Başlığı seçimden attık ama Ankara’daki seçim tartışmaları borsadan daha dengesiz!

İktidarın aklı gidip geliyor. Hedef, sorunları çözmek değil de seçimi kazanmak olduğu için nasıl bir ortamda sandık diyeceklerini kestiremiyorlar.

Başkentte seçim borsası 9 Haziran’a dek “Sonbaharda sandık” üzerineydi. Bunun nedeni de 9 Haziran’da açıklanan Gelir Endeksli Senet (GES) sisteminin büyük bir karşılığının olacağı beklentisi idi.

Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin Saray’a verdiği müjde şuydu:

-Efendim GES’le kur korumalı mevduat (KKM) sisteminden daha büyük bir çıkış yakalayacağız. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), Devlet Malzeme Ofisi (DMO), Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) gibi köklü kuruluşlarımıza endeksli olacak GES’le dolar 5-6 lira birden düşecek. İklim değişecek. Bize güven artacak. Devamında benzer yöntemlerle sonbahara son derece olumlu bir havada gireceğiz!

***

Nebati bunları Saray’a söylerken elbette yanında değildik. O çevrede haber kaynaklarımız da yok. Ancak bize kadar ulaşan bilgiler bu yönde. 

Nebati bu kadar emin konuşunca “bir kez daha söyle” demişler, “gerçekten dolar 5-6 lira düşer mi?”

Öyle anlaşıyor ki Nebati hem ağzını açmış hem gözlerini...

Gelinen nokta ortada: dolar 9 Haziran’da 17.21 idi, dün 17.35!

GES’te talep toplama bugün sona erecek ama Nebati’nin umudu sona ermiyor. GES’e ilginin son derece yüksek olduğunu söylüyor ama rakam vermiyor.

Sözün özü GES’le başlayıp devamı gelecek olan açılımlarla ekonomiyi doğrultup seçim zeminini oluşturma hedefi şu an için suya düşmüş görünüyor.

Böylesi durumlar için söylenecek söz şu:

Dolar düşmezse Nebati düşer!

Ekonominin geleceğine yönelik olumlu söz edenler Saray’ın çevresinde bile kalmadı. Erdoğan’ın söyleyebildiği en iyimser söz şu:

“Bu zor günleri aşacağız!”

Bu sözleri Türkçeye çevirince durumun hayli zor olduğu ortaya çıkıyor. 

İktidar her ne kadar “ekonomi kötü demek terör faaliyetidir” dese de sokakların dilini bağlamak artık mümkün değil. 

Televizyoncuların mikrofon uzatınca konuşacak kişi bulmakta zorlandığı günler geride kaldı. En çok konuşanlar da “Oyumu AKP’ye vermiştim” diye başlayanlar.

***

Böyle bir ortamda iktidarın seçeceğinin hatta seçeneklerinin çoktan ortaya çıkmış olması gerekir. Toplumda büyük bir kaygı, hoşnutsuzluk, belirsizlik, umutsuzluk hâkim!

Bu iktidarı elbette üzer...

Ancak muhalefeti de üzmeli!

Neden?

Sözünü ettiğimiz duygulardaki insanlar aynı zamanda tam olarak karar vermemiş kişilerdir.

Halkın bu iktidardan bıkması tek başına yetmez. Kimi beklediğini, emaneti kime vereceğini de söylemeye başlamalı.

Böylesi ortamlarda kamuoyu araştırmaları dalgalı çıkar. Son araştırmalardan birinde uzun süredir olmayan bir kalem vardı:

Sandığa gitmeyeceğim diyenler!

Oran da yüzde 12 idi. Sandığa gitmeyeceğim demek muhalefetten de umudum yok demektir. Kararsızlarla birleşince birinci parti oluyorlardı.

Sonuç olarak bizce GES şudur:

Gidiş endeksli seçim!

Bunun olabilmesi için gidişi sağlayacak değişimin sahibinin halkın anlayacağı şekilde ortaya çıkması gerekir!