Önümüzde “Şeker Bayramı” var.
Bayram, ramazan ayının sona erişini kutlamak amacı taşıdığı için “Ramazan Bayramı” adını da taşır.
Bayramlar, anmaların, barışmaların, birbirini ziyaret etmelerin zamanıdır.
Bayram, ayrıca sevinçlerin, eğlencelerin, birlikte kutlamaların nedeni olur.
Ama bu bayramın birkaç özelliği var:
Birisi, 6 Şubat’ta 11 ilimizde yaşanan deprem felaketinin acılarının hâlâ yaşandığı dönemde olması.
Bir diğeri, önümüzde çok önemli bir seçimin bulunması.
Her ikisi de bizi düşündüren, kaygılandıran, geleceğimizi belirsizliğe sokan olaylar.
Onun için de
Bu bayramı kutlayabilir miyiz?
Bu bayramı kutlamak, bu yaşananlardan sonra olabilir mi?
diye soruyoruz.
NE YÜZLE BAYRAM YAPACAKSINIZ?
Bu büyük depremde yaşamını kaybeden 50 bin insanımıza karşın, sorumluluğu üstlenen bir tek yetkili olmadı.
Ne valisi ne belediye başkanı ne imar izni verenler ne imar affı yapanlar ne yetkili kurullar ne bakanlar ne cumhurbaşkanı sorumluluk üstlendi.
Bir tek yetkili istifa etmedi, tek kişi bile görevden alınmadı.
Depremden kurtulan insanlar hâlâ çadır kentlerde sefalet içinde yaşıyorlar.
İktidar hemen konut yapımına girişerek göz boyamaya çalışıyor.
Bu siyasal iktidarın bayram yapmaya hakkı var mı?
Bu siyasal iktidar, yaşamını kaybedenlerin, onların yakınlarının acılarını görmezden gelerek bayram mı kutlayacak?
Bunca felaketin sorumluları olan sizler, hiçbir şeyin hesabını vermeden birbirinize gidecek, bayramınızı kutlayacak, esenlik mi dileyeceksiniz?
Ey yetkililer, her dereceden yetkililer,
Sizin bayram yapmaya hakkınız yok,
Sizin bu acılı insanlara bakacak yüzünüz de yok,
Başınızı önünüze eğin, hesap vermeye hazır olun.
Sizin yapacağınız budur.
SİYASET PANAYIRI
Bu seçim öncesi gördüklerimiz, nasıl da bir panayır yaşandığını gözler önüne serdi.
İktidarın büyük partisi AKP’nin kimlerle nasıl pazarlıklar yaptığı, oy almak uğruna nelerin feda edildiği ortaya çıktı.
HÜDA PAR ortaklığı artık Türkiye Cumhuriyeti’nin ortadan kaldırılıp bir İslam Cumhuriyeti kurma amacını açıkladı.
Hizbullah gibi bir terör örgütünün temsilcisi ile el sıkışmak, AKP’nin de aynı amacı paylaşması demektir.
Oy verenler artık bunu bilecekler.
Yeniden Refah Partisi ile ortaklık, kadın haklarının medeni hukuk ile kazanılmış her şeyinin ortadan kaldırılması riskini taşıyor.
Panayırda Demokratik Sol Parti’nin milletvekili pazarlığı ile nasıl taraf değiştirdiğinin ibretlik sahnesi de var.
Bülent Ecevit’in halefi olan zat, AKP başkanının yanında boy gösteriyor ve “Seçimlerde ülkeyi kâfirlere teslim etmeyeceğiz” diyor.
Panayırlarda gösteriler yapan cambazlar, hokkabazlar bile bu kadar ince marifetleri yapamazlardı.
Öte yanda yüzü gözü öfkeden ve hınçtan kararmış Muharrem İnce, artık iktidarın değirmenine taşıdığı su açığa çıkmış, oynadığı oyunu kararlılıkla sürdürüyor.
Tam bir siyaset panayırı izliyoruz.
BU TOPLUM BU OYUNLARA KANMAYACAK
Ama bu toplum bu oyunlara kanmayacak.
Oynadıkları oyun açığa çıktı.
Para dağıtıyorlar, satın alma değeri yok.
21 yıldır yapmadıklarını şimdi vaat ediyorlar.
Ama bir kilo soğan 30 lira.
Bir kilo et 400 lira.
Bunlar safsata ile ucuzlamıyor.
Yalanlarınız artık ortalarda geziniyor.
Hâlâ talan peşindesiniz.
Halkın gitmeyeceği yolları onlara ödetiyorsunuz.
Halkın geçmediği köprüleri onlara ödetiyorsunuz.
Bu toplum bu oyunlara kanmayacak.
Sizin bayram kutlamaya hakkınız yok.
Biz de bayramı,
SİZDEN KURTULDUĞUMUZ ZAMAN KUTLAYACAĞIZ.
Bu toplumun, bu ülkenin bayramı o gün olacak.
Siz de bilin, biz de bilelim...
