Mehmet Ali Güller

Mao-Stalin’den Şi-Putin’e

16 Mayıs 2024 Perşembe

Yeniden seçilen Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ilk yurtdışı ziyaretini Çin’e yapıyor. Nitekim yeniden seçilen Çin Halk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Şi Cinping de ilk yurtdışı ziyaretini Rusya’ya yapmıştı.

Türkiye’de seçilenlerin ilk yurtdışı ziyaretini KKTC’ye yapması gibi örneklerden de görüleceği üzere dünyada seçilenlerin ilk yurtdışı ziyaretini nereye yaptığı, ilişkilerinin derinliğini anlamak bakımından kritik önemdedir.

GÜCÜN YENİDEN DAĞILIMI

Şi ve Putin’in karşılıklı ilk ziyaretleri bana Frederick Kempe’nin saptamasını anımsattı. ABD’nin ünlü düşünce merkezlerinden Atlantik Konseyi’nin başkanı Kempe, Şi ve Putin’in 2022’deki o çok önemli “ortak bildirisini” analiz ettiği CNBC’deki yazısında, ikilinin “Mao ve Stalin’in ortaklığını aştığını” belirtmişti.

Kempe, o analizinde, Şi ve Putin’in ortak bildirisiyle “dünyada gücün yeniden dağılımına yönelik bir eğilimin ortaya çıktığını ilan ettiklerini” belirtmişti.

İşte o süreçteyiz: İki lider adım adım çok kutuplu dünyanın yeni düzenini inşa ediyorlar.

ÇİN VE RUSYA’NIN DEDOLARİZASYONU

Putin, ziyareti öncesinde Çin’in Şinhua haber ajansının sorularına verdiği yanıtta yeni düzene işaret ediyor. “Adil birçok kutuplu dünya düzeni inşa etmek için dış politika koordinasyonunu güçlendirmeye çalıştıklarını” ve “küresel yönetişim sisteminin reforme edilmesine katkıda bulunduklarını” belirtiyor.

Putin’in de ifade ettiği üzere iki ülke, ilişkilerini “kapsamlı stratejik koordinasyon ortaklığı” olarak tanımlıyor. Zira Çin Halk Cumhuriyeti, ilkesel olarak Soğuk Savaş sürecine ait ilişki tanımlarına karşı çıkıyor; ittifak vb. kavramları kullanmıyor.

Çin-Rusya ilişkilerinin bu derinliği, elbette ticaretlerine de yansıyor. Putin’in Şinhua söyleşisinde açıkladığı verilere göre iki ülke beş yılda ticaretlerini ikiye katlamış durumdalar: 2019’da 111 milyar dolar olan ticaret hacmi, 2023’te 228 milyar dolara çıkmış durumda.

“Yeni düzeni” ve dedolarizasyonu anlamak bakımından da belirtelim: Putin ikili ticaretin yüzde 90’ının dolar yerine iki ülkenin ulusal parasıyla olduğunu belirterek ticaret hacmini bir de o paralar cinsinden açıklıyor: 20 trilyon ruble ya da 1.6 trilyon Yuan.

NEOSÖMÜRGECİ ABD

Peki neden ve neye karşı yeni düzen? Putin’in yanıtı net: Neosömürgeci yöntemlere başvuran ABD’ye ve düzenine karşı...

Putin, ABD ve müttefiklerini 1) medeniyet ve kültürel çeşitliliklere saygı duymamakla, 2) diğer uluslara kimlerle ilişkili kuracakları ya da kesecekleri konusunda baskı yapmakla, 3) diğer ulusların kendi kalkınma modellerini seçmelerine karşı çıkmakla, 4) diğer ülkelerin egemen çıkarlarını göz ardı etmekle, 5) diğer devletler pahasına refahlarını sağlamaya çalışmakla ve 6) bu amaçla neosömürge yöntemlere başvurmakla suçluyor.

YENİ DÜZENİN ARACI: BRICS

Putin’in Şinhua söyleşisinde “yeni düzen” inşasının aracı olarak önemle işaret ettiği platform ise BRICS...

Putin, birincisi, BRICS’in “uluslararası ilişkilerin daha demokratik, istikrarlı ve adil bir mimarisini teşvik edebilmesi” için kapasitesini geliştirmeye ve küresel ilişkilerde görünürlüğünü artırmaya çalıştıklarını söylüyor.

Putin, ikincisi Küresel Güney ve Doğu ülkelerinin, BRICS’i seslerini daha iyi duyurabilecekleri ve dikkate alınmalarını sağlayacakları bir platform olarak gördüklerini ifade ediyor.

Bitirirken “Çok kutupluluk ne işe yarar” sorusuna BRICS üzerinden yanıt verelim: İlk kez BRICS üyesi Güney Afrika, İsrail’i soykırımcı diye suçlayarak Uluslararası Adalet Divanı’na dava açtı. Ve divan, ABD baskısını dengeleyebilen BRICS’in gücünün etkisiyle davayı kabul edebildi.

İşte “neosömürgecilerin düzeni” böyle böyle değişiyor...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları