Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Boykot ve Şiddet!..
Hürriyet’in genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök cumartesi günü, “Ya biat ya cihad” başlıklı yazısında, 1970’li yıllarda Dev Yol’un “Cumhuriyet Gazetesi’ni satın almayın” kampanyasını anımsatırken konuyu Tayyip Erdoğan’ın gazete boykotuna getirmişti. Özkök, “Bakın Dev Yol’un Cumhuriyet Gazetesi’ne uygulamaya çalıştığı zorbalıktan çıkıp nereye geldik. İkisi de zorba ideolojilerin gençlik hastalığıdır” demişti.
Haluk Şahin ise aynı günkü Radikal’de, “Bu ülkede birçok kişinin salt Cumhuriyet gazetesi okudukları için dövüldükleri, hatta öldürüldükleri unutulmasın” diyerek zorbalığın şiddete dönüşmesine dikkat çekmişti.
Boykot-zorbalık-şiddet üçgeninin daha kanlı sayfaları vardır: Gazete boykotuna eskiden terör örgütleri başvururdu. Hizbullahçılar 1993-1998 yılları arasında, PKK propagandası yapıyor diye Gündem ve Özgür Halk gibi gazetelerin satışını engellemek için camilerde, medreselerde fetvalar verirlerdi! Boykot çağrısı bir süre sonra şiddete dönüştü. Hizbullah’ın İlim kanadı “Hizbulkontra” tanımlamasına kızarak 13 gazeteciyi öldürdü. Örgüt yandaşları gazete bayilerini yaktı hatta satıcıları katletti.
PKK de zaman zaman örgüt aleyhtarı yayınlara kızınca tehditler savururdu. Güneydoğu’da, 1990’lardaki “Mehmetçik basınını okumayın” boy-kotu bir süre sonra medya ambargosuna dönüşmüştü. PKK’liler 13 Ekim 1993’te tüm gazetelerin Diyarbakır temsilcilerini Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’ne çağırdı. Sonra hepsini bir minibüse bindirip Kulp ilçesi kırsalına götürdü ve Güneydoğu’da gazeteciliğin yasaklanması ve büroların kapatılması kararını dikte ettirdi! Muhabirler can havliyle bölgeyi terk etti. Ambargo haberini Cumhuriyet’in Urfa bürosunda otururken kendisini “PKK GAP eyalet komutanı” diye tanıtan Hasan Oğaç telefonla bana da bildirmişti. Oğaç yıllar sonra Kuzey Irak’ta bir çatışmada öldürüldü.
Erdoğan’ın boykot istemi Haluk Şahin’in, “Ya yarın Hürriyet, Milliyet gazetesi taşıyanlara saldırılar başlarsa? Onları satan bayilere saldırılırsa?” şeklindeki kaygılarıyla birleştiğinde ileride nelerin olacağını kimse kestiremez. Ancak Başbakan’ın boykot çağrısının, kitleleri cahil, habersiz, ilgisiz bırakarak istediği gibi kontrol etmek isteyen feodal ağa ve şıhların, zorbaların tavrından farklı olmadığını artık herkes biliyor! Erdoğan gazete boykotuyla yüzde 47’yi saflarında tutmak istiyor. Bu yüzden kendisine oy verenleri, Şaban Dişli’leri, Zahid Akman’ları, yolsuzluğa bulaşmış belediye başkanlarını, partisine yakın Deniz Feneri vurguncularını yazan gazetelerden uzak tutmak istiyor! Erdoğan, AKP’nin hızla tükenişe gittiğini manşetten indirmeyen fısıltı gazetelerini nasıl susturacak acaba?
Forsa!..
Nazlı Ilıcak, Şaban Dişli’nin rüşvet olayı ve Deniz Feneri vurgunuyla ilgili eleştirileri nedeniyle bir süredir Sabah gazetesinde kıskaca alınmıştı. 14 Eylül’den itibaren 4. sayfadaki köşesinde yazmadı. Dünkü Sabah gazetesini alanlar Ilıcak’ın yazısını 25. sayfada buldular. Ilıcak “Dostlara teşekkür” başlığı altında hem “Hiç değilse Yavuz Donat’ın sayfasında yazayım” diye ısrar ettiğini yazmış hem de “4’ten 20’li sayfalara kaydırılmak ‘tenzil-i rütbe’dir” diye sitem etmişti! Nazlı Hanım’a göre “mağdur edilen değil mağdur eden kaybetmişti!..” O, dostlarının “Sayfa önemli ama, yazarın niteliği daha önemli” sözlerine dayanarak kendini teselli ediyordu! Bu yüzden, Faruk Nafiz Çamlıbel’in Yassıada’da yargılanan Demokrat Partililere yazdığı, “Her gaza güttüğü davadan alır kıymetini / Rengi dönmez ne kadar ak demiş olsak karaya” şeklindeki dörtlüğünü de köşesine almıştı. Ona göre bu satırlar, “Değeri, mekân değil insan yaratır” düşüncesini savunuyordu!
Aslında tüm bu satırlar 25. sayfaya atılmanın acısını azaltmaya yönelikti!.. Ilıcak ya AKP’ye diklenmeye devam edecek ya da yelkenleri indirecekti! O, tıpkı Sabah’taki “hafif” yazarlar gibi ikincisini seçti, iktidar “gemicik”inde forsa olmaktan kurtulamadı! Yolu açık olsun!..
Şeref!..
CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu son haftalarda AKP’ye kan kusturuyor. Rüşvet olayı nedeniyle Şaban Dişli’yi istifaya götüren Kılıçdaroğlu, Deniz Feneri rezaletini de Türkiye’nin gündemine soktu, AKP’yi köşeye sıkıştırdı. Ülkenin Başbakanı’nın son günlerdeki saldırgan üslubunun nedeni biraz da Kılıçdaroğlu’nun direnişidir. Başbakan pazar günü partisinin Kâğıthane ilçe kongresinde yine ağzını bozdu. Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat’ın kendisiyle ilgili iddialar ortaya atan Kılıçdaroğlu’na, “Televizyona çıkalım, ispatlarsan milletvekilliğinden istifa edeceğim” önerisini anımsatan Erdoğan, “Ama sen ispatlayamazsan çık televizyona, ‘ben şerefsizim, müfteriyim’ de” diye bağırdı.
Erdoğan yine takıyyeye sığındı. CHP lideri Deniz Baykal yıllardır Erdoğan’a “Milletvekilliği dokunulmazlığını kaldıralım” çağrısı yapıyor, ama Başbakan hep kaçıyor! AKP lideri son günlerde sıklıkla gündeme getirdiği “şeref” meselesini dokunulmazlık konusunda niye ağzına almıyor acaba?.. Örneğin televizyon yerine dokunulmazlığını kaldırıp yargı önüne çıkması daha şereflice olmaz mı? Bu şekilde Türk halkı Erdoğan’ın belediye başkanlığı döneminden kalma “Görevi ihmal, zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmi evrak ve kayıtlarda sahtecilik, cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak”la ilgili dosyalarının içeriğini ve sonucunu da öğrenmiş olur!
İnsanlar oldum olası şereflerini adaletin önünde aklanarak pekiştirirler, televizyon ekranında değil!..
“Erdoğan sık sık ‘şeref’ kelimesini kullanıyor. Birilerine ‘şerefsiz’ derken, Şaban Dişli’nin nüfuz suiistimali yaparken yakalandığını hatırlaması gerekir. Fukaraya destek olmak için toplanan paralarla ticaret yapmanın da şeref durumlarıyla ilgisi vardır. Hangi ‘şerefsizlerin’ bu hırsızlıktan nemalandığını tespit etmek yerine başkalarına ‘şerefsiz’ diye bağırmanın bir açıklaması olmalıdır.”
Okay Gönensin, Vatan
“Açık söyleyeyim; mesele bir siyasî parti ile bir medya grubu arasında sıkıştırılmış olmasa ‘yalan ve iftira haberler’ konusunda yapılacak her makul çağrının doğru olacağına inanıyorum. Sivil bir çağrıya ihtiyaç var aslında. Çünkü gazetelerin asıl denetçisi tüketicidir. Bu bakımdan gecikmiş bir toplumsal tepkiden bile bahsetmem mümkün.”
Ekrem Dumanlı, Zaman
Sırada İhlas mı Var?
Kombassan ve YİMPAŞ’ın ardından yeşil sermayenin sahipleri Deniz Feneri vurgununun şokunu yaşıyor. Birileri bu şoku magazin “sisi”nde karambole getirmeye çalışsa da, merhamet soyguncularının vicdanlarda yarattığı kanama sürüyor. Anadolu Müslümanı bu kan emicilerin din-iman söylemiyle yaptıklarını Allah’a havale etse de, Alman yargısı olayın peşini bırakmıyor. Yeniçağ’da Sabahattin Önkibar’ın dünkü yazısından öğreniyoruz ki jandarma, İslami sermayenin bir başka kolu için harekete geçmiş. Önkibar, son aylarda Başbakan Erdoğan ve AKP için ortalığı süt liman gösteren manşetler atan Türkiye gazetesini de bünyesinde barındıran İhlas Grubu’yla ilgili şunları yazmıştı:
“Eşref Güre edebiyat öğretmeni. Somut belge ve bilgilerle Sanayi ve Maliye bakanlıklarına müracaat ederek İhlas için soruşturma talep etmişti. Güre’ye göre iki bakanlıkta başlatılan soruşturma siyasi otoritenin emriyle patinaj sürecine girmişmiş! Derken kısa bir süre önce ilginç bir gelişme olmuş. İki jandarma istihbarat subayı Eşref öğretmenle saatlerce İhlas’ı konuşmuş. Ana konu İhlas Finans’ın içinin boşaltılması, İhlas’ın borsa işlemleri, hayali ihracat ve İhlas’ın yurtdışındaki varlıkları. Evet hakikatte İhlas Finans’ın kollanması olayı AKP’nin hırsızlığa bakışında suçüstü halidir ve yolsuzluklara nasıl kol-kanat gerdiğini gözler önüne sermektedir.”
e-posta: mfarac@cumhuriyet.com.tr
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Türkiye Suriye'ye yönelik operasyona mı hazırlanıyor?
- Balbay, siyasetin perde arkasını açıkladı!
- Özel okulların ücretleri uçtu
- Merakla beklenen enflasyon rakamları açıklandı!
- Milyonlarca emeklinin gözü 3 Ocak'ta!
- Yapay zeka sağlıkta çığır açıyor
- Asgari ücret ve emekli maaşı hakkında önemli iddia!
- Asgari ücret kaç TL olmalı?
- Yarısı mesleği bırakmayı düşünüyor!
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
En Çok Okunan Haberler
- Cinsel içerikli videolar çeken karı-koca tutuklandı
- İstanbul'da berber ücretlerine dev zam!
- Kılıçdaroğlu’ndan videolu mesaj
- 'Hukuki başvurular yapılacaktır'
- Özgür Özel, Erdoğan'a seslendi
- Anlattığı anlar ortaya çıktı!
- Ölü ve yaralılar var!
- Kayak merkezinde korkunç anlar... 17’si ağır 30 yaralı!
- Erdoğan'dan Özel'in 'savaş ilanı' sözlerine yanıt
- Cem Yılmaz'ın yeni evi dudak uçuklattı!