoğlu, Babacan, Karamollaoğlu övgüyle söz açtılar Necmettin Hoca’dan, ardından Mithat Sancar ve Kemal Kılıçdaroğlu geldi. Biri “Erbakan baskı görmeseydi Türkiye farklı olurdu” dedi; “Milli Görüş ve biz en çok baskı gören, kapatmayla cezalandırılan siyasi hareketleriz” diye ekledi. Kılıçdaroğlu da “Erbakan cumhuriyet çocuğudur, doğum günü bile bunun işaretidir” dedi ve devam etti “1974’te Ecevit’le kurulan koalisyon nasıl ülkeyi esenliğe çıkardıysa, bugün de bu salon benzer yolu işaret etmektedir” diyerek tamamladı.
***
Biri Saray’ın öteki muhalefetin yayın organı iki televizyon Necmettin Erbakan’ı bilge siyasetçi, hoşgörülü lider, cumhuriyet sevdalısı, antikapitalist/ antiemperyalist, demokrat, özgürlükçü aklınıza gelen değerli ne varsa meşrebine uygun şekilde övdüler. Gün boyu yerel yöneticiler, iktidardakiler ve muhalif olanların büyük çoğunluğu Erbakan’ı yere göğe koyamadı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurtuluşu Necmettin Erbakan’ın temsil ettiği değerlerdeymiş! Aziz Nesin’in bir öyküsü vardır “Zamazingo” sözcüğünden bahseder, “Öyle kullanışlı sözcüktür ki, nereye koysan uyar” der. “Getir şu zamazingoyu dedin miydi karşındaki hemen anlar”, Erbakan da zamazingo misali her derde deva.
***
Çok zamandır değerler, ilkeler, ciddi meseleler, aptallaştıran tartışmalar yüzünden yapılamıyor. Sorun ideolojiktir. Eğer siz AKP’den daha çok AKP olmaya kalkarsanız, sonuç hüsran olur. Sanıldığı gibi mesele sadece laiklik de değildir. Evet, laiklik çok önemlidir, hele de bizim gibi geri kalmış ülkeler için. Eğer kapitalizmle hesaplaşmazsanız Ortadoğu’da laikliği tam olarak kazanmanız, demokrasiden söz etmeniz mümkün değildir. Patronlar kıvraktır, her kılığa girer. Dün 28 Şubat’ta Kemalist(!) oldular, 12 Eylül’de antikomünist-milliyetçiydiler, 2002’de de İhvan’cılığa “eyvallah” dediler. Hepsi işçi düşmanı, piyasacıydılar. Gördük ki AKP’li yıllarda da kârlarını artırdılar. Erdoğan, “Bizim dönemimizde grev tehlikesi yok” derken haklıydı. Bu güvenceyi 80’de asker vermişti, şimdi Saray veriyor. Patronlar sonuçta hep kazanan!
***
Konuyu CHP belediyelerinde başlayan, artarak devam edeceği belli grevlere getireceğim. AKP’nin muhalif belediyeleri türlü yollarla köşeye sıkıştıracağını tahmin etmek güç değildir. Kimine kayyım atadı, ötekileri de iktisadi kıskaca alacak. Siyasetçiler yönetime gelmeden nasıl bütçe yönetimi yapılacağını planlamak zorundadır. İşçiyi halka hedef göstermek yanlıştır. “Dışarıda bunca işsiz varken bu parayı beğenmiyorsunuz” söylemi patron ağzıdır. Bu dille yol almak, topluma güven vermek mümkün değildir. Popülizmle vaziyeti bir yere dek idare edebilirsiniz. “Neden işçiler CHP belediyesinde grev yapıyor, DİSK başka yer bulamadı mı” sorusu ülkeyi bilmemektir. DİSK darbeyle biçildi, kolu kanadı kırıldı, örgütlenmekte zorluk çekiyor, o kadar güçsüz hale düşürüldü ki toplusözleşme masasında bile yer alamıyor, bunun sorumlusu kim, işçiler mi?
***
DİSK’in CHP belediyelerinde örgütlenmesi tam da ideolojiktir. Bağımsız işçi sendikaları CHP belediyelerinde yaşam şansı buluyor, bu övünç sayılmalıdır. AKP döneminde yaratılan yandaş sendikalara verilen en güzel yanıt budur. Belediye başkanları zor dönemeçte görev üstlendiler, önlerine çıkacak sorunları, engelleri biliyorlardı. Bir de buna salgın eklendi. Ancak buradan çıkış ideolojik tercihlerle, iradeyle olur. Şimdiden yandaş basın “CHP çöpleriyle geldi” demeye başladı bile!
***
AKP’yi iktisadi kriz her gün daha çok etkileyecek. Toplum geleceksiz. İşsizlik, yoksulluk derinleşiyor. Saray “Camide bira içtiler” demeye başladı yine! Haliyle öğrenci, işçi, emekçi, emekli, işsiz hak arayacak. O gün insanlara umut olarak “Erbakan Hoca keşke yaşasaydı, hepimizi tek çatı altında toplar, güçlü nefesiyle okur üflerdi” mi diyeceksiniz?
Düzen çok pis kokuyor, düzenin parçası olarak kimse umut vaat edemez!
***
Anımsatalım; 28 Şubat bizim için Deniz Gezmiş’in yaş günüdür. Mutlaka bir şemsiye altında toplanmak gerekirse darağacına gözünü kırpmadan yürüyen “üç fidan” doğru tercihtir. Zor günlerden geçiyoruz, dincilik, milliyetçilik, piyasacılık dışında seçenek yokmuş gibi sunmak, topluma ölümü gösterip sıtmaya razı etmektir. Herkes kim olduğuna, nerede duracağına karar vermelidir!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Emekliye iyi haber yok!
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- 350 bin 757 kez 'yazı-tura' atıldı... Sonuç şaşırttı!
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'