Mehmet Ali Güller

ABD’nin Ukrayna krizinde Karadeniz hedefi

29 Ocak 2022 Cumartesi

Ukrayna NATO üyesi değil. Dolayısıyla Ukrayna’ya bir saldırı durumunda NATO üyelerinin 5. madde gereği ABD’nin safında savaşma sorumluluğu yok.

Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ukrayna kriziyle ilgili “Türkiye, NATO müttefiki olmanın yükümlülüklerini bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yerine getirmeye devam edecektir” (26.1.2022) demesi, ABD’ye “açık vaat” anlamına gelmektedir. Ve bu “açık vaat”, iktidarın başından beri krizdeki sorunlu konumlanmasını yansıtmaktadır.

Nitekim Erdoğan başkanlığında toplanan Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) mesajı da o yanlış konumlanmaya işaret etmektedir. “Rusya Federasyonu ve Ukrayna arasında artan gerginliğin ele alındığı” belirtilen MGK bildirisinde “taraflara sağduyu içinde tansiyonun düşürülmesi çağrısında bulunulduğu” belirtilmektedir (27.1.2022). Oysa bu krizde taraflar Ukrayna ve Rusya değildir; ABD ve Rusya’dır.

KARADENİZ CEPHESİ

ABD’nin Rusya’ya karşı Ukrayna cephesi inşa etme çabasını durduracak politika Rusya ve Ukrayna’ya tansiyon düşürme çağrısı yapmak değil; ABD’nin bu stratejisinde NATO’yu araç olarak kullanmaya çalışmasına doğrudan itiraz etmektir. Ankara’nın, Berlin ve Paris’in Washington’u frenleme çabalarını aşar nitelikte tutum alması kritik önemdedir. (Bu bağlamda Hırvatistan Cumhurbaşkanı Zoran Milanovic’in “Ukrayna ile Rusya arasında çatışma çıkarsa NATO’daki askerlerimizi geri çekeceğiz” (25.1.2022) çıkışı çok önemli.)

Çünkü krizin sıcak savaşa dönüşmesinden en olumsuz etkilenecek ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Karadeniz, savaşın en önemli cephelerinden biri olacaktır. Kaldı ki ABD’nin Ukrayna krizi üzerinden yürüttüğü projesinde hedeflerden biri de Karadeniz’in statüsünü değiştirmektir.

Washington, Karadeniz’i “Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin konusu” olmaktan çıkarıp NATO gölüne dönüştürmek ve Karadeniz’de NATO donanma varlığını sürekli hale getirmek istemektedir. Bu da haliyle Boğazlarımızın statüsünü hedef almaktadır.

‘GEMİ GEÇİŞLERİNE YENİ KURALLAR’

Nitekim ABD basınında Biden yönetiminin, Karadeniz’de savaş gemilerinin geçiş ve hareketi için yeni kurallar getirmek istediği öne sürüldü (WSJ, 26.1.2022).

Rus uzman E. Albay Oleg Faliçev, Sputnik’e yaptığı açıklamada bunun mümkün olamayacağını belirtti: “ABD, savaş gemilerinin Karadeniz’e geçiş ve kontrol kurallarını kendi çıkarlarına göre değiştirmek istiyor. Ama bunu yapmak o kadar da kolay değil. Çünkü öncelikle Rusya, Türkiye ve diğer Karadeniz ülkeleri Montrö Anlaşması’na değer veriyor. İkincisi, anlaşma uluslararası öneme sahip. Feshedilmesi için konunun, BM veya BM Güvenlik Konseyi’nde gündeme getirilmesi gerekiyor. Elbette Rusya, Türkiye ve bu anlaşmanın hazırlanmasında yer alan birçok diğer ülke buna karşı çıkacak” (Sputnik, 27.1.2022).

ABD’nin Karadeniz planı sürpriz değil. Moskova uzun süredir Karadeniz, Montrö ve bu bağlamda Kanal İstanbul tartışmalarını dikkatle izliyor.

Nitekim, ABD ve NATO’nun Rusya’nın güvenlik tekliflerine yazılı yanıt verdiği gün, Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov, “Karadeniz’de barışı korumada Türkiye’ye kritik rol düşüyor” mesajı verdi (İsmet Özçelik, Aydınlık, 27.1.2022).

ANKARA NE YAPMALI?

Konu ve ABD’nin Karadeniz planı, sadece Ruslar için değil, Türkiye’nin Karadeniz çıkarlarını savunan emekli amiralleri için de sürpriz değildi. Nitekim 104 amiral bu riskleri görerek 4 Nisan 2021’de bir bildiriyle kamuoyunu bilgilendirmişti. (Ancak iktidar amiralleri hedef almış, amiraller hızla gözaltına alınmış ve dava açılmıştı.)

Çünkü Erdoğan’ın kimi açıklamaları, ABD’nin planına yarayacak nitelikteydi. Erdoğan, 19 Aralık 2019’da “Montrö’de bize tanınan bir hak yok” diyerek konuyu tartışmaya açmış, 5 Ocak 2020’de “Savaş gemileri gerekirse Kanal İstanbul’dan geçer” diyerek Montrö’nün zeminini torpillemiş, amirallere yanıt verdiği 5 Nisan 2021’de de “Daha iyisi için imkân bulana kadar Montrö’ye bağlılığımızı sürdürüyoruz” diyerek, değişiklik olasılığına yeşil ışık yakmıştı!

Tablo ortada. Ukrayna krizi Karadeniz üzerinden Türkiye’ye olumsuz etkiler doğuruyor. Ankara bu nedenle “tarafları sağduyuya davet etme” politikası yerine, ABD’nin Ukrayna üzerinden Rusya saldırganlığına destek vermeyeceğini açıkça ilan etmelidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları