Iğdır’dan Nahçıvan’a açılan Dilucu Sınır Kapısı...
Kanlı terör örgütü PKK’nin hedefinde polisleri ve korumaları götüren servis aracı vardı...
Yine bombalı tuzak ve 14 şehit.
Aracın geçtiği Aralık ilçesine bağlı Hasanhan köyü yakınlarında yola önceden döşenen bir ton bomba uzaktan kumandayla patlatıldı.
Kana doymayan bir terör örgütü, sadece konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu...
Türk Silahlı Kuvvetleri güçlüdür, milletin ordusudur...
Düzenli bir ordu, terör örgütleriyle öyle kolay kolay baş edemez...
İki gün önce Dağlıca, dün Iğdır...
İnsan ister istemez soruyor:
“Yarın neresi?”
Güzel yurdumu yönetenler başkasının acısını kendi acısı olarak görmedikleri için, “barış, hayat, umut” yerine “evlatları feda etme”yi yeğliyor.
Aklımız özgürlüğün neresinde? Barış, umut, kardeşlik bir toplum için ne anlam ifade ediyor?
Başbakan tüm evlatların sorumluluğunu üzerinde taşıyor...
Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Süryani...
Dini, dili, ırkı, mezhebi, rengi, dili ne olursa olsun...
Bir başkasının acısını, çığlığını, yakarışını bir Başbakan olarak vicdanında duyacaksın, yaşayacaksın...
Adaletin ufkunu, hukukun üstünlüğünü kendi çıkarların uğruna değil, şehit düşenler ve ölen masum çocuklar için de geçerli sayacaksın.
Tüm bunlar salt Başbakan için değil hepimiz için, bu ülkeden yaşayan tüm insanlar için geçerlidir...

***

Güç, para, iktidar hırsı evlat acısının ne olduğunu bilmez...
Kimisinin evladı bedelli askerlik yapar, kiminin evladı “çürük raporu” alıp vatan görevinden yırtar...
Onlar evlatlarını vatan için feda etmezler... Feda edilenler yoksul ailelerin çocuklarıdır...
Kimi subay, kimi asker, kimi polis...
Yazımı yazdığım saatlerde Dağlıca şehitleri toprağa veriliyordu...
Önceki gece İstanbul, Ankara, İzmir ve birçok kentimizde eli kanlı terör örgütüne tepki vardı.
Kimi kentlerde bu tepki bir siyasal partinin seçim eylemine dönüştü, bir adım daha gidip yasaların ve anayasanın koruması altında olan HDP’nin binalarına girildi, camları kırıldı...
Her türlü demokratik tepkiye evet ama kırıp dökmeye, HDP il, ilçe başkanlarının bulunduğu binaları yakıp yıkmaya hayır!
Eğer bunun önü alınmazsa, Güneydoğu’ya giden yolcu otobüsleri taşlanırsa iş çığırından çıkar...
Türkler ve Kürtler kardeştir... Her Kürt kardeşimizi potansiyel terörist olarak görmek ise çok tehlikelidir...
Bizim umutlarımızı kirleten, kan gölünde boğan kim olursa olsun karşı çıkacağız, onlarla demokratik mücadelemizi yapacağız...

***

Bakın İstanbul Çağlayan’da Türkçeyi bilmeyen ailesiyle Kürtçe konuşan 21 yaşındaki Sedat Akbaş, dört kişinin saldırısına uğradı ve kalbinden bıçaklanarak öldürüldü...
Haberi okuyunca yüreğim bir kez daha yandı...
Dağlıca için, Iğdır için, Silopi için, Şemdinli için yandı.
Askerimiz, polisimiz için nasıl yandıysa öyle yandı...
Cizre’de bir bebek ve 5 kişinin yaşamını yitirmesinin ardından 13 yaşındaki Cemile Çağırga, 18 yaşındaki Osman Çağlı başından vurularak öldürüldü.
Cemile’nin naaşı evinde dondurucuda bekletiliyordu, toprağa verildi mi öğrenemedim...
Tüm bu yaşananlardan bu ülkeyi yönetenler ders almadı...
Toplum olarak uçurumun kıyısındayız!
Korkum bir iç savaşın çıkması...
Türkiye iç savaşı yaşamadı...
İç savaş acımasızdır, iç savaş başa beladır!
Kandan siyasal rant çıkarmak isteyenler, barış, umut, sevgi kelimelerini ağzına almayanlar...
Evet sizler!
Ve eli silahlı kanlı terör örgütü PKK...
Çalmayın umutlarımızı!
Şehit düşenler, derin kuytuluklarda etkisiz hale getirilenler bu ülkenin insanları, çocuklarıdır...
Kana kan intikam duygusuyla bir yere asla varılmaz...