Ölü yıkamayı hiç bilme. Ama ölüler hakkında bildiklerini de hiç unutma.
Evine bombalı paket gönderilenler...
Arabası havaya uçurulanlar...
Sokakta kurşunlananlar....
Bir otelde yakılanlar...
Cesedi çöpte, kuyuda, ormanda bulunanlar...
Cesedi bile bulunamayanlar...
Onları yıkamayı bilsen ne yazar, bilmesen ne yazar?
Öldürülmüş küçük çocuklar üzerinden yapılan siyasetler, başkalarının ölülerine hakaret eden siyasetçiler mideni bulandırsın.
İnsanı kul olarak gören ve hayvan gibi güden sistemlerden tiksin.
Ölü yıkamayı, evet bilme.
Ama tüm savaşların neden çıkarıldığını bil.
Silah ticaretinin neye mal olduğu hakkında ciddi fikirlerin olsun.
Savaş ekonomisinin kimlere yaradığını gör.
Derin ve sığ devletlerin elbirliğiyle nelere, neden göz yumduklarını anla.
Ve gördüğün, anladığın her şeyden, bunları değiştirmeye kalkışmayan, aksine korkudan ya da umursamazlıktan suskun kalarak düzeni onaylayan insanlar adına utan.
Evet, ölü yıkamayı bilme.
Hiç de öğrenme.
Ölüsünü polis getirdi...
Ölüsü çöplükte bulundu...
Ölüsü kayıp...
Ölüsü paramparça...
Ölüsü tanınmayacak halde...
Ölüsü karakolun bodrumunda...
Ölüsü cezaevinde...
Ölüsü günlerce sokakta...
Ölüsü...
Yıkamak ne!
Bu ülkede insanlar ölülerine sahip çıkabilme derdinde.
Sen okullarda ölü yıkamak değil, hayatta kalmak öğretilsin iste.
Çocuğunun ölüsünden çoktan vazgeçmiş; sadece kemiklerini bulmak, hiç olmazsa başına ne geldiğini öğrenmek için yıllardır sokaklarda olan insanlar, sorularının cevaplarını alsın ve artık evlerine dönsün iste.
Ülkeyi dini temelli eğitim veren okullarla donatma hevesinde olan iktidarın karanlık gölgesi artık bu ülkenin üzerinden kalksın iste.
Anadolu’daki laik bir ülkeyi, Ortadoğu’da Müslüman bir ülkeye dönüştürmeye çalışan zihniyetin saldırganlığından kurtulmak iste.
Hayata dair eleştirel sorular sormak yerine ölü yıkamayı öğretmeyi marifet sayan okullarla donattığı bir ülkede tahta kurulmaya hevesli bir padişahın hevesini kursağında bırak.
Bırak düşsün, devrilsin, gitsin.
Ölüler, merak etme, her koşulda “usulüne” göre yıkanır.
Ama dini eğitim alanların yönettiği bir ülkede dirilerden de “usulüne” göre yaşanması beklenir.
Sen “usulüne” göre değil, “insanca” yaşamak iste.
O yüzden ölü yıkamayı falan bilme.
Çocuklarına da sakın öyle şeyler öğretme.
Sen ölü yıkamayı hiç bilme!
Yazarın Son Yazıları
Yanık saraylar
Patron çıldırdı
‘O kadar istiyorsan eve bir mülteci al besle’
Vatandaşın evi
Mültecinin evi
Atinalı Sokrates’ten Boğaziçili direnişçilere
Sizin hiç silahınız çalındı mı?
Uçağın kadar konuş!
Merve’nin kaderi ve bizim kaderimiz
‘Ben Aziz Nesin...’
Çocuk tacizinin önlenemeyen devamlılığı
Her şey ‘gerçekten’ çok güzel olsun diye...
O çocuklar sizi hiç sevmeyecekler
Katil belli, refleks belli, sonuç belli
Gazeteciliğin karanlık yüzü
‘Hadi’ ama kime hadi?
Mafyayı bilmek ve mafyayı anlamak
‘Ne oldu? Öldürdün mü?’
‘O zaman şarkı söylemek lazım avaz avaz!’
Neyi bekliyorsunuz?
Kimin lehi, kimin aleyhi?
Mafyanın ve iktidarın selameti, ülkenin kıyameti
Gençliğe hitabe
Sen de vaat edilmiş, ben diyeyim işgal edilmiş
Devlet, mafya ve siyaset üçgeni değil, dairesi
Çocuklarımızın ismini neden Deniz koymuştuk biz?
Temel ihtiyaçlar listesi
Beş maymun* ve bir toplum
İnsanlığın aydınlık ve karanlık yüzü
Bugün 23 Nisan, öfke doluyor insan!
Burada yazar ne demek istemiştir?
Geçmiş olsun Ahmet Altan
‘Patates soğan, güle güle Erdoğan’
‘Darbe’nin kelime anlamı ve bizim için anlamı
Günün mönüsü: Emekli generaller
Geniş kalçalı ve çok memeli kadın tanrılar
Kokain cesareti
İktidarın yüzüncü yıl fantezisi belli, peki ya sizinki?
Siyasi başarısını;
Tek parti, tek akıl, tek uçurum