Hulda ve Zaman

15 Mayıs 2012 Salı
\n

\n

\n

\n

İlhan Koman ki tıraşsız heykeltıraş \n

\n

Uçmaya doğru sakallı...\n

\n

Elinde bombalarla bebekler\n

\n

Heykel gibi olmayan heykeller,\n

\n

Taşınırdı garip maacir\n

\n

Güneyinden kuzeyine kutupların \n

\n

Battı batacak teknesiyle\n

\n

Varmak için Edirneye \n

\n

Selimiyeye…”\n

\n

Can Yücel\n

\n

\n

\n

Huldanın karnındayız. Yüzyıl başlarında Avrupalı bir işçi ailesinin oturma odasına ışınlanmışız sanki. Her şeyin yalın, yok ve değerli olduğu zamanlardayız. Büyük ahşap bir masa, masanın bir köşesini çevreleyen sedir. Beyaza boyalı ahşap duvarlar bir tepe penceresi bulunan tavana kadar raflarla dolu. Her boşluğa bir şeyler sokuşturulmuş. İpler, teller, kâğıt ruloları, avadanlıklar. Üst raflarda toprak ya da tahta heykelcikler, daracık merdiven boşluğuna açılan kapının yanında ise Akdenizheykelinin bir metrelik kopyası duruyor. \n

\n

Yorgun tekne Akdenizde kendisine soyluluk unvanı kazandıran sanatçının anısını yaşatmaya çalışıyor. Hayatta kalması, bakımı pahalı, zorluyor ve bu bana hüzün veriyor. Masa başında kahve içiyoruz. Masayı İlhan Koman yapmış. Parçalar ahşap zıvanalarla birbirine bağlanmış, demir çivi yok. Su ve mürekkep lekeleriyle dolu cilalı yüzeye dokunduğumda zamana dokunmuş oluyorum. Komanın elleri oluyor ellerim. Onu güvertede ayakta, başı yukarıda yelkenleri gözler görüyorum. \n

\n

***\n

\n

Son yirmi yılını deniz üstünde, hayal etmek, aramak ve yaratmakla geçirmiş İlhan Koman; 1921de doğdu, 1945te İstanbul DGS Akademisini bitirdi. Devlet bursuyla Parise giderek Academie Julianda okudu ve ilk sergisini Pariste açtı. Yurda dönüşünde akademide öğretim üyesi oldu. Birçok eseri önemli ödüller aldı. Anıtkabirin doğu kanadı rölyeflerini yaptı. \n

\n

Ellili yılların sonunda İsveçe yerleşti ve Stockholm Uygulamalı Sanatlar Yüksekokulunda öğretim üyesi oldu. Yeni geometrik türevler ve yel değirmenleri gibi bilimsel buluşlar yaptı, tescillendi. Bir nesnenin sanat olması için has, gerçek olması gerekir. Sanatta tek ölçü budur. Aslında sanat, insanın bilinmeyene doğru çıktığı bir serüvendir diyen sanatçı 1986’da, altmış beş yaşında Stockholmde öldü. \n

\n

***\n

\n

Hulda, 1905 yılında İsveçte, bir yük gemisi olarak doğdu. Altmış yıl Baltıkta kereste, taş, demir taşıdı. 1965’te İlhan Koman tarafından satın alınarak baştan aşağıya yenilendi. Yazları dolaşarak, kışları Stockholm limanına demirleyerek sanatçıya ve ailesine ev sahipliği yaptı. 2010 Avrupa Başkenti etkinlikleri sırasında İstanbula gelen Hulda, şu sıra Fethiye körfezinde. Komanın evlatları, babalarının sevgili gemisi bir kültür ve sanat taşıyıcısı olarak bir süre anayurdunda kalsın istiyorlar. \n

\n

O anayurt, ilk birkaç bin yılında insanlık tarihine damga vuran iki önemli heykel atölyesini barındırmıştı. Son birkaç yüzyılında ise cehalet baskın çıkmış, heykelleri put ya da müstehcen sayıp cinsel organlarını koparmıştır. Bugün büsbütün ucube denilerek nefretle yıktırılan anıtların, parayı veren içeriğe karışır yolundaki geri kalmış zihniyetlerin hükmünde. \n

\n

İlhan Koman, Huldanın yelkenlerini Baltık rüzgârıyla şişirdi, ama hep Akdenizin rüzgârını, laciverdini özledi. Heykellerin balyozlandığı, sanatın içine tükürüldüğü günleri görmedi, görmemek için yurdunda değil, özgürce yaratabileceği bir ülkede yaşamayı seçti. Bilimle sanatla çağını aşmaya çalıştı ve bir dünya sanatçısı oldu. Türkiyede en çok bilinen heykeli ise Akdeniz!

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 8 Ocak 2013
Burhan Günel 1 Ocak 2013
Edebiyatın Sağı Solu 25 Aralık 2012

Günün Köşe Yazıları