Sendikacılardan iş insanlarına, gazetecilerden astrologlara değin iktidara dokunan yanıyor. Saray düzeni, “yeni Türkiye, Anadolu ihtilali” diyerek 1923 Devrimi ile kurulan demokratik, laik Cumhuriyeti tümüyle sonlandırıp bir tür meşruti monarşiyi tümüyle oturtma peşinde.
Bu düşün önündeki en büyük engel, demokrasiyi içselleştirmiş olan halk çoğunluğu.
Toplum, uzun yıllardır seçeneksizlik içinde bırakıldı. Soluğu yeten, toplumun güven duygusuna seslenen, gerçek, ciddi, geleceğe yönelik somut bir program öneren, en önemlisi umut vererek yurttaşları birbirini tek hedefte kenetleyecek bir siyasi iradeye tanık olmadı.
Öyle anlaşılıyor ki CHP’nin son girişimleri, bu seçeneksizlik, dolayısıyla çaresizliğe bir çözüm bulmaya yöneliyor. Bu çok önemlidir.
Toplumun içine itildiği umarsızlığa, yoksunluk ve yoksulluğa, adaletsizliğe derman olacaktır, koyulduğu cendereden kurtaracaktır, süreğen seçeneksizliği giderecektir.
CHP’nin çıktığı yolun yaratacağı dalganın boyutu, Cumhuriyet ilkeleri ile sorunu olmayan tüm muhalefeti de içererek genişlediğinde halk, yaklaşık çeyrek yüzyıllık yalnızlıktan büyük ölçüde sıyrılmış olacaktır.

HİMAYE MİSKİNLİĞİ
Rusya, uzun süredir desteklediği Esad’ı Moskova’ya kaçırarak Suriye’de çıkarlarından ödün verdi.
Bunun karşılığı, diyeti mutlaka olacaktı.
Oluyor da.
Trump ile Putin baş başa verdiler, bu kez Ukrayna’yı halledecekler. Göz yumma sırası ABD’de.
Batı emperyalizmininin oyuncağı konumuna düşen Zelenski’ye gelince. Durumunun ayrımına varmış, diyor ki:
“ABD’nin desteği olmadan hayatta kalma şansımız çok düşük. Bunun çok önemli, (ABD’nin yardımının) kritik olduğunu düşünüyorum. Amerikan desteği olmadan Rusya’ya karşı savaşmayı düşünmek istemiyorum. Stratejik ortak olmayacağımızı düşünmek istemiyorum.”
Bu sözler, bir boyun eğicinin düştüğü acınası durumu özetliyor.
Çevremizde yaşananlardan Türkiye’yi yönetenlerin de pek ders çıkarmadıkları ortada.
Oysa biz biliyoruz ki bu yurt, “Yabancı bir devletin himaye ve desteğini kabul etmek, insanlık özelliklerinden mahrumiyeti, beceriksizlik ve miskinliği itiraftan başka bir şey değildir” diyen bir halk önderinin attığı temeller üzerinde yükselmiştir.
İHANET ÇEŞİTLEMESİ
Saray’ın gölgede kalıp MHP liderine başlattığı İmralı’dakiyle pazarlık süreci, bambaşka bir yere evrilmeye başladı.
DEM’liler, konuya ilişkin “bilgi” vermek üzere Irak’ın kuzeyinde oluşturulmuş ABD mandasının başındaki feodal beylerle görüşmeye gitti. Yapılan açıklamaya göre, manda yönetiminin beyi Barzani “sürece ilişkin görüş, öneri ve düşüncelerini” aktarmış!
Dahası, İmralı’daki hükümlü “Kandil’deki KCK’lilere, Suriye’deki SDG’lilere, Avrupa’daki KCKD-E ve KNK’ye” birer mektup göndermiş.
Saray düzeni; yurdun güvenliğini, geleceğini mandacı beyler ile terör örgütlerinin “görüş, öneri ve düşünceleri”ne bırakmış gözüküyor.
Öte yanda, iktidar ittifakının ortağı, Hizbullah’ın partisi HÜDA PAR’ın Türkiye’nin sınırları ve bütünlüğünü tartışmaya açacak önerilerini, Saray’ın başdanışmanı Mehmet Uçum “ihanet” diye niteledi.
Pazarlık yürüttükleri İmralı’daki ve örgütünün silahla, şiddetle yıllardır ülkeye dayattıklarının HÜDA PAR’dan ne farkı olduğunu aktarsalar da öğrensek.