Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Başbakanlık'taki Hizbullahçı!..
Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün Hizbullah örgütüne yönelik 4 kentte eşzamanlı düzenlediği operasyonlarda yakalanan 11 kişiden 8’i önceki gün tutuklandı. Zanlılardan Hüseyin O.’nun Dışişleri Bakanlığı’nda şoför olduğu ortaya çıktı! Bu olay dönemin Fazilet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan’ın 8 yıl önce, “Devlet mi Hizbullah’a sızdı, Hizbullah mı devlete” şeklindeki sorusunu anımsattı!.. Peki Kutan bu ilginç soruyu neden sormuştu?..
Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu, 17 Ocak 2000’de İstanbul Beykoz’da güvenlik güçlerince öldürülünce örgüte yönelik olarak 60 kentte seri operasyonlar yapıldı. 4 ay içinde örgütün yüzlerce militanı ele geçirildi. Yakalananlar arasında, polis, hâkim, avukat, mühendis, doktor, öğretmen, imam, memurlar ve belediye başkanları da vardı. Her meslekten insanın kanlı bir örgütte faaliyet göstermesi en az altından onlarca ceset çıkarılan mezar evler kadar ülkeyi şoke etmişti.
Peki Hizbullah’ın sızmadığı yer kalmış mıydı?.. Kutan’ın ilginç sorusuna dayanak olan bir olay da gösterecektir ki hayır!..
Beykoz operasyonunda Hizbullah’ın bilgi işlem merkezi de ele geçirilmişti. Velioğlu elindeki Kalaşnikofla hücre evdeki bilgisayarları yaylım ateşine tutup tahrip etse de, ABD’deki CIA merkezine gönderilen hard disklerin büyük bölümü kurtarılmış ve örgütün önemli sırları deşifre olmuştu.
17 Ocak operasyonundan 4 gün sonra polise ilginç bir ihbar yapıldı. Ekipler 21 Ocak 2000 günü bakanlar kurulu toplantısı sırasında Başbakanlık binasına girdiler ve birinci kattaki bir odada çalışan bir görevliyi gözaltına aldılar. Bu kişi Başbakanlık’ta bilgisayar operatörü olarak çalışan Abdülsamet Yıldız’dan başkası değildi. Yıldız Hizbullah’ın bilgi işlem sorumlularından biriydi. Evi de basıldı ve bazı milletvekilleri ve üst düzey devlet yöneticileriyle ilgili gizli bilgiler ele geçirildi!
5 Şubat 2000’de ise Başbakanlık’ta, bilgisayar ağına dışarıdan girilmesini sağlayan cihazlar ortaya çıkarıldı. Skandala Başbakan Bülent Ecevit’in talimatıyla MİT el koymuştu.
Evet, Kutan’ın da dediği gibi Hizbullah devlete sızmıştı! Ama bu sızma öyle pat diye olmamıştı. Hizbullahçı Yıldız 1986’da Yem Sanayii Anonim Şirketi’ne işçi olarak girmiş, 8 yıl sonra da aynı kurumda teknisyen kadrosuna geçmişti. Sonra nasıl olmuşsa 1997’de Başbakanlık İdari ve Mali İşler Müdürlüğü’nde çalışmaya başlamıştı!
Ancak daha şaşırtıcı gelişmeler olmuştu. 31 sanıkla birlikte 1 Ağustos 2000’de Ankara 1 Nolu DGM’ye çıkarılan Abdülsamet Yıldız’ın avukatı, müvekilinin, Başbakanlık’ta gizli dereceli yazılar yazdırılacak kadar güven sağladığını söylemişti!
Abdülsamet Yıldız 18 Nisan 2002’de, Sadullah Arpa ve Abdurrahman Alpsoy’la birlikte “Yasadışı silahlı örgüt üyesi olmak” suçundan 15’er yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı. Ancak Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, 2 yıl sonra sanık avukatlarının yeni TCK uyarınca gündeme getirdikleri tahliye talebini yerinde buldu. Ve Yıldız ile Arpa 4 Kasım 2004’te tahliye edildi. Yıldız da şimdilerde AKP’nin topluma dönüş yasasıyla salıverdiği 2 bin kadar örgüt militanı gibi aramızda dolaşıyor!
Abdülsamet Yıldız Başbakanlık birimlerinde çalıştığında ülkeyi Necmettin Erbakan yönetiyordu. Yıldız AKP’nin TCK’de yaptığı değişiklik nedeniyle tahliye edildiğinde ise koltukta Erbakan’ın çırağı Tayyip Erdoğan oturuyordu…
Aradan 8 yıl geçti. Dışişleri’ne 3 yıl önce giren şoförün Hizbullahçı çıkması işte bunları anımsattı. Peki Recai Kutan, Hizbullah’ı devlete kimin sızdırdığını bulabildi mi?..
PKK’ye Yeni Kumpas Planı?..
Irak Devlet Başkanı Celal Talabani’nin lideri olduğu Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Politbüro Üyesi Arsalan Baez geçen hafta, “Silahlı mücadelenin artık bir seçenek olmadığını, hakları elde etmenin en iyi yolunun müzakerelerden geçtiğini” ifade ederek, Türkiye’deki Kürt kökenlilerden AKP hükümetini desteklemelerini istemişti. Kuzey Irak’taki Kürt yönetiminin lideri Mesud Barzani ise 29 Ekim’de Washington’da Bush’la PKK terörü ve güvenlik konularını görüşmüştü. İşte bu gelişmelerin ardından Kürt yöneticileri “PKK’yi sınırlama, ablukaya alma ve silahsızlandırmaya dönük orta ve uzun vadeli bir proje”yi ugulamaya hazırlanıyor!
Hem PKK’nin yayın organları hem de Kuzey Irak’taki kaynakların iddialarına göre, KYB ve KDP’nin geliştirdiği ortak plan gereği ilk etapta Kandil-Avrupa iletişiminin engellenmesine çalışılacak. Türkiye’den giden istihbarat uzmanları peşmergeye sığınan PKK’lilerin sorgusuna katılarak bu iletişimin boyutlarını saptayacak.
İkinci planda Kürt kamuoyunun PKK aleyhine dönebilmesi için medya kullanılarak bir propaganda çalışması yürütülecek. Örneğin gazetelerde yayımlanacak yazılarda, “PKK’nin Kürtlere ve devletleşme çabalarına zarar verdiği” vurgusu yapılacak. Örgüt yöneticileri özellikle Erbil ve Süleymaniye’de yapılacak Kürtlerle ilgili uluslararası toplantılardan dışlanacak. Tüm bu siyasi planı Talabani liderliğindeki KYB uygulayacak.
PKK sitesi ANF’nin de yayına soktuğu iddialar bunlarla da kalmıyor. Stratejinin ikinci etabını askeri müdahaleler oluşturuyor. KDP’nin üsteleneceği plan gereği Türkiye’den gönderilecek özel harekâtçı polisler, peşmerge birlikleriyle birlikte Kandil Dağı çevresindeki stratejik bölgelerde konuşlandırılacak. Kandil çevresinde denetimler sıklaştırılacak ve örgütün kent merkezleriyle bağlantısı kesilecek. Kandil’e gıda sevkıyatı tamamen engellenecek. KDP yönetimi, PKK’nin bölgeyi en kısa sürede terk etmesi, eylemleri durdurması ve silah bırakması konusunda çağrı yapacak. Örneğin “teslim olmaya yanaşmayan PKK’lilerin tasfiye edilmesi planlanacak”.
Peki bu plan Kürt yönetimine ne kazandıracak? Örgüte göre “Ankara Erbil’le üst düzey resmi ilişki kuracak, Erbil’de konsolosluk açacak ve Mesud Barzani başkente davet edilecek!”...
Kürt yönetiminin Türkiye’ye yanaşmasının ardından Barzani’nin son ABD gezisinden çantasında yeni bir PKK planıyla döndüğü anlaşılıyor. Aralık ayından bu yana sınır ötesi hava operasyonlarıyla kumpasta tutulan PKK’ye yönelik kıskacın iyice daraltılması hedefleniyor. Gelişmeler 2009 yılının PKK ile mücadelede çok hareketli geçeceğini gösteriyor.
Terör Sigortası!..
Terör örgütlerinin kent merkezlerindeki eylemleri toplumu ürkütüyor. Özellikle araç yakma ve işyeri kundaklama olaylarının artması yurttaşları önlem arayışına sürüklüyor. PKK’liler iki ay önce büyük kentlerde 200’den fazla araç yakmışlardı. Bu eylemler Öcalan’ın İmralı’da dövüldüğü iddiaları üzerine geçen hafta yeniden yoğunlaştı. Hürriyet yazarı Noyan Doğan, endişe içindeki yurttaşlardan gelen istek üzerine dün “Terör sigortası” başlıklı bir yazı yazmıştı. Noyan, yurttaşların “Sigorta şirketleri terör nedeniyle oluşan zararı karşılıyor mu?” şeklindeki sorularını şöyle yanıtlamıştı:
“Aracınıza kasko sigorta yaptırdığınız zaman teröre karşı da teminat istediğinizi sigortacınıza bildirmeniz gerekir. Gerçi artık sigorta şirketlerinin sattıkları paket poliçe içinde terör dahil her türlü teminat var. Küçük işyerleri başta terör zararı olmak üzere birçok riske karşı korumasızlar. Oysa sigorta yaptırsalar hasarları sigorta şirketi tarafından karşılanacaktır. Yıllık ödenecek prim tutarı 300-400 YTL’yi geçmez.”
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Türkiye Suriye'ye yönelik operasyona mı hazırlanıyor?
- Balbay, siyasetin perde arkasını açıkladı!
- Özel okulların ücretleri uçtu
- Merakla beklenen enflasyon rakamları açıklandı!
- Milyonlarca emeklinin gözü 3 Ocak'ta!
- Yapay zeka sağlıkta çığır açıyor
- Asgari ücret ve emekli maaşı hakkında önemli iddia!
- Asgari ücret kaç TL olmalı?
- Yarısı mesleği bırakmayı düşünüyor!
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
En Çok Okunan Haberler
- Bahçeli'nin açıklamaları sahaya nasıl yansıdı?
- Cinsel içerikli videolar çeken karı-koca tutuklandı
- PKK Suriye’nin Silahlı Kuvvetleri Oluyor
- İstanbul'da berber ücretlerine dev zam!
- CHP ne yapmalı?
- Özgür Özel, Erdoğan'a seslendi
- Kılıçdaroğlu’ndan videolu mesaj
- Ölü ve yaralılar var!
- Erdoğan'dan Özel'in 'savaş ilanı' sözlerine yanıt
- Cem Yılmaz'ın yeni evi dudak uçuklattı!