Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Fetvacıya Dersler!..
AKP medyasındaki yazarlar Başbakan Erdoğan’ın gazete boykotu çağrısının işe yaramadığını görünce fetva yayımlamaya başladılar. Yeni Şafak’tan Hayrettin Karaman 25 Eylül’de, “Bir Müslüman olarak, ‘İslamı rehber ediniyorum’ diyenlere, ekonomik menfaatı için her şeyi mübah sayan medyayı boykot etmenin farz, onları desteklemenin haram olduğunu ifade etmek isterim” diye yazdı. Hürriyet’ten Mehmet Y. Yılmaz, Cumartesi günü Karaman’ı, “Kitapta olmayan yeni bir şey icat ediyor?” diye eleştirdi. Ancak Karaman’a en sert tepki okurlarından gelmişti. Deniz Feneri rezaletine dikkat çekiyorlardı. Karaman’ın pazar günkü köşesinde yer verdiği mektuplardan ilki Afşin Bozkurt imzalıydı:
“Sayın Hocam, dini kullanarak rant sağlayan yüzlerce şirket aleyhine hiçbir cemaat iki kelime etmedi. İktidar ve yerel yönetimlerdeki yolsuzluk diz boyu. Müslüman olsun da ne olursa olsun diyorsanız bir şey diyemeyeceğim. Değişen bir şey yok hocam. Hortumcular değişti. Nerede Seyyit Kutup vb.’yi okuyanlar; hepsi ihale peşinde. Siz bir ilim adamısınız ve öyle kalın.”
İbrahim Gölbaşı adlı okuru ise Karaman’a, “Bir sonraki yazınızda verilen sadakaların yerli yerince sarf edilmediğinin fetvasını da verirseniz Müslümanlara iyilik yapmış olursunuz” diye seslenmişti.
Karaman yazısının sonunda, “Bu iki mektubu özeleştiri olarak kabul etmek gerekir” demişti. Oysa kendisi bir özeleştiri yapamamıştı. Mesela bir başbakanın siyasal öfkesine destek için fetva vermeyi göze alabilen bir din adamının salt inandırıcılığını yitirmediğini aynı zamanda eğitimini aldığı İslam hukukuyla çeliştiğini de yazabilirdi! Eskiden şeriatçılar toplumu İslam hukukuna uydurmak için çabalardı. Siyasallaşan dincilik bunun tam tersini zorluyor! Artık din siyasete uyduruluyor! Ancak Hz. Ömer’in adaletine inanan Anadolu Müslümanı bunu yapanlara dersini de ağzının payını da çok güzel veriyor!
Bencillik!
AKP’li gazetelerde son yıllarda nükseden “benimkisi” hastalığı giderek yayılıyor! Bunların en radikali, bir yazarları tecavüz olayına karışınca “Benim sapığım iyidir” konusunda günlerce rol kesmişti! Sonra aynı gazetenin bir yazarı Deniz Feneri konusunda yanlı olduğunu anlatırken, “Benim hırsızım iyidir” anlayışını itiraf etmişti.
Cemaat yoldaşlığında safları sıklaştırma bencilliği, “Benim onurlum”a kadar geldi! Eski ülkücü Mümtaz’er Türköne de bugün durduğu safın hakkını veren yazarlardan biri! Zaman gazetesinde pazar günkü yazısını Kılıçdaroğlu - Fırat tartışmasına ayıran Türköne, Fırat’ın adının uyuşturucu ticaretiyle yan yana anılmasından epeyi rahatsız olmuştu. Ona göre Kılıçdaroğlu uyuşturucu iddiası nedeniyle Fırat’tan özür dilemeliydi! Aksine, “Siyasetçinin onurunu kim koruyacak”tı?.. Türköne, acaba kimin onurundan söz ediyordu? “Ulan”, Müfteri”, “Şerefsiz”, “Sülün Osman”, “Ruhen sahtekâr” diye hakaretlere uğrayan Kılıçdaroğlu’ndan değil mi?.. Hayır!.. Türköne, “Tartışmadan geriye kalan yegâne şeyin, Fırat’ın zedelenen onuru olduğu açık değil mi?” diye yazarak ne pahasına olursa olsun “Benimkinin onuru” demişti!.. Evet, Radikal’in de yazdığı gibi Fırat ve Türköne âlemi kör, milleti sersem mi sanıyor!
Kolbastı!..
Gerçek Hayat adlı dergi geçen haftaki sayısında Deniz Feneri vurgunuyla ilgili İslamcı yazarların görüşlerine yer vermişti. Vakit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, “Kol kırılıp yen içinde kalınca kollar kangren oluyor, çolak kalıyor” yorumunu yapmıştı! Zaman gazetesi yazarı Ali Bulaç ise belediyelerdeki yolsuzlukları 2006 yılında dile getirdiği için tehdit edildiğine dikkat çekmişti. Yani birileri ona, “Bunları yazma elini kolunu kırarız” demeye getirmişti! Ona göre “Kol kırılır yen içinde kalır anlayışının bırakılması gerekiyor”du! “Hırsızın savunması olmaz” diyen Bulaç, “Bizim tarikattan dersek Allah sille vurur” diye isyan etmişti.
Mektup dergisinden Emine Şenlikoğlu’nun yanıtına bakılırsa ortada “sille” falan yoktu! Tüm olanlara karşın belli ki “Allah’ın sopası yok sözünü” de es geçmişti!.. Emine Hanım, kimsenin 5 kuruş çaldığına inanmadığını söylemiş ve bu yüzden de “Eleştiri yapmaya gerek duymuyorum” demişti! Gurbetteki Müslümanlar inanç sömürücülerine ellerini verince kollarını da kaptırmışlardı. İslamcı yazarlar halen “Kol kırılırsa yen içinde kalır” mı kalmaz mı diye kolbastı oynuyorlar! Evlere şenlik yani!
“Sosyolog Max Weber ticarete dalan sofu Protestan tarikatlarının başardığı ekonomik dinamizmi anlatırken, bu ‘dünyevileşme’ yüzünden eski ruhaniyetin kaybolduğunu yazmıştı. Aynı çalkantılı süreci yaşıyoruz! Türkiye zenginleşirken geleneksel değerlerin içi boşalıyor! Çok büyük iki sorun var: Ticari kazanç iyidir ama dürüstlük için ‘dindarlık’ yeterli değildir.”
Taha Akyol, Milliyet
“Daha ilginç durum da şudur: AKP Genel Başkanı’nın yaptığı boykot çağrısı, parti il ve ilçe teşkilatlarında mâkes bulmadı. 16 milyondan fazla oy vereni bulunan, her il ve ilçede teşkilatlanmış bir siyasî örgüt böyle hararetli bir çağrıya sessiz kalıyorsa parti kurmaylarının bunu etraflı bir şekilde değerlendirmesi gerekiyor.”
Ekrem Dumanlı, Zaman
TOKİ!..
Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanlığı dar gelirlileri ev sahibi yapma iddiasıyla kurulmuştu. Oysa kurum son yıllarda AKP’lileri ihya etmekle uğraşıyor. MHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Şefkatli, 1 Mart 2007’de düzenlediği basın toplantısında, TOKİ’nin Eşkişehir yolunda yaptırdığı 400 bin YTL değerindeki Erler Mahallesi konutlarının, AKP’lilere 160 bin YTL’ye satıldığını söylemişti. TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar ise eski ve yeni 150 milletvekilinin kurumdan konut aldığını açıklamak zorunda kalmıştı. Konuyu son olarak 26 Eylül’de Yeniçağ’dan Sabahattin Önkibar gündeme getirdi. TOKİ’den lüks konut alan AKP’li milletvekilleri arasında Veysel Eroğlu, Egemen Bağış, Suat Kılıç, Süleyman Çil, Sabri Varan, Seyfi Terzibaşoğlu, Zeynep Tekin Börü, Mehmet Danış, Bekir Bozdağ, Mevlüt Akgün, Suat Pamuklu da varmış. Aralarında Zahid Akman’ın bulunduğu çok sayıda bürokrat da TOKİ’den ev almış!
Önkibar hazır Ankara’dayken, İstanbul Ümraniye’deki Yeşilvadi konutlarından kimlerin nemalandığını da araştırabilir mi acaba?.. Belki orada da “Dünyada iman, ahirette mekân” deyişini “Dünyada TOKİ ahirette mekân”a çevirenler vardır!
‘Sezer Çetenin Neresinde?’
Yukarıdaki iğrenç başlığı Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı Vakit gazetesi dün manşetine çıkarmıştı. Bu gazete ulusalcı general, politikacı ve bilim adamlarının, Kemalist gazetecilerin ve Türkiye’yi kuşatan cemaat örgütlenmesini “F tipi” diye deşifre eden polis şefinin “çeteci” iddiasıyla cezaevine konulmasıyla yetinmemişti. Hedef tahtasında bu kez Ahmet Necdet Sezer vardı. Vay efendim Sezer ADD’ye para aktarmışmış, Tuncay Özkan’la ilişki kurmuşmuş! Sayın Sezer bir yakınının türbanı yüzünden ülkesini AİHM’ye şikâyet etseydi, hocası Erbakan’la kayıp trilyon davasında suç ortağı olsaydı, Meclis’teki, Köşk’teki porselenleri Deniz Feneri’ne gönderseydi, Atatürk ve laiklikle ilgili ağzına geleni söyleseydi ve birkaç tetikçiyi uçağında gezdirseydi bugün bu çamurun hedefi olmazdı! Koltuğunda oturur, ülkeyi gül gibi yönetmeye devam ederdi! Bakalım daha neler göreceğiz? İyi bayramlar Türkiye!..
e-posta: mfarac@cumhuriyet.com.tr
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
En Çok Okunan Haberler
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- ABD basınından Esad iddiası