Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
‘Dinci kapitalizm’, oligarşi ve AKP
AKP üst yönetimi, iktidarını ve geleceğini, “dinci kapitalizme” ve AKP oligarşisine bağlamış görünüyor. Başlangıçta, 2002 ve ertesinde “bölgesel olarak Müslüman Kardeşler’e dayalı” bir gücü, dinci kapitalizmin desteği olarak kullanmak istediler.
Ancak bu ayak, Irak, Suriye ve son olarak da Libya’da iflas etti. AKP üst yönetimi, Müslüman Kardeşler şemsiyesi ile bel bağladığı bu desteği, hem ABD hem de Arap ülkeleri boyutlarında kaybetti. AKP tek başına kaldı.
Tek dayanak olarak da, “Türkiye içinde, her ne pahasına olursa olsun, dinci kapitalizme sonuna kadar dayanmak” zorunda kaldı. Başlangıçta Gülen cemaati ile yürütülen süreç, ABD’nin 15 Temmuz oyunu sonucu AKP’nin operasyon alanını iyice daralttı.
Son zamanlarda “tarikatlardan yeni destek sağlama girişimleri”, bu çaresizliğin sonuçlarıdır. Bölgesel olarak Arap dünyasından eski desteğini kaybeden AKP üst yönetimi, ellerindeki son kozları oynamaktadır:
- Dinci kapitalizm, yabancılaştırma ve Araplaştırma uygulamaları ile devletin elindeki varlıklar ya özelleştirilmişler, ya da “kullanım hakları” çok uzun vadeli olarak yabancılara verilmiştir.
- Büyük altyapı projeleri (!) devlet garantisi altında çok uzun vadeli gelir transferleri yükümlülükleri getirilerek, gelecek nesiller borçlu hale sokulmuştur.
- ABD ve Rusya’nın “iktidar desteğini” kaybetmemek için, “her iki tarafa da (!)” büyük ödünler verilmiştir. Muhtemelen, dünyadaki tek örnek olduk!
İktidarın “otoriter gücünü” artırabilmek için, çıta sürekli olarak yükseltildi: rejim, tek adam yönetimine çevrilerek yalnız kuvvetler ayrılığı ortadan kaldırılmadı: uygulamalarda denetim olanakları ortadan kaldırıldı.
Hukukun üstünlüğü yerine, “yeni rejim kanunlarının üstünlüğü” ortaya çıkarıldı.
“Dinci ve oligarşik kapitalizm” uygulamaları, ancak böyle bir rejim altında sürdürülebilir. “Sürdürülebilir üstünlükler kuramı”, vazgeçilmez olarak çıtanın sürekli yükseltilerek otoriter rejimin daha da otoriter hale gelmesine yol açar. Bu ise, bumerang misali, işleri tersine çevirir: aynen İstanbul seçimlerinde haksız yere seçimlerin, baskıyla tekrarlanmasının getirdiği sonuçlar gibi.
Suriye, Libya ve İstanbul kanalı bir bütündür
Bu üç olay da tükenişin sonuçlarıdır: Suriye bataklığına Müslüman Kardeşler üzerinden saplanmamız ekonomik, sosyal ve askeri felaketleri doğurdu: bu saplanılan süreç, işin Libya’ya da uzatılmasını, iktidar açısından vazgeçilmez duruma getirdi.
ABD’nin imzalamadığı Lozan’la, yine onun hoşlanmadığı Montrö ile kavgası olan AKP, bu sefer de İstanbul kanalı projesini devreye soktu.
Hoşlananlar mı? Başta ABD, sonra kimi yandaş Arap ülkeleri ve tabii yandaş “rantçılar”! Ya zarar görenler: 83 milyonun tamamı. AKP iktidarı, bu kısırdöngünün içine saplanmıştır.
***
Ve “doğa”nın kaybı: doğanın en büyük dostlarından Hayrettin Karaca’yı kaybettik. Son çıkan “Yüzleşme” kitabımda, onunla Yalova’da geçen sohbetlerimizi de kaleme almıştım. Bu halkın vefalı insanlarının hiçbir zaman unutamayacağı bir idealist doğa dostuydu. Doğanın rengârenk çiçekleri onu bağırlarında saklasın, mutlu etsin şimdi, toprak dedelerini…
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Özel okulların ücretleri uçtu
- Merakla beklenen enflasyon rakamları açıklandı!
- Milyonlarca emeklinin gözü 3 Ocak'ta!
- Yapay zeka sağlıkta çığır açıyor
- Asgari ücret ve emekli maaşı hakkında önemli iddia!
- Asgari ücret kaç TL olmalı?
- Yarısı mesleği bırakmayı düşünüyor!
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
En Çok Okunan Haberler
- Görevlerine son verilmesi talebiyle dava açıldı
- İşte 2 milyon liranın aylık faiz getirisi
- Oğluna sahip çıktı, Özel'e hakaret etti!
- CHP, belediye operasyonlarına karşı kartını çekti
- ‘Öcalan istedi, heyete katıldı’
- 'Madem hedefiniz benim...'
- Evde boğazları kesilmiş halde bulundular!
- Özlem Gürses'ten 'Bahçeli' itirafı
- Kürsüde Kürşad Yılmaz'a sert yanıt!
- Gözaltındaki Rıza Akpolat’tan mesaj var!