Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Ölüme Çağıran Bomba!
Dünkü gazetelerin manşetlerinde teröre öfke vardı! Hürriyet “PKK’dan sivil katliam”, Milliyet ve Vatan “Alçaklar”, Sabah “Katilleri tanıyoruz” başlıklarını atmışlardı. Peki medya katilleri gerçekten tanıyor mu?
Güngören’deki katliamda kuşkular PKK üzerindedir! Geçmişteki benzer saldırılarda izler örgüte uzanmıştı. Örneğin 18 Kasım 2005’te Beylikdüzü’ndeki Tatilya Eğlence Merkezi’nin önündeki patlamada 1 kişi ölmüş, 13 kişi de yaralanmıştı. 31 Mart 2006’daki benzer bir patlama Kocamustafapaşa’da otobüs duraklarının önünde meydana gelmiş ve 15 yaralıdan biri ölmüştü! İki patlama da çöp konteynırlarında yaşanmıştı. Saldırılar için Güngören’de olduğu gibi yurttaşların yoğunlukta bulunduğu alanlar özellikle seçilmişti. Faillerin PKK’liler olduğu açıklanmıştı!
Örgütün eylem stratejisi ile içinde bulunduğu koşulları da son katliamdan yola çıkarak sorgulamak gerekiyor: PKK kırsalda sıkıştığı her dönemde üç aşamalı bir saldırı stratejisini uygulamaya koyar. Teröristler önce mayınlı saldırılara yönelir. Nitekim son 15 günde Güneydoğu’daki mayınlı saldırılarda 5 asker şehit oldu.
Örgüt, ikinci aşamada güvenlik binalarına saldırılar düzenler. Son bir haftada Giresun ve Tunceli’de iki askeri birliğe yönelik taciz ateşi, ardından Hakkâri ve Yüksekova emniyet müdürlüklerine roket atılması ve önceki gece Bingöl Emniyet Amirliği’nin hedef alınması bunu kanıtlıyor.
Stratejinin son aşamasında hedefte her zaman metropoller olmuştur. Güngören örneği terör silsilesinin üçüncü ayağıdır!..
Son eylem güvenlik birimlerinin Ergenekon’a odaklandığı bir dönemde yapıldı. PKK son bir ayda 130’dan fazla militanını kaybetti. Örgüt hem yurtiçi hem sınır ötesinde operasyon kumpasında çırpınıyor! Üstelik Güngören katliamı Zap Kampı’nın ardından Kandil Dağı’nın hedef alındığı güne rastladı! İşte bu veriler tüm kuşkuları PKK üzerinde topluyor!
Geriye küçük de olsa bir “acaba” kalıyor! PKK’nin ocak ayında, Diyarbakır’da gerçekleştirdiği ve 6 yurttaşın öldüğü bombalı araç saldırısından ders almış olması gerekiyor. Üstelik örgütün Güngören’i olduğu gibi 2 yıl önce Diyarbakır’da Koşuyolu Parkı önünde 11 kişinin ölümüne yol açan termos bombayı üstlenmediği de biliniyor. “Acaba” sorusuna yol açan çok önemli bir ayrıntı daha bulunuyor. Bu en büyük metropol eylemi için çok profesyonelce plan yapılmış ve korkunç bir tuzağa başvurulmuştu! Bir ses bombasıyla kitlelerin dikkati olay bölgesine çekilmiş ve ikinci bomba patlatılarak büyük kayıp verdirilmişti! Bu yöntem PKK açısından bir ilkti!..
Ergenekon Güngören’de!..
DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, dün Güngören’deki katliamı değerlendirirken PKK’nin adres gösterilmesini eleştirdi ve “Daha önce PKK’ye mal edilen birçok olayın Ergenekon tarafından yapıldığı ortaya çıkıyor” dedi. İddianame açıklanmasaydı, dinci medya İstanbul’daki ABD Konsolosluğu saldırısında olduğu gibi Güngören’deki patlamayı da Ergenekon’la ilişkilendirebilirdi! Öyle bir yaklaşımda haksız da olmazlardı! Nasılsa iddianameye göre PKK de Ergenekon’un ürünüydü! Öcalan’ın 1972’deki boykot davasından MİT’in müdahalesiyle salıverildiği, kayınpederinin MİT’te çalıştığı iddiaları, PKK liderinin Pilot Necati ile olan muhabbeti, örgütte ajan suçlamasıyla her yıl onlarca kişinin öldürülmesi PKK- istihbarat ilişkisine yönelik tartışmaları her zaman derinleştirdi. Oysa hiçbir tartışma, Ergenekon iddianamesinde yer alan “Panzehir” adlı dokümandakiler kadar uçuk olmadı! Bu belgede, Ergenekoncuların “PKK’lilerin başarısızlık nedeniyle tasfiye edilerek, yerlerine subaylar atanmasından ibaret” bir operasyon hazırlığında oldukları belirtiliyor! Dünkü Vatan’da son 28 yılda yaşanan terör eylemlerinde 7 bin 848 asker, polis ve korucunun şehit olduğu yazılmıştı! Yani şimdi bu şehitlerden ve ölen binlerce yurttaştan PKK’yle ilişkilendirilen “Ergenekoncular” mı sorumlu?
“Bütün çekincelerime rağmen, sadece Türkiye’nin ufkunu değil, bizim de gençliğimizi karartan örgütün adını taşıyan bu davayı çok önemsediğimi, iddianameyi eksik bulsam da heyecanla okuduğumu söylemeliyim. Peki ‘derin devlet’, iddianamedeki örgüt mü? Emin değilim. Giderek, asıl bu temizliği yapanın derin devlet olduğuna ikna oluyorum. Savcıyı görsem sormak isterim: ‘Örgütün adına, bağlantılarına ulaşmışsınız. Neden derine inmediniz?”
Can Dündar, Milliyet
“Muharrem Sarıkaya, Ankara’nın kulağı delik gazetecilerinden. Ayaküstü sohbet ettik. ‘AKP’liler nasıl bir ruh hali içinde’ diye sordum. Kimisi, ‘Kapanmasın da yola devam edelim’ diye düşünüyormuş; kimi ise, ‘Parti kapansın, biz de, halktan aldığımız destekle yeniden iktidar olalım’ görüşündeymiş. Meseleye memleket açısından baktığımızda, AKP’nin kapatılmaması tercihe şayan. Hem bu şekilde, yüzümüzün akıyla demokrasi imtihanından çıkmış olacağız, hem de ülkenin istikrarı bozulmayacak.”
Nazlı Ilıcak, Sabah
Gaffar Okkan’ı Kim Vurdu?
“Ergenekon” iddianamesiyle ilgili Hürriyet yazarı Mehmet Y. Yılmaz’ın kafasına bazı sorular takılmış! Örneğin dünkü yazısında diyordu ki, “Söz konusu örgütün varlığından bugünkü hükümet 2003 yılından bu yana haberdardı. Hükümet, MİT ve Emniyet’in kendisine ulaştırdığı bilgileri savcılığa neden devretmedi? Hukuki süreç neden geciktirildi? Bu gecikme olmasaydı bazı eylemler yapılabilir miydi?”
Yılmaz çok haklı... Ancak bekleyen bir tek hükümet miydi? İddiaların dayandırıldığı gizli ve açık tanıklar kafalarını neden kuma gömmüştü acaba? Örneğin eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu üst düzey bir polis şefi olarak 17 yıl neden susmuştu? Ergenekon iddianamesinde, Hizbullah-asker ilişkisi Orakoğlu’nun ifadelerine dayandırılmış! Orakoğlu ifadesinde, “1991’de, Hatay Emniyet Müdürlüğü görevini sürdürdüğü dönemde, Adana Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Temel Cingöz’ün yanında gördüğü ve önceleri emir eri olduğunu zannettiği sivil giyimli şahsın daha sonra İstanbul’da öldürülen Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu olduğunu öğrendiğini” söylemiş! Sonra da “Hizbullah’ın Ergenekon tarafından kurdurulduğu ve eğitildiği kanaatini taşıdığını” ifade etmiş! 1990’lı yıllar Hizbullah’ın tebliğ aşamasından cihad aşamasına geçtiği yıllardı. Cinayetler polis sorumluluk bölgelerinde işleniyordu! İşte bu dönemde Hatay Emniyet Müdürü olan Orakoğlu örgütün liderini generellerin yanında görmüş, ancak tam 6 yıl susmuş! Sonra başarılarından dolayı olsa gerek 12 Mart 1997’de Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı’na atanmış! Ancak istihbaratın başındayken de Velioğlu’nu deşifre etmemiş!
Bu suskunluğun nelere mal olduğunu Orakoğlu çok iyi biliyor! Yani Hizbullah-asker ilişkisini deşmediği dönemde, teröristlerin muhalif ve PKK yanlısı diye 500’den fazla insanı öldürmesi, yüzlerce insanı yaralaması, yeraltında sorgulaması!.. 24 Ocak 2001’de, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve 5 polis memurunun Hizbullah tarafından şehit edilmesi!.. Orakoğlu’nun Van’da, Urfa’da, İstanbul’da Hizbullah tetikçilerinin 10 polisi şehit ettiğini de anımsaması gerekiyor! Peki Orakoğlu şimdi niye konuştu? Kendisi, ifadesinde, “Batı Çalışma Grubu’yla ilgili belgeleri İçişleri Bakanlığı’na verdiği iddiasıyla” 28 Şubat sonrası 58 gün tutuklu kaldığını da anlatmış. Orakoğlu’nu o dönemde kim yargılamıştı? Askeri mahkeme? Eski polis şefi Hizbullah konusunda kimi suçluyor? Askerleri?.. Fazla yoruma gerek var mı?..
E.Posta: mfarac@cumhuriyet.com.tr
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
En Çok Okunan Haberler
- Op. Dr. Dericioğlu başında poşetle ölü bulundu
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Suriye'nin yeni başbakanından ilk açıklama
- ‘Hepinize test yapalım, bakalım kim ne kadar geçiyor!’
- Erdoğan'ı protesto eden gençlere işkence iddiasına yanıt