Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
O da kızını öptü ve gitti
Leonardo da Vinci, “İnsan bir şeyi anladıktan sonra ancak nefret ya da
sevgi duyabilir” diyor. Bizim ülkemizde aydınları öldüren tetikçiler için “anlama” evresine geçiş bir hayli sorunlu. Üstelik gerçek anlamıyla
aydınların hayata bakışlarını çözmüş olsalardı, namluyu öncelikle emri verene
doğrultacaklarına eminim. Bu varsayımın bizi hiçbir yere götürmeyeceğinin
ayrımındayım. Ama yitirdiğimiz aydınlara dair her sorgulama, ölenin öldüğüyle
kaldığı bir düzende çok özel bir sözcüğe kapı aralıyor: İsyan. Ve bu sözcük
kendi anlamı dışına çıkarak aynı zamanda bir bellek tazelemeye dönüşüyor.
Ülkemizde öldürülen ilk
savcımız Doğan
Öz’ü toprağa
vereli yarın kırk altı yıl olacak. Dile kolay. Yarım asırlık bir zaman
diliminden söz açıyoruz. Ne acı ki bu kadar uzun bir dönemden sonra, hâlâ
sorgulamayı yalnızca yitirdiklerimiz üstünden yapıyoruz. Oysa cinayete kurban
giden yakınları daha geniş bir fotoğrafı ve etkin mücadele alanını oluşturuyor.
Yaşamlarını bozuk para gibi harcamaktan bir an için bile çekinmeyen, her şeye
rağmen iyi evlatlar yetiştirmek adına çırpınan, dava dosyaları arasından
ısrarla adalete ulaşmak için uykusuz geceler geçiren, mahkeme salonlarının
acısıyla sokakları arşınlayan kadınlar var. Ve onların dişiyle tırnağıyla hayatı
sorgulama mücadelelerine tanık etme noktasında fazlasıyla geride duruyoruz.
Doğan Öz gibi bir hukukçu olan ve onun izini süren Orhan Gazi
Ertekin ise bu döngüyü
kırmak adına dev bir adım atmış; Doğan Öz cinayetinin anatomisini Sezen Öz üzerinden
çözme kararlılığına ulaşmış. “O da Kızını Öptü ve Gitti- Türkiye’nin Cinayet
Endüstrisi” kitabında, özellikle “cinayet endüstrisi” tanımını
kullanmaktan çekinmiyor.
Ve fazlasıyla katıldığım, “Türkiye çeşitli tarihsel uğraklar içinde siyasi
cinayetlerle karşı karşıya kalmıştır. 1970-80 yılları arası, 1990-95 yılları
arası en göze çarpan ‘cinayet
festivali’ yıllarıdır” diyor. Kitap Sezen Öz’le yapılan uzun söyleşiden sonra yine Ertekin’in
pek çok siyasi cinayetler sonrasına geride kalan kadınlara yakıştırdığı “Antigone’nin
Kızkardeşleri” tanımına ulaşıyor.
Şunu hemen eklemekte fayda var: Savcı Doğan Öz, ölümünden hemen önce devlet içinde derin bir yapılanma olduğunu belirten bir kontrgerilla raporu kaleme almış, dönemin başbakanı Ecevit’e iletmişti. Rapor, “Hedef saptırılarak sıkıyönetimi çağırma, seçimle, olmazsa darbeyle iktidar olma, demokratik yaşama biçimini yok ederek halkı sömürmeyi tek seçenek durumuna getirme çalışmasıdır yapılan. Durum bütün açıklığı ve acılığıyla sunulur” diye bitiyordu. Sadece Doğan Öz değil, dönemin Adana Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul da böyle bir yapılanmanın kanıtlarına ulaşmış Bülent Ecevit’le görüşmüştü. Hatta eşi Ülker’e, “Artık ölsem de gam yemem” demişti. Ne yazık ki Cevat Yurdakul’un kaderi de Doğan Öz’e benzedi. Üstelik o gün Bülent Ecevit’le ne konuştuğu bir sır olarak kaldı. Çalışma odasındaki belgelerine de karanlık odaklar tarafından el konuldu. Bütün bunlara tanık olanlar ise birinci derece yakınlarıydı, yani eşleriydi. Her biri göz göre göre gelen eşlerinin ölümü sonrasında da onlardan miras kalan düşünsel anlayışı tekrar etmek için direndiler. Ama yalnızca birer mazlum olarak baktı toplum onlara... Bu yüzden isyan eden bu kadınların çaresizlikleri kaldı geride. Uyarılarının ve geleceğe dair öngörülerinin mitolojik kahraman Kassandra gibi dinlenmemesine, es geçilmesine fazlasıyla alışkınlar.
Evet, geçen zaman
içinde her biri adalet mücadelesini vermek, kocasının unutturulmasına karşı
koymak, toplumsal sahipsizliğe direnmek ve evlatlarını onca sıkıntıya rağmen
çelikten bir sinirle yetiştirmek üzerine kurulu bir ömüre baş eğmek zorunda “Antigone’nin
Kızkardeşleri”... Dahası da var, kitapta yazdığım bölümü şuracığa da iliştireyim: “Gençlikleri ve
güzellikleri başa bela olabilir mesela. Büyük bir ahlakçılıkla perde gerisinde
olayları takip edenler olanca fesatlıklarıyla onları kapana kıstırabilir.
Avukatıyla konuşmasından, iş arkadaşıyla dertleşmesinden, komşusuyla
selamlaşmasından derin manalar çıkarabilir,
bir dedikodu kazanına atabilir. Bu arada yeniden yuva kurmayı geçtim yeni bir
aşka yelken açma şansı bile verilmez onlara. Toplumsal ve tabusal huzurumuz
açısından başını sokakta eğerek yürümesi, perdeleri sonuna kadar çekili evinde
karanlıkta yaşaması, kendi meslekleğini yaparken büyük sorumlulukların peşinden
gitmemesi, makyaj yapmaması, giyiminde kuşamında yasını hatırlatacak özeni
koruması, anlayacağınız, canlı bir cenaze olarak hayatımızdan geçip gitmeleri
beklenir. Öyle ya... onlar taziyesini ölümlerine kadar koruyacak kadınlardır.
Siyah elbiselerini üzerlerinden ancak beyaz kefeni giyecekleri zaman çıkartmak
mecburiyetindedirler. Sistem, her ölüm yıldönümünde gazete yahut dergi
köşelerinde onlardan kocalarının hangi yemeği sevip sevmediğini
anlatmalarını, iyi bir ‘eş’ ve iyi bir ‘baba’ olarak aile yaşamalarından uzun uzun dem vurmalarını, mümkünse
cinayet gününü tekrar tekrar yaşamalarını ister. Ancak mesela kontrgerilla
raporu üzerinden bir değerlendirme yapmaları pek de kabul görülmez. Çünkü
kocası öldürülmüş bir kadının aynı zamanda entelektüel kimliğini öne almasından
hoşnut olmayacak bir insan topluluğu vardır karşımızda. Üstelik bu kimi
karanlık yüzleri kızdıracaktır.”
“O da Kızını Öptü ve Gitti”, böylesine bir mercekle kadını inceleyen toplumsal tabuların ortasında, yalnızca bir kaybın yasını tutanları değil, aynı zamanda ısrarla bu ülkeyi mümkün olarak görenlerin savunusuna dönüşüyor. Tanıklıklar bölümü, Türkan Elçi, Fethiye Çetin ve Bengi Heval Öz’le harmanlanıyor. Böylece Doğan Öz kendinden sonra yaşananlarla gelip başucumuza oturuyor.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 21 kişinin daha hastanelik olduğu ortaya çıktı