Ne ilginç bir dönemden geçiyoruz. Anlayabilene aşk olsun. Daha iki yıl önce yapılan seçimlerde “Kılıçdaroğlu’nu Kandil destekliyor”, “PKK’liler sayaç okuyacak” diyen Cumhur İttifakı, Kandil’den gelen bildiriyi sevinçle karşıladı. Çok değil on yıl önce miting meydanlarında urgan atıp “Apo’yu asacak ipiniz yoksa biz verelim” diyen Bahçeli, aynı kişiye umut hakkı için Meclis kürsüsünden açık çağrı yaptı.
Eee ne oldu da “Hadi gel yeniden barışalım” noktasına geldiler?
Cevabı çok basit. Hepsinin patronu aynı da ondan. Türkiye Cumhuriyeti’nde siyasal İslam, ABD’nin Türkiye’de kurdurduğu kontrgerillanın desteğiyle palazlandı. Komünizm tehlikesine karşı siyasal İslamcıları Komünizmle Mücadele Dernekleri’nde, komando kamplarında eğitilen ülkücü gençliği de Esir Türkleri Kurtarma Ordusu (ETKO), Türk İntikam Tugayı (TİT), Türk Yıldırım Komandoları adı altında örgütleyerek sol hareketi ve işçi eylemlerini durdurmada kullandı.
Sosyalist bir temelde kurulan PKK’nin ilişkileri de hayli karmaşık. Türkiye dışına çıktıktan sonra Suriye, ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İran ve Yunanistan’la girift ve konjonktürel ilişkiler kurdu. BOP devreye girdikten sonra tümüyle ABD’nin kontrolünde bir örgüt olarak varlığını sürdürdü.
AKP’nin kimin desteğinde kurulduğu ve daha iktidara gelmeden Beyaz Saray’da devlet başkanı gibi Erdoğan’ın ağırlandığı malum. Ancak 1 Mart tezkeresinin reddi sonrasında ABD, AKP’den ziyade FETÖ ile yol yürümeye karar verdi. Türk ordusuna operasyon da FETÖ-AKP ortaklığıyla gerçekleşti.
Sonuç olarak; hepsinin patronu aynı. Patron “Hadi şimdi savaşın” dediğinde savaşır, “Planlar değişti şimdi barışın” dediğinde de barışırlar.
Suriye’de Esad’ın devrilmesiyle yeni planlar devreye kondu. PKK’ye “Uzatma artık sana Suriye’nin kuzeyinde otonom bir bölge veriyoruz” dendi. AKP ve MHP’ye de “Siz de bir dönem daha iktidarda kalmak istiyorsanız Suriye’deki YPG varlığını görmezden gelin. Onlar da Kandil’i boşaltsınlar” denince yelkenler indi.
Zaten PKK’nin fesih açıklamasını değerlendiren MHP lideri Bahçeli’nin “Feshedilen PKK’den PYD/ YPG’ye geçiş ve intikallerinin denetim ve kontrolünün eşzamanlı ve eşgüdüm halinde nasıl ve ne şekilde temin edilip edilmeyeceği...” sözleri durumu özetliyor.
BU NASIL BARIŞ AÇIKLAMASI
PKK kongresinden sonra yapılan fesih açıklamasında örgütün, Lozan’ı ve1924 Anayasası’nı tartışmaya açmasına iktidar kanadından tepki gelmedi. Tam tersine AKP içinde destek açıklamaları oldu. Lozan, Türkiye Cumhuriyeti ile PKK arasında imzalanmadı ki yeniden ele alınsın. Milli Mücadele sonrasında emperyal güçlerle Türkiye’nin sınırlarını çizen bir antlaşmadır Lozan. İşin ilginç yanı Öcalan’ın PKK’nin bu açıklamasına tepki koyduğu söyleniyor.
BOZKURTLAR BOZKÜRT, KÜRTLER BOZKURT MU OLUYOR NE?
PKK’nin Türkiye’yi Kürtlere karşı soykırımcı olarak nitelemesi de ayrı bir garabet. Barış için silah bıraktığını söyleyen bir örgüt ilk açıklamasında barıştığı toplumu soykırımcılıkla suçlarsa o barıştan hayır mı gelir?
Birileri de kalkıp Çaldıran’ı ve İdrisi Bitlisi’yi, Hamidiye Alayları’nı, Ezidi, Ermeni ve Seyfo katliamını önünüze koyarsa ya?
“Efendim devlet bizi kullandı” savunması da bir işe yaramaz. “Kullandırtmasaydın kardeşim kendini” derler adama.