Sivas Katliamı: 30 yıla 30 madde ve bir soru

Sivas Katliamı: 30 yıla 30 madde ve bir soru

01.07.2023 03:00
Güncellenme:
Takip Et:
  1. 29 Haziran, annemin doğum günüydü. Akşam yanımızda babamın çok yakın arkadaşı ve şair dostu Adnan Azar da vardı. Birlikte son gecemizdi. Ertesi gün babam Sivas’a gitti.

  2. 2 Temmuz günü öğlen babam Sivas’tan aradı. “Muhtemelen akşam gelirim,” dedi. Kapattım telefonu. Akşam televizyonda “Sivas’ta Olaylar” başlığını gördüm. Sonra sanatçıların kaldığı otel yandı, bitti kül oldu, işte şu kadar ölü! Gece haberlerinde İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu ilk sekiz kişinin ismini açıkladı. Spiker, “Sayın Bakanım ölenler arasında Behçet Aysan gibi başka şair ve yazarlar var mı?” diye sordu. Bakan kısa bir susuştan sonra “evet” yanıtını verdi. Fırtına karşısında ezilen ince bir başak gibi titremeye başladım. O an çocukluğumun bittiğini anladım.

  3. 2 Temmuz 93. Gece yarısı. Telefon susmuyor. Ajanslardaki tanıdıklar gelişmeleri haber veriyor: Samah dönen 16 çocuk diri diri yandı. Sivas’ın aynı zamanda bir çocuk katliamı olduğunu anladım. Pencereyi açtım. Gökyüzünde yıldızlar göz kırpıyordu.

  4. Ertesi gün Cumhuriyet Gazetesi’nin manşeti: “Şeriatçılar Ayaklandı.” Altında kocaman puntolarda, “Ölenler arasında Nesimi Çimen ve Behçet Aysan var,” yazıyordu. Gerçekliği elime gazeteyi alınca anladım.

  5. Babamın dumandan boğulmuş gövdesi Sivas havaalanından kalkan askeri nakliye uçağına konuldu. Ankara’ya geldi. Cenaze hazırlıkları başladı. Annem, babamın cenazesinin Ankara Tabip Odası’nın önündeki törenin ardından Maltepe Cami’nden kalkmasını istedi. Dönemin valisi, evi aradı. “Olmaz!” dedi. Annem de sertçe yanıt verdi: “Madem kocamı koruyamadınız, şimdi benim dediğim olacak!” Annemin dediği oldu. Ama bu defa gözünde yaş değil kan pıhtısı vardı.

  6. Başbağlar Katliamı oldu. Kalbimden bir kırmızı güvercin havalandı. Ölenlerin yanına kondu.

  7. Ankara Uğur Mumcu cenazesinden sonra ikinci büyük cenaze konvoyuna tanıklık etti. Tanıdığım, tanımadığım bütün gözlerde gözyaşıyla direnç birleşiyordu. Ama babamı toprağa verdiğimiz ânı hâlâ hatırlamıyorum.

  8. 9 Temmuz günü babamın muayenehanesinde arkadaşları buluşacaktı. Biraz geç kaldım. Kapı ardına kadar açıktı. Şükrü abi (Erbaş) gözyaşları içinde Metin abinin (Altıok) öldüğünü söyledi. Yığıldım kaldım. Metin Abi’yi son görüşümü hatırladım. Her şey binlerce yıl uzaktı. Anılarım bile…

  9. Kayseri DGM’de başlayan Sivas Davası güvenlik gerekçesiyle Ankara’ya alındı. 21 Ekim 1993 günü başlanan duruşma salonuna alınmadık. Yaşanan keşmekeşte olaylar çıktı. Çok sayıda gözaltı vardı. Daha sonra yalnızca birinci dereceden müdahillerin alınacağı söylendi. Mahkeme salonuna girdiğimde oturdukları yerden şeriat propagandası yapan sanıkları gördüm. Dahası Adalet Bakanı Şevket Kazan onların avukatlığını üstlenmişti. O gün on altı yaşındaydım, adalete olan inancımı kaybettim. Ama hâlâ hukuktan başka bir yol bilmiyorum.

  10. O yıl sanatın da hukuk gibi adalet dağıtan bir alan olduğu düşüncesiyle tiyatro eğitimi görmeye karar verdim. AÜ. DTCF Tiyatro Bölümü’nün özel yetenek sınavına girdiğim gün 2 Temmuz’un yıldönümüydü. Sınav salonuna “Sivas’ın Işığı Sönmeyecek!” sloganları geliyordu. Derin bir nefes aldım. Sınav bittiğinde dışarı çıktım. Bir delikanlı elinde babamın fotoğrafı yürüyordu. Gülümsedim. Beni kapıda Şükran Amca (Kurdakul) bekliyordu. Sınavın nasıl geçtiğini sordu. Ben de ona delikanlıyı gösterdim.

  11. Madımak Oteli tadilattan geçti. Yerine bir kebap salonu açıldı. Hadi otelin kebap salonu yapılmasını geçtim de insanların orada nasıl yemek yiyebildiklerini hiç anlayamadım. Tam on sekiz yıl sonra orası bilim ve kültür merkezi oldu.

  12. Duruşmalar olaylı geçmeye devam etti. Mahkeme heyetine defalarca sanıklar bozuk para fırlattı. Bir süre duruşmalara gitmeme kararı aldım.

  13. Sivas’ın ikinci yıl dönümünde Foça’da Aziz Nesin’le birlikte konuşmacıydık. Sonra vedalaştık. Ertesi gün ölüm haberini aldım. İzmir’den cenazenin İstanbul’a gitmesi için yapılacak işlemlerin ortasında buldum kendimi. O gün bana babamın görünmez eli yardım etti.

  14. Aynı zamanda babamın meslek örgütü olan Türk Tabipler Birliği tarafından Behçet Aysan Şiir Ödülü verilmeye başlandı. Süreçte ülkemizin kıymetli ödüllerinden biri olarak pek çok şairi Behçet’le buluşturdu.

  15. Bir kış günü annemin bitmeyen baş ağrılarının kaynağı ortaya çıktı: Beyinde tümor. Böylece uzun süren tedavi süreci başladı. Bitmeyen ameliyatlar bize yaklaşık gelip gitmelerle üç yıldan fazla kalacağımız Amerika günlerini başlattı

  16. 16. Mayıs 2001’de aynı zamanda sözlük yazarı olan annem hayata gözlerini yumdu. Son gece, “Babamı neden bu kadar çok sevdin?” diye sordum ona. “Sen olsaydın, sen de severdin” dedi. Son konuşmalarımızdı.

  17. Sivas Davası’nda sanıklar idamla yargılanıyordu. O dönemde idama karşı açılan imza kampanyasına destek verdim.

  18. 2001’de sanıkların hükümleri kesinleşti. Ancak yargılamalar bitmedi. Hem firari sanıkların ayrılan dosyaları sürüyordu hem de pişmanlık yasasının çıkmasının ardından çok sayıda hükümlü Sivas’ta örgütlü hareket edildiğine yönelik itiraflarda bulunmak için mahkemeye başvurdu. Hizbullah, İslami Hareket Teşkilatı, Kaplancılar gibi örgütlerin mensupları isimlerini vermelerine rağmen başvuruları reddedildi.

  19. 2009 yılında bir babalar günü etkinliğinde bu ülkede siyasi cinayetlerde yaşamının önü kesilen aileler bir araya geldi. Toplumsal Bellek Platformu çatısı altında birleştik. Üzülerek ne kadar geniş bir aile olduğumuzu anladık.

  20. 11 Şubat 2011’de TBP olarak siyasi cinayetlerde zamanaşımı olgusunun kaldırılması ve meclis araştırma komisyonuna işlerlik kazandırılması için TBMM’ne gittik. O gün orada pek çok partiyle görüştük. Bizim isteklerimiz doğrultusunda bugüne kadar sayısız soru önergesi verildi ve reddedildi.

  21. Sivas Davası’nın zamanaşımına giden yoldaki duruşmaları başladı. Bu amaçla ikinci kere TBP olarak meclise gittik. Bu defa iktidar partisi bizi reddetti.
  22. 13 Mart 2013 zamanaşımı duruşmasında suçun insanlığa karşı işlendiği savı reddedildi.

  23. Firari sanık Cafer Erçakmak karakola beş yüz metre ötesindeki evinde öldü. Yapılan otopside gelininden DNA örneği alındı. Buna benzer skandallarla dava süregeldi; Avukatımızın bürosunda sanıklar arandı, “Ahmet Dede” tahliye edildi.

  24. Devlet Tiyatrosu’ndan Aralık 2016’da KHK ile açığa alındım. Çok kısa süre sonra yeniden işime döndüm. Kendimi tiyatroya ve yazıya verdim. Üniversitede öğrencilerimle buluşmaya devam ettim. Altı kitap kaleme aldım.

  25. Üç yıl önce CHP Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Çubuk’ta gittiği bir şehit cenazesinde, bir kadının “yakın” çığlıkları arasında saldırıya uğradı. Bu süreçte kimi parti binalarına ve havaalanı apronlarına taşan lincin bir kere daha medeniyet kaybı olduğu ortaya çıktı.

  26. Sivas ne ilkti, ne de son. Sivas’tan sonra da pek çok aydın cinayeti işlenmeye devam etti ülkemizde. Biz, daha önce acılardan geçmiş olanlar yeni cinayetlerin önlenmesinde başarısız kaldık.

  27. Erzurum’da son seçim döneminde Ekrem İmamoğlu’na atılan taşların utancı altında ezildik.

  28. Blok bir iktidar dönemi yaşadık. Kimi zaman umutlandık, kimi zaman umutsuzluğumuz en büyük yıkımımız oldu bize. Ama seçim sonrasında muhalefetin hiç bu kadar paramparça olduğu bir dönem görmedik.

  29. Ülkenin aydınlarının ve sanatçılarının cezaevini mesken tuttuğu dönem bitmedi.

  30. Bu yıl ilk defa babamın dizeleri müzikle kanatlandı. Ada Müzikten Behçet Aysan Şiirlerinden Şarkılar / Yanık Ağıt albumü çıktı. Bir sanatçının başkaca sanatçılar tarafından yorumlanmasının değerini sahiplendim.

Son olarak, benim için Sivas katliamı yaşamımı kuşatan büyük bir acı. Buna rağmen tek bir inancım var: “Zeytinlerin, limonların arasında bir yol”u biz kuracağız. Çünkü her şeye rağmen bu ülkeyi çok seviyoruz.

Yazarın Son Yazıları

Erhan Gökgücü Ödülleri

Tolstoy’un “Savaş ve Barış” romanında aklımda ellenmeden duran bir bölüm vardır.

Devamını Oku
29.11.2025
Çocuk Mezarlığı

Geçtiğimiz hafta Urfa’da marangoz atölyesinde çalışan bir çocuk işçi cezalandırılmak maksadıyla önce soyuldu.

Devamını Oku
22.11.2025
Evler...

Gülten Akın “Evler” şiirinde dediği, “Odaları şarkı tutan ev/ biri mistik biri güncel biri öyle eski/ pancursuz, yeşile gizli, çekilmiş yarışmalardan, melâli hüzünden ayıran ev/ işte o ev”di bizim ev de...

Devamını Oku
15.11.2025
Bizi Öldürdükleri Yer: İlhan Erdost Mezarlığı

12 Mart’ın hemen sonrası.

Devamını Oku
08.11.2025
Otel odalarında…

Otel odalarında…

Devamını Oku
01.11.2025
Bir Davanın Düşündürdükleri: Toplumsal Cinayet

Golding’in “Sineklerin Tanrısı” romanı, dünyanın en güzel adalarından birinde geçer: Mercan.

Devamını Oku
25.10.2025
Kitabın onurunu korumak

D.H. Lawrance “Kitaplar” adlı denemesinde, “Bir kitap iki kapaklı bir yeraltı kovuğudur. Yalan söylemek için eşi bulunmaz bir yer...” diyor.

Devamını Oku
18.10.2025
Okan Toygar’la Ataol Behramoğlu söyleşisi: ‘Hayatımız Güzeldir’

Yıl: 1983. Tren iki saat kadar rötar yaptığı Kapıkule’den ayrılmak üzere.

Devamını Oku
11.10.2025
Bir kadının hikâyesi

Kardeşim Zeynep Altıok’la birlikte geçtiğimiz haziran ayında Kadıköy Belediyesi’nin katkılarıyla Asım Bezirci üzerine bir panel gerçekleştirmiştik; şimdi de Bezirci için o panelden yola çıkarak hazırlayacağımız bir kitap çalışması için kolları sıvadık.

Devamını Oku
04.10.2025
Dil Derneği’nin Dil Bayramı’nda Yaşar Kemal

“Çocukluğum cennetimdi.” Annemle birlikte Türk Dil Kurumu’nun merdivenlerinden tırmanır...

Devamını Oku
27.09.2025
Çizgi roman denilince...

90’lı yıllarda Ankara’da bir üniversite öğrencisiyken ders çıkışı sınıf arkadaşımla sahafları dolaşırdık.

Devamını Oku
20.09.2025
Hangi 12 Eylül?

Yıllar önce okumuştum Yiğit Bener’in yazdığı “Eksik Taşlar” romanını.

Devamını Oku
13.09.2025
Kültürün demokratikleşmesi için festivallerin yaygınlaşması

Son yıllarda “kültür politikası” üzerine çok sayıda çalışmanın karşımıza çıktığı bir gerçek.

Devamını Oku
06.09.2025
Yanı başımızda oluşan nefret dili

Coetzee’nin çok sevdiğim romanı “Utanç”a, bir “modern diller” hocasının, Cape Town Teknik Üniversitesi’nde “romantik şairler” konulu bir ders verirken öğrencisiyle yaşadığı rahatsızlık verici ilişkiyi sorgulayarak başlarız.

Devamını Oku
30.08.2025
İki deprem: Sındırgı depremi ile siyaset depremi

“Hadi, gelin de dikkatle seyredin bu korkunç yıkıntıları,/ Küllerini şu talihsizin, şu döküntüleri, şu kalıntıları...”

Devamını Oku
16.08.2025
Gazze’de katliam, dünyada ikiyüzlülük

Geçtiğimiz günlerde son on beş yıldır Gazze’ye gönüllü olarak giden İngiliz doktor Nick Maynard’ın İsrail’de devam eden gaddarlığı anlattığı haberler yansıdı basına.

Devamını Oku
02.08.2025
Adalet terazisi

Paris’te bir sonbahar günüydü...

Devamını Oku
26.07.2025
Attila Jozsef dosyası

“Notos” dergi bu ayki sayısında Sevgican Yağcı Aksel’in hazırladığı Attila Jozsef dosyasıyla okurla buluşuyor.

Devamını Oku
19.07.2025
Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Sivas’tan sonra Rıfat Ilgaz’ı anımsamak...

Devamını Oku
12.07.2025
Bir yangının külü...

Yanıyoruz. Hem de birer ikişer değil, azar azar değil, biner biner...

Devamını Oku
05.07.2025
Bilimden yana edebiyata doğru

Bizlerin yaşam döngüsü tam otuz iki yıldır ortaçağ karanlığı olarak nitelendirdiğimiz Sivas katliamının yaşandığı o kara günde saklı...

Devamını Oku
28.06.2025
Nükleer savaş dersleri

Bazı kitaplardan bazen bir duygu tohumu, bir im kalır geriye.

Devamını Oku
21.06.2025
Siz Nihat Genç deyin ben abi…

Gökbilimciler, iki yıldızın evrende çarpışmasını “birleşme” olarak yorumlar...

Devamını Oku
14.06.2025
Cezaevi kapısında...

Bugün bayramın ikinci günü. Canımız sıkkın, yüreğimiz buruk. Düşünceleri nedeniyle kırk kilit altına alınanlarla özgürce buluşuncaya kadar tadımız tuzumuz yok!

Devamını Oku
07.06.2025
Sarıyer Edebiyat Günleri

Geçtiğimiz hafta pazar günü Sarıyer Belediyesi’nin düzenlediği “12. Sarıyer Edebiyat Günleri”nde “Öykücülüğümüzün Yüz Yılı” başlıklı bir panelde Sadık Aslankara, Özcan Karabulut, Hürriyet Yaşar’la birlikte konuşmacıydım.

Devamını Oku
31.05.2025
Bir Aydınlanmacı: Refik Ahmet Sevengil

Elimde uzun süredir Cemal Ünlü’nün kaleme aldığı “Söylemenin Vakti Var: Bir Yirminci Yüzyıl Bilgesi: Refik Ahmet Sevengil” kitabı var.

Devamını Oku
24.05.2025
İç sıkıntısı

Umutsuzluk ölümcül sayılabilecek bir hastalıktır. Büyük iç sıkıntıları daha çok geçmişle değil gelecekle ilişkilidir. İnsan geçen günlerden çok gelecek günlere ilişkin kaygı duyar.

Devamını Oku
17.05.2025
Dün, bugün, yarın

Dün, bugün, yarın

Devamını Oku
10.05.2025
Bir ‘örgü’ meselesi

Bir ‘örgü’ meselesi

Devamını Oku
03.05.2025
Yazarın masası

Yazarın masası

Devamını Oku
26.04.2025
Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Saf kötülüğün karşısında ayakta kalmaya çalışan iyilik

Devamını Oku
19.04.2025
İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

İyi ki doğdun Ataol Behramoğlu

Devamını Oku
12.04.2025
‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’

Devamını Oku
05.04.2025
Hüzünlü bir tiyatro günü

Hüzünlü bir tiyatro günü

Devamını Oku
29.03.2025
Onur mücadelesi

Onur mücadelesi

Devamını Oku
22.03.2025
Başka bir sağlık sistemi mümkün

Başka bir sağlık sistemi mümkün

Devamını Oku
15.03.2025
‘Kadınlar da Vardır’

‘Kadınlar da Vardır’

Devamını Oku
08.03.2025
İç dökümü

İç dökümü

Devamını Oku
01.03.2025
Kral Çıplak

Kral Çıplak

Devamını Oku
22.02.2025
Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Saklı bir tarih: ‘Ankara Öykü Günleri’

Devamını Oku
15.02.2025