Bilgi Toplumuna Doğru

31 Aralık 2008 Çarşamba

Geçen hafta Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Konrad Adenuer Stiftungla birlikte Bilgi Toplumu ve Medya konulu bir panel düzenledi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinçin yönettiği panele Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aslı Tunç, NTV ve TGCnin hukuk danışmanı Fikret İlkiz ve hasbelkader bendeniz de katıldım.

Bilgi toplumunun teoride demok-ratikleşmeyi öngördüğünü belirten Tunç, bilginin paylaşılmasıyla kamunun şeffaf ve hesap verebilir düzeye getirilebileceğini savundu.

Bu köşenin okurlarının tahmin edebileceği gibi biz ise kısa konuşmam içinde Türkiyenin en büyük yarasının internet yasakları olduğunu, bir sitedeki tek bir cümle için bütün bir kütüphanenin kapatılmasını anlayamadığımızı dile getirmeye çalıştık. Bilindiği gibi internetteki yasaklar yurttaşı o yasağı delmeye zorlayacaktır. Kısacası yeni teknik yollar bulunup o yasaklanan sitelere erişim hemen her zaman olası olacaktır.

Toplantıda, bilgi toplumu mu yoksa izlenme toplumu mu diye de sormak cüretinde bulunduk. Bir kredi kartınız, bir cep telefonunuz, bir de yurttaşlık numaranız var ise tamamen çırılçıplaksınız. Nereye gittiniz, ne aldınız, ne yaptınız, her şeyiniz izlenir. Küresel bir gözaltı sürecine girdik veya giriyoruz.

Daha da beteri, bundan önce de bahsetmiştik: Konut Edindirme Yardımı adı altında internette çarşaf çarşaf listeler yayımlandı. Bu listeleri saklayanlar burada adları olanların tüm mahrem bilgilerine ulaşabilirler. Vahameti siz düşünün.

Tabii ki panelin en iyi ve anlamlı konuşmasını Fikret İlkiz yaptı:

Bizim kitle iletişim özgürlüğümüz için gazetecilerin bu ülkeyi bilgi toplumu olmaya yöneltmesi gerekir. Yani gazeteciler kitle iletişim özgürlüğünü sağlamak için habere serbestçe ulaşabilmeli, bilgiye ulaştıkları anda bunu haber haline getirip bize ulaştırmalıdır. Bunlar bize aktarıldığı andan itibaren bizlerin de bu kavramlar ışığında elde ettiğimiz bilgilerle bilgilenmiş bireyler olarak çalışmamız gerekir dedi.

Türkiyede ifade özgürlüğünün sağlanması için çok mesafe kat edilmesi gerektiğini dile getiren İlkiz, Avrupa Birliğine (AB) uyum yasaları çerçevesinde 2001-2003 döneminde çıkarılan ifade özgürlüğüyle ilgili 10 yasanın 6sının Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğini hatırlatarak bu geçiş döneminde Türkiyenin geriye gittiğini vurguladı.

Avrupa Konseyinin Bakanlar Konseyinin 25 Kasım 1981 tarihli tavsiye kararının başlangıcında kamu makamlarının sahip olduğu bilgiye ulaşma hakkı yer aldığını dile getiren İlkiz şöyle konuştu:

Bu tavsiye kararlarına uyarsanız bilgi toplumu olursunuz. Bu tavsiye kararının içeriğine baktığınızda elimizdeki fotoğraf, kamunun elindeki bilgiye ulaşma hakkıdır. Yani devletin görevi kendi elindeki bilgilere ulaşmak konusunda güvence sağlamaktır. Demokrasi dediğini bu hakka ulaşmaktır ve bunun garantörü devlettir”.

TGCden ödül alan iki gazetecinin, herkesin dinlenebileceğine dair haber yaptıkları için yargılandıklarını anlatan İlkiz, gazeteciye doğru haber kaynakları açılmadığı takdirde saydam siyasi yapının oluşturulamayacağını belirtti. Bilgiye ulaşımın devlet sırrı olarak engellenmesi halinde, devletin bu bilginin neden sır olduğunu açıklaması gerektiğini vurgulayan İlkiz, ulusal savunma ve dış güvenlikle ilgili bilgilerin devlet sırrı sayılacağını, ancak bireysel ve keyfi kararlarla devlet sırrı saptaması yapılmasının doğru olmadığını anlattı.

[email protected]



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İnternet Manifestosu 30 Eylül 2009
Ah Keşke, Keşke... 4 Şubat 2009

Günün Köşe Yazıları