Habib Bektaş

‘Beni Yakın’

27 Mart 2017 Pazartesi

Sevgili Turhan, şu günlerde aklımdan neler geçiyor, bir bilsen! 1933 Almanyası’na gidiyorum. Aylardan mayıs. “Kahverengi gömlekli” faşistler ağızlarından salyalar akıtarak meydanlarda kitap yakmaktadır. O iğrenç eylem, bir törene dönüştürülür. “Feuersprüche” denen kalıplaşmış sözcükler alevlerle birlikte gökyüzüne yükselir. Yahudi, komünist, sosyal demokrat, kısacası, yükselmekte olan faşist rejime muhalif tüm demokrat yazarların, şairlerin, düşünürlerin kitapları yakılmaktadır. İşte o günlerde Bavyeralı şair yazar Oskar Maria Graf, yakılan kitapların listesine bakınca çok üzülür: Kendi kitapları listede yoktur. Ve o unutulmaz yazısını 12 Mayıs 1933 günü Viyana “Arbeiter - Zeitung”da yayımlar. Özetle şöyle der: “Neden benim kitaplarım yok yakılanlar arasında!.. Beni yakın! (...) Tüm yaşamımdan ve tüm yazdıklarımdan sonra kitaplarımın odun yığınlarının alevlerine verilmesini talep ediyorum. Kitaplarımın Nazi - katil çetelerinin kanlı ellerine ve çürümüş beyinlerine ulaşmamasını talep etme hakkım vardır. Yakın Alman ruhunun eserlerini! O, sizin utancınız gibi sönmeyecektir, unutulmayacaktır!”

Vatandaşlıktan çıkarılır, kitapları yasaklanır, yakılır, Viyana’daki gönüllü sürgünden sonra da mültecilik başlar: Çekoslovakya, sonra da Hollanda üzerinden ABD. Yıllar sürecek bir yolculuk. O artık yabanda kalbi kanayan bir yazardır.

Boşuna değil böyle şeyler düşünmem: Son günlerde karşılaştığım birçok insan soruyor:

“Biz neden dışarıdayız?”

“Biz de suçluyuz” diyorlar, “Biz de yasalara aykırı bir şey yapmadık. Biz de insan’a saygılıyız. İnsan haklarını, düşünce özgürlüğünü ve barışı demokratik kurallar çerçevesinde savunuyoruz; demokratik kurallar çerçevesinde mücadele ediyoruz. Öyleyse... Biz neden dışarıdayız?”

İnsanlar bu soruyu sormakta haklı: Referandumdan haberin vardır kuşkusuz. Başbakan Binali Yıldırım, referandumda “hayır” diyecek insanları hiç de etik olmayan bir tavırla “terörist” ilan etti. “Teröristler” listesine ekledi: “Milletim, hayır diyenlere şöyle gözucuyla baksa olayı çok net görür. Kim hayır diyor, PKK’nin sözde üst düzey yöneticileri, kim hayır diyor, FETÖ’nün kaçak terörist sürüsü. (...) Başka bir “hayır” kampanyası, HDP ve CHP. Belli ki CHP sırtını terör örgütüne yaslamış, HDP’nin kayığına binmiş vaziyette...”

Öyle bir zaman diliminde yaşıyoruz ki; düşünen, okuyan, yazan, barışı savunan, insan haklarına, düşünce özgürlüğüne saygılı insanlar sormadan edemiyor: Cumhuriyet’in yazarları neden içeride?

Akademisyenler üniversiteden neden atıldı?

Ben neden dışarıdayım?

İşte böyle Turhan.

“Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır…”

Turhan, seni iyi tanıdığımı düşünüyorum; kitap sevdanı biliyorum, ve türkülerini, ve insan’a olan sevgini, saygını…

Seninle birlikte içeride olan arkadaşlarını da tanıyorum. Onlar benim yazarlarım. Düşüncelerine katılsam da katılmasam da saygı gösterdiğim, okuduğum, yararlandığım yazarlar. Üstelik yazdıklarının altına gözümü kırpmadan imzamı atarım.

İddianame hâlâ yazılmadı değil mi! Yazık! Hazır olsaydı neyle suçlandığınızı bilecektik. Sahi, neden içeride olduğunuzu siz de merak ediyorsunuz değil mi?

Sevgili Turhan, seni özledim, özledik. Sen olmayınca kitaplar hüzünlü, bir parça da yetim.

Siz olmayınca CUMHURİYET mahzun, boynu bükük. Yine de ama dimdik ayakta.

Selam olsun sana, ve elbette arkadaşlarına, ve düşünceleri nedeniyle içeride olan tüm insanlara.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘Beni Yakın’ 27 Mart 2017

Günün Köşe Yazıları