Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
İmralı sürecinde PKK / 1
Sabrın tükendiği gün!..
Terörün Güneydoğu’yu kan gölüne dönüştürdüğü 1998 yılının ortalarında hem askeri yetkililerin hem de siyasilerin sabrı iyice tükenmişti. PKK’liler 15 Ağustos 1984’te Eruh baskınıyla başlayan terör eylemlerini durdurmuyordu. Güvenlik güçleri büyük kayıplar veriyordu. Suriye’yi üs tutan terör, Kuzey Irak’taki kamplarından Türk topraklarına kan, kin ve gözyaşı bırakıyordu. Suriye koruyup kolladığı hatta desteklediği ayrılıkçı terörün tüm unsurlarına kucak açmış ve dünyanın gözün önünde PKK’yi destekliyordu.
Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanları ve başbakanları ilk kanlı eylemden itibaren Suriye’ye her gittiklerinde Hafız Esad’ın önüne Abdullah Öcalan ve örgütün üst düzey yöneticilerinin Şam ve Lazkiye’deki ev adreslerini ve hatta telefon numaralarını veriyordu. Oysa Esad yönetimi harita, kroki ve fotoğraflarla güçlendirilmiş bu bilgi dosyalarını göz ardı ediyor ve ısrarla Öcalan’ın Suriye’de olmadığını ileri sürüyordu. Oysa PKK’nin Suriye’yi üs tuttuğunu bütün dünya biliyordu.
Diplomatik tüm girişimlere karşın Suriye’nin pervasızlığı sürüyordu. PKK Şam yönetiminden aldığı bu destekle Bekaa Vadisi’nde eğittiği militanları Kuzey Irak’a yönlendiriyor ve şiddet bu topraklardan Türkiye’nin huzurunu kaçırıyordu.
Suriye’ye yönelik uyarı ve baskılardan sonuç alınamayınca Türkiye PKK’nin, Öcalan’ın ortadan kaldırmasıyla durdurulabileceğini düşünmüştü. Tansu Çiller iktidarı döneminde Öcalan’ın öldürülmesi için bazı girişimler başlatıldı. Yoğun çalışma ve planlamaların ardından yüksek miktarda plastik patlayıcı yerleştirilen bir Mercedes Şam’a gönderilmişti. Aracı Şam’daki işbirlikçi eylemciye “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım teslim etmişti.
Öcalan Suriye istihbaratının koruma altında tuttuğu bir bölgede yaşıyordu. Bombalı araç Öcalan’ın evine 500 metre uzaklığa park edildi. 6 Mayıs 1996’da Öcalan’ın evinin yakınlarında çok büyük bir patlama meydana geldi.
O dönemde MİT’in operasyon dairesini yöneten Mehmet Eymür, aldığı ilk bilgilere göre operasyonun başarılı olduğunu düşünmüştü. Ancak bir süre sonra Öcalan’ın telsizle konuşma yaptığı saptanınca olayın fiyasko olduğu anlaşılmıştı.
Mercedes’teki bomba düzeneği yanlış bağlanmış ve patlayıcının etkisi ve tahribat çevredeki yapılar yerine zemine doğru yönlenmişti. Operasyondan geriye, bölgede patlamanın tesiriyle açılan 10 metre derinliğindeki çukur ve hem PKK hem de Suriye’nin yaşadığı şok kalmıştı.
Bu başarısız suikast girişiminin ardından Öcalan daha korunaklı bir bölgeye çekilmiş ve örgütün eylemlerini arttırması için talimatlar vermişti. Türk istihbaratı Öcalan’ın ortadan kaldırılmasını hedefleyen ilk denemede başarısız olmuştu. İkinci bir deneme için daha kapsamlı hazırlıklar yapıldı.
MİT görevlileri, 1996 Kasımı’nın son günlerinde, Öcalan’ın Şam’da yazlık olarak kullandığı çiftliğin yakınlarında bir ev kiralayarak hazırlık yapmaya başladı. Arapça konuşan MİT elemanları, dikkat çekmemek için bölgedeki köylülerle işbirliğine girmiş ve sıradan sebze üreticileri gibi davranmaya başlamıştı.
Ankara ise Şam’dan gelecek habere odaklanmıştı. Operasyonu gerçekleştirecek uzmanların eğitimi için de Polatlı’daki bir arsa üzerinde Öcalan’ın evinin bir benzeri inşa edilmiş ve operasyon planları üzerinde çalışılmıştı. Uzmanlar 2.5 ton patlayıcıyı bir traktöre yükleyerek ilk denemeyi bu ev üzerinde yapmış ve olumlu sonuç alınabileceğine kanaat getirmişti.
Şam’daki operasyonda da aynı yöntem kullanılacak ve Öcalan’ın evi bir traktöre yüklenecek patlayıcılarla havaya uçurulacaktı. Ancak bu operasyon yaşama geçirilemedi. Sonraları, o dönemde yapılan çalışmaların bir biçimde deşifre olduğu anlaşılacaktı.
Suriye, Türkiye’nin Öcalan’a yönelik bu girişimlere karşın kadın, çocuk, memur, öğretmen, polis, asker demeden yüzlerce insanı öldüren PKK’yi korumaya devam etti. Ancak 1998’e gelindiğinde devletin sabrı tamamen tükendi. Asker, komşu devletlerden gelen şiddetin artık durdurulmasını istiyordu. Öfke doruktaydı. İlk tepki ordudan gelmişti. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgenaral Atilla Ateş, 16 Eylül 1997’de muhabere üniformasıyla Hatay’a gitmiş ve Suriye sınırını işaret ederek, Şam yönetimine “Sabrımız tükendi” mesajı vermişti.
Devletin öfkesi arttı!..
Bu çıkış, Türk kamuoyunda büyük yankı buldu. Artık bir şeyler yapılması gerektiğini konusunda beklentide olan kamuoyunun sabrı tükeniyordu.
Türk Silahlı Kuvvetleri bu çıkışın ardından Suriye sınırında tatbikat başlattı. Suriye ise Türkiye’nin tepkisinin giderek arttığının hatta kendi egemenliği açısından tehlikeli boyutlara tırmandığının farkındaydı. Şam yönetimi, bu gelişmelerin ardından Türkiye sınırına asker yığmaya başladı.
Ateş’in tepkisi ve tatbikatın başlaması devletin zirvesini de harekete geçirdi. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 1 Ekim 1998’de TBMM’nin açılış töreninde yaptığı konuşmada Suriye’yi sert biçimde hedef aldı. Demirel şöyle demişti:
“Suriye, Türkiye’ye karşı açık bir husumet politikası izlemektedir. PKK terör örgütüne aktif destek sağlamayı sürdürmektedir. Tüm uyarılarımıza rağmen hasmane tutumundan vazgeçmeyen Suriye’ye karşı mukabelede bulunma hakkımızı saklı tuttuğumuzu, sabrımızın taşmak üzere olduğunu bir kere daha dünyaya ilan ediyorum.”
Türkiye, tepkisini artık daha sert biçimde ifade ediyordu. Devlet Öcalan’ın Suriye’den çıkarılması konusunda kararlıydı ve bunu açıkça komşu bir devleti tehdit ederek de dışa vuruyordu. Demirel’in ardından ANAP lideri Mesut Yılmaz da partisinin 7 Ekim 1998’deki grup toplantısında, Suriye’yi son kez uyardıklarını belirterek şöyle dedi:
“Teröre destek verme, uluslararası anlaşmalara uy ve düşmanlığa son ver. Kuru cevap bize yetmez, somut adım atmasını bekliyoruz.”
Muhalefet partileri, basın ve sivil toplum örgütleri askerin ve hükümetin tepkilerine destek verdi.
Yılmaz’ın çıkışından bir gün sonra ise hükümet, Şam yönetiminin PKK’ye yönelik korumacı tavrından vazgeçmesi için 45 gün daha süre tanıdı. Bakanlar Kurulu da bu sürenin sonunda, Şam yönetiminin PKK’yi desteklemeye ve korumaya devam etmesi halinde diplomatik girişimlere son verileceğini duyurdu. Hükümet, Öcalan için Suriye’ye karşı gereğinin yerine getirilmesi konusunda görüş birliğinde olduğunu bildiriyordu.
Türkiye’nin en uzun sınır hattında savaş endişesi başlamıştı. Avrupa ve ABD gerginliğin savaşa dönüşmemesi için ardı ardına Esad yönetimini uyaran açıklamalar yaptı. Şam yönetimi ise hem Türkiye’nin hem de dış dünyanın tepkilerine daha fazla direnemedi. Suriye, 9 Ekim 1998 günü Öcalan’ı sınır dışı etmek zorunda kaldı.
Öcalan Atina’da…
Öcalan, Şam-Halep-Atina-Stockholm tarifeli uçağına Abdullah Sarıkurt adına düzenlenmiş bir pasaportla bindirilmişti. MİT ise bu gelişmenin ardından Öcalan’ı takibe aldı. MOSSAD’la iletişim kuruldu. Ancak Suriye’den çıkarılan Öcalan’ın nereye gittiği konusunda farklı bilgiler vardı. PKK liderinden günlerce haber alınamamıştı.
18 Ekim’de Öcalan’ın, Rusya’ya kaçtığı yolundaki istihbarat bilgileri Cumhurbaşkanı Demirel ve hükümet yetkililerine iletildi. Dönemin Milli Savunma Bakanı Sezgin gazetecilere “Evet, bu yönde duyumlarımız var” dedi. Oysa Öcalan Yunanistan’a inmiş ve eski Ulaştırma Bakanı Kostas Baduvas tarafından karşılanmıştı. Arkasında Yunan parlamenterlerin desteği olsa da, PKK lideri havaalanında Yunan istihbaratınca 6 saat sorgulanmıştı. Sorguyu servisin başındaki Albay Karalambos Stravrakakis yapmıştı.
Yunanistan, Öcalan’a kucak açmanın büyük sorunlara yol açacağının farkındaydı. Yunan istihbaratı Öcalan’ı kısa süre sonra Falcon tipi bir uçağa bindirdi. Uçak Rusya’ya doğru hareket etti.
PKK liderine burada Rus milliyetçisi, Liberal Demokrat Parti lideri Vladimir Jirinovski kucak açtı. İddiaya göre bu ev sahipliği karşılığında PKK kendisine 7.5 milyon dolar ödemişti.
Bu gelişmeler sırasında Suriye’den daha fazlası bekleniyordu. Şam yönetimi de Öcalan’ı sınır dışı etmekle sorunun giderilemeyeceğinin farkındaydı. Bekaa Vadisi halen PKK’nin önemli bir karargâhıydı. Üstelik Suriye’de çok sayıda terörist de vardı. Şam yönetimi her ne kadar en az 600 PKK’linin Suriye’deki cezaevlerinde olduğuna ilişkin raporları Türkiye’ye gönderse de Ankara ikna olmuyordu.
Yarın: İmralı sürecinde PKK 2 / Asrın operasyonu
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Edirne'de korkunç kaza
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı