Hikmet Çetinkaya

Ölü Çocuklar Ülkesi... (22.01.2015)

22 Ocak 2015 Perşembe

Mağdurun, ezilenin, linç edilenin, zindanda öldürülenin bağışlandığı bir ülkede yaşamak zor arkadaş...
Devlet-polis şiddetinde “her şey vatan için” denilen bu topraklar kanla sulandı...
Ölümler, kıyımlar!
Acılar, hüzünler!
Annelerin o çığlıklarından birini daha duyduk Kayseri’de:
“Lanet olsun böyle adalete!”
Ali İsmail Korkmaz davası karara bağlandı. Yargı üçü polis, dördü fırıncı, biri ocakçı sekiz kişinin yargılandığı davanın yedinci duruşmasında en fazla 10 yıl 5 ay ceza verdi.
Sanık Mevlüt Saldoğan duruşma salonuna SEGBİS’le bağlandı ve şöyle dedi:
“Gezi eylemleri hükümete karşı bir darbe girişimidir. Halkın canına, malına kastetmişlerdir. Gerçek katil o çocukları sokağa çıkaranlardır.”
Öteden beri hep böyledir...
Laik, demokratik hukuk devleti olan Türkiye’de yurttaşlar yasal ve anayasal demokratik haklarını kullanamaz.
Eğer kullanırlarsa ya öldürülür ya da terör örgütü üyesi yaftasıyla yakalanıp gözaltına alınır.
Bu da yetmez!
Sorgusu yapılır, tutuklanır, zindana atılır, orada çürütülür...
Ali İsmail Korkmaz Gezi eylemlerine katılan bir üniversite öğrencisiydi...
Eskişehir’de nasıl dövülüp 38 gün komada kaldığını unutmadık...
Nasıl kovalıyorlardı, yere yatırıp odunla dövüyorlardı...
Katiller üç polis ve fırıncılar değilmiş!
Dava Eskişehir’de niçin görülmedi?
Kim verecek bu sorunun yanıtını!

***

Güneşli bir günün ortasında yazıyorum yazımı... Yazarken nice ölümleri, kıyımları düşünüyorum...
Acıları!
Annelerin çığlıklarını!
İster Cumhurbaşkanı olun; Başbakan, Başbakan Yardımcısı, İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı, vali, emniyet müdürü...
Teorik olarak polis kimin polisi?
Sizin mi, devletin mi, kamunun yani halkın mı?
Halkın polisidir, halkın!
İster müdürü emir versin, ister kendi duygularıyla; linç girişiminde bulunamaz...
O gencin elinde silah yoktu, terörist değildi Ali İsmail...
Gaz kapsülünden kaçıyor, kıstırılıp kıyasıya dövülüyor.
Cinayet işleniyor, üniversiteli genç günlerce komada kalıyor...
Bingöl’de polis müdürleri gece teröristlerce öldürülüyor değil mi?
Kim öldürüyor onları?
Bilinmiyor, çünkü dava sürecine yasak geliyor, gazeteciler bu konuyu ayrıntısıyla yazamıyor...
Yazarlarsa suç!
Benim ülkemde demokratik tepkiler, eylemler nedense antidemokratik oluyor.
Cinayet işleyenler AKP iktidarınca korunup kollanıyor, elinde döner bıçağıyla sağa sola saldıranlar kahraman olarak görülüyor...
Acılarımız, kaygılarımız yumak yumak olmuş!
Hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet, vurgun aklanır olmuş...
Halkın Meclisi karar vermiş, 50’ye yakın fireyle...
Oh ne güzel, dört bakan Yüce Divan’a gitmekten kurtulmuş...
Vatan sağ olsun!

***

Cizre’de neler oluyor, niye öldürülüyor insanlar?
Ortada kışkırtıcıların olduğu kesin.
Kaç kişi öldürüldü bugüne dek?
Son 20 gün içinde altı insan öldü...
Ölenlerin dördü çocuk!
Çocuklarımız, gençlerimiz öldürülüyor...
Öldürenlerin tek savunma silahı var:
“Biz hükümeti devirmek isteyenlerle mücadele ediyoruz, kimseyi öldürmedik”
Kim öldürdü o zaman?
“O çocukları sokağa çıkaran, darbe girişimi yapanlar...”
Her demokratik eyleme böyle bir kılıf uyduruluyor...
Hrant Dink de böyle öldürüldü...
Önce valinin makamına çağrılıp “ayağını denk al” denildi...
İstanbul’un en işlek caddesinde infaz edildi...
Aradan sekiz yıl geçti, dosya yeniden açılıyor...
Oysa Nedim Şener, bunu çok önceden yazdığı için, gözaltına alınıp tutuklanmamış mıydı?
Alıştık ölümlere...
İki gün sonra Uğur Mumcu’yu anacağız...
Aradan 22 yıl geçip gitmiş...
Uğur’un öldürüldüğü gün doğan çocuklar 22 yaşında...
Ya ölenler kaç yaşındaydı?
12-22 yaşında!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları