Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Sivas’tan Kayseri’ye bir çizgi
Sivas Madımak katliamının
yıldönümünde, Kayseri’de patlak
veren, hızla başka kentlere yayılan
katliam girişimlerini izlerken aklıma geldi:
Kuantum mekaniğinde, “dolanıklığın” (iki
veya daha fazla parçacığın aralarındaki
mesafeden bağımsız birbirine bağlı/
bağlantılı olması) salt mekâna değil
zamana ilişkin bir durum, zamanın da
bu “dolanıklığın” yarattığı bir illüzyon
olabileceğine ilişkin bir tartışma var
(https://www.cam.ac.uk/research/news.
12/10/23; New Scientist, 21/6/2024).
SAÇMA GİBİ AMA...
Sivas ve Kayseri olayları arasında bir
“dolanıklık” aramak belki saçma bir çaba.
Ne ki Madımak yangınının, katliamın açtığı
yaralar, 31 yıl sonra bile kanamaya devam
ediyor. Orada bir kitlesel kalkışma ve
pogrom söz konusuydu. Kimi yönlendirici
aktörlerin varlığı bir provokasyona ve
gizli servis (Gladio?) operasyonuna
işaret ediyordu. Kayseri’de patlak veren
olaylarda da bir kitlesel pogrom girişimi
görülüyor. Bu olayların hızla birçok kente
sıçraması da bir provokasyon, gizli servis
operasyonu şüphesi uyandırıyor.
Bu iki pogrom arasında, atılan
sloganlar, “ötekini” yakma arzusu
gibi benzerlikler de var. Her iki olayda
harekete geç(iril)en kitlelerin aynı “hakikat
rejimi” içinde yaşadıklarını, benzer töre,
sosyal çevre, dil ve kavramların/değerlerin
(“habitus”un) ürettiği öznelliklerin
“sürüleri” olduğu kolaylıkla görülebiliyor
Bu gözlemlerden hareketle, iki farklı
zamanda ve mekânda, dünyanın ve
ülkenin farklı hallerinde ortaya çıkan bu
iki “olayı”, “zamanda dolanıklık” gibi bir
metafor aracılığıyla birbirine bağlamak
bana o kadar da saçma gelmiyor.
Sivas katliamının sorumlularını savunan
avukatların siyasi kimliklerini, ait oldukları
“habitus”u hatta “hakikat rejimini”
düşünerek 1994 belediye seçimleriyle
tırmanışa geçen siyasal İslamın bugün
iktidarda olduğunu, bu 22 yıl boyunca,
liderlerinin, entelijansiyasının, Sivas
katliamı anımsanınca aldıkları tutumları,
gösterdikleri düşünsel refleksleri de göz
önüne alarak o “metaforun” içeriğini
zenginleştirebiliriz. Dahası, Kayseri
ve diğer illerde patlak veren pogrom
girişimlerini, bunların maddi zeminini
hazırlayan jeopolitik, kültürel hatta
demografik mekân düzenleme (ya da
yıkma) politikalarından soyutlayarak
düşünmek de olanaklı değil.
"AH BİZ EŞEKLER"...
Sivas ve Kayseri olayları arasındaki “dolanıklığı” düşünürken ülkeyi bu noktaya getiren sürece destek vermiş olanları unutamayız. Şairin dediği gibi “Bunca bilgiden sonra, ne affı?” (Eliot, Gerontion- 1920).
O 22 yıl başlarken Avrupa Birliği, ABD, büyük sermaye AKP’yi destekliyor, liberal entelijansiya AKP’nin “Türkiye’de demokrasiyi normalleştirdiğini”, “demokratik devrimi tamamladığını” iddia ediyorlardı. Hatta AKP “Kürt sorununu” da çözecekti. Bunlar, siyasal İslamın hegemonya kurma sürecine “özgürlükleri” savunma adına yakıt taşırken “süreç olarak faşizmin” çoktan başlamıştı. Olanlara bakarak “Tehlikenin farkında mısınız” diye soranlara, ulusalcı, “ulusalcı sosyalist” (NAZİ), darbeci gibi kavramlarla saldırıyorlardı. Rejimi değiştirecek, “süreç olarak faşizmi” adeta sıçratacak bir anayasaya “yetmez ama evet” demekten de çekinmediler. Büyük sığınmacı felaketini başlatan, insan bedenlerini diplomatik koz gibi kullanmaya olanak veren Suriye savaşına taraf olmayı da desteklediler. Bu kez uyaranları ırkçılıkla suçluyorlardı.
Ve hâlâ Sivas katliamının adını koyamıyorlar! Sivas’ta olanın adı “Çok kötü bir şey” değil, dinci, faşist bir katliam. O katliamda, siyasal İslamın kültürel hegemonya inşa sürecinin karşısında durabilecek, dinci faşizmin liberal işbirlikçilerinin “ayaklarına takılacak” 33 devrimci, laik kültürün yeri doldurulamaz “öncü savaşçıları” yok edildi. Bu “kültür savaşçılarının” en kıdemlilerinden, liberal entelijansiyanın daha sonra “ama aldatıldık” ağlaşmaları için de geçerli, “Ah biz eşekler” başlıklı ölümsüz ve evrensel öykünün yazarı Aziz Nesin son anda kurtulabildi.
Evet, Sivas ve Kayseri adeta bir
“zamanda dolanıklık” örneği. O günden
bu güne gelişin zeminini hazırlayan, son
uğursuz gelişmeleri adeta kaçınılmaz kılan
süreci, sorumlularını, izledikleri aklı iyi
düşünmek, tutum alırken, “ideal olanın”
kalıplarına tutsak bir “güzel ruh” olmaktan
kaçınarak “somut durumun somut
analizine” dayanmak gerekiyor
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
En Çok Okunan Haberler
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Araştırma: Olası bir savaşta Türkiye'nin kaybı ne olur?